Tavsiye ve Hatırlatmalar
Bismillahirrahmanirrahim
“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler” (Mu`minun: 3)
Fert ve cemiyet olarak İslami hizmetlerin yapılmasının zarureti ve farziyeti konusunda hiç bir Müslümanın itirazı yoktur. Ancak uygulanan usul, hikmete uygun hareket etme, ifrat, tefrit, tedricilik ve hizmetlerin sürekliliği konusunda bakış ve anlayışta sorunlar ve anlaşmazlıklar vardır.
İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Karşılaştığımız nimetler de bela ve musibetler de birer imtihandır. İslami hizmetler sırasında karşılaşılan nimetler için şükür; bela, musibet, sorun ve aksaklıklara karşı da sabır ve kararlılıkla hareket edilmelidir. Sabır; İslami hizmetlerin gerektirdiği çalışmaları, hikmetle ve neticesi alınana kadar sürdürmektir. Vaktini ve enerjisini en uygun şekilde harcamaktır.
İslami hizmetlerin yapıldığı sahada başka Müslümanlarla karşılaşılması mümkündür. Unutulmamalıdır ki İslami çalışmalar; Müslümanlar arasında rekabete değil, hayırda yarışmaya ve yardımlaşmaya vesile olmalıdır. Düşünce ve metotlarda farklılıklar olsa bile hiçbir şekilde rekabet ve mücadele edilmemeli aksine –yaptığı hizmetler İslam ve Müslümanlara faydalı olduğu sürece– imkân dâhilinde yardımcı olunmalıdır.
Kardeşlerimiz, İslami hizmetlerde başlattıkları işleri bitirmelidirler. Başlatılıp sonucu alınmayan hizmetlerden istifade edilemeyeceği gibi zaman ve enerji israfına da sebebiyet verir. Bu nedenle hizmetlere başlarken bütün imkânlar kullanılarak hedefe ulaşmaya çalışılmalıdır. Bu yolda karşılaşılan sıkıntı ve sorunlar, imtihanın birer parçası olarak görülüp azim ve kararlılıkla aşılmaya çalışılmalıdır.
Sık sık tekrarlıyoruz, İslami hizmet erleri kardeşlerimiz, okuyucularımız, başkasının oluşturduğu gündemlerin peşinden gidip zamanını ve enerjisini boş ve gereksiz şeylere harcamamalıdırlar. Kendisini İslam ve Müslümanlara hizmete adayanların plan, program ve ajandaları kendilerine ait olmalıdır. Başkalarının plan ve programında oyuncu olmamalıdır. Hizmetleri için gerekli olan plan ve programını kendi yapıp uygulamalıdır. Başkasına ait olan, İslami hizmetlerle ilgisi olmayan, boş ve malayani işlere vaktini harcamamalıdır.
Faydası olmayan konu ve gündemlerle ilgilenmeyelim. Bizimle ilgisi olmayan, bize bir faydası olmayan sosyal ve siyasi polemiklerde tarafgirlik içine girmeyelim. İslami hizmetler için zorunlu olan işlerin yapılmasından daha önemli ve daha öncelikli gündemimiz olamaz. Bu nedenle, oluşturulan algılarla toplumun büyük kesiminin meşgul olduğu sun`i gündem ve polemiklere itibar edilmemelidir. Ayrıştıran ve kutuplaştıran tartışmalara ve cedelleşmelere müdahil olunmamalıdır. Değişik nedenlerle tartışan ve birbirleriyle mücadele eden taraflardan birini seçme mecburiyetinde değiliz. Bizim kendi gündemimiz ve kendi mücadele alanımız vardır. Zamanımızı ve enerjimizi İslami hizmetler için harcamalıyız. Aksi halde davamıza ve hizmetlerimize zarar vermiş oluruz.
Bize ait olmayan kavramları ve edebiyatı kullanmamalıyız. Kardeşlerimiz, İslami olmayan kavramlara sahip çıkıp bunun için mücadele etmemelidirler. İslam`a hizmet, İslam`ın belirlediği kurallar ve yöntemlerle olur, gayri İslami dil ve söylemlerle yapılamaz. Kardeşlerimiz, Müslüman davetçiler olarak, kullandıkları kavramlara ve edebiyata dikkat etmelidirler. Bu konuda Allah Resulü aleyhissalatu vesselam efendimizin hayatı en büyük örneğimiz olmalıdır. Müslümanlar gayri İslami, küfürlü ve gayri ahlaki söz ve kavramlar kullanamazlar. Son zamanlarda “sosyal medya” diye adlandırılan zeminde –gerçek kimlik gizlenerek– İslam ahlakına ve Müslümanların şahsiyetine yakışmayan söz ve kavramların kullanılması giderek artmaktadır. Kimliğin bilinmemesi yapılan yanlışı küçültmediği gibi verdiği zararı da ortadan kaldırmaz. Muhataplar, Müslümanlara ve tüm İslami değerlere düşman bile olsa onlarda; “ben onları sevmiyorum, hatta nefret ediyorum. Ancak bu Müslümanlar aleni olarak da gizli olarak da sözlerinin eridirler, doğrudurlar, dürüsttürler, güzel sözlüdürler” intibaı bırakılmalıdır.
Hiçbir kardeşimiz başkalarının menfaati için, başkalarını savunmak veya yermek için kendi dava arkadaşlarıyla tartışma ve münakaşaya girmemelidir.
Yapılacak hizmetler çok, zaman kısıtlı, imkânlarımız da kıttır. Bütün imkân ve takatimizi kullansak bile önümüzdeki işleri bitirmede yetersiz kalırız. Birbirimizin, kardeşlerimizin yardım ve dayanışmasına ihtiyacımız vardır. Kardeşlerimizle ilişkilerimiz yardımlaşma ve dayanışma üzerine olmalıdır. Tartışma, gruplaşma ve ayrışma, Müslümanlara yakışan hasletler değildir. İslam ve Müslümanlara hizmet etmeyen, Müslümanların arasını açabilecek, kardeşinin kalbini kırabilecek tartışma ve ayrışmalardan şiddetle kaçınmak gerekir. İstenmeden, bilmeyerek böyle bir tartışma ve ayrışmanın içinde olduğunu fark eden Müslümanlar, hemen durumu sonlandırıp kardeşinin gönlünü almalıdır.
Ümmet içerisinde değişik nedenlerle oluşan, İslam`a ve Müslümanlara zarar veren hizipleşmelere, gruplaşmalara taraf olunmamalıdır. Başkalarının İslam ve Müslümanlara hizmet etmeyen tartışmalarına –belki de zarar verdikleri bazı hallerine– müdahil olup dava kardeşlerimizle de gruplaşma oluşturarak münakaşa ve cedelleşmelere gidilmesi fitne kapısını açmaktır. Hiç birimiz başkalarının yaptıkları, söyledikleri, yazdıkları ve tartıştıkları üzerinden kendi kardeşlerimizin kalbini kıracak, onları küstürecek, verimsiz hale getirecek ve hizmeti aksatacak duruma düşmemeliyiz. Yanlış tavır ve tepkiler, geçmişte ve şimdi hizmet eden herkesin hakkına girmektir, emeklerine halel getirmektir, açılmış olan hayırlı çığırların önünü tıkamaya bilmeden de olsa katkı sağlamaktır. Böylesi tavır ve tepkiler hiçbir kardeşimizin vasfı olmamalıdır.
Rabbim bizleri, tüm işlerimizde rıza–i ilahiyi gözeten, işlerini hikmetle yapan, boş ve gereksiz işlerden uzak duran, başladığı işi bitirip İslam ve Müslümanların hizmetine sunanlardan eylesin.
Allah`a emanet olun.
İNZAR DERGİSİ/ BASYAZI