PEYGAMBERLİK GERÇEĞİ-15
Yeni Bir Çağ Açılıyor
Bu büyük ve muhteşem insanın meziyetleri ve faziletleri saymakla bitmiyor. Gerçek mevkii ve yerini tespit etmek için dünya tarihine şöyle bir göz atmanız gerekiyor. Göreceksiniz ki, bin dört yüz yıl önce dünyaya gelen Arabistan çölünün bu ümmi ve sade insanı, aslında eski çağı kapatarak yeni bir çağ açan Cihan önderidir. O yalnızca kendisini tanıyanların, kendine bağlı olanların değil, kendisini tanımayanların da lideridir. O'na dil uzatmaya cesaret edenler, düşüncelerine, hayat düzenlerine, kanunlarına ve kısacası modem çağa O'nun getirdiği ruhun ne kadar nüfuz ettiğini bilmiyorlar.
Dünya insanlarının fikir ve hayallerini vehimler, batıl itikat ve ruhbanlıktan gerçekçiliğe ve dürüst bir dünyacılığa çeviren insan O'dur. Mucize ve keramet isteyen dünyaya, akıllara durgunluk veren gerçekleri öğreten ve aklî ölçüler kullanmayı telkin eden O'dur. İnsanların, cehalet ve vahameti terk edip, gözleriyle Allah'ın kudreti ve tabiatın sırlarını görme zevkini sağlayan O'dur. Hayal âleminde yaşayan, olur olmaz şeyler için tahmin yürütenleri akıl, mantık, müşahede ve tetkike davet eden ve alıştıran O'dur. O, akıl ile his arasındaki değer ölçüsünü insana öğretti. Madde ile Ruh arasında bağ kurdu. Din ile ilim ve amel arasında irtibat kurdu. Dinin gücüyle, fen ve bilime ilgiyi arttırdı, aynı şekilde bilimin dinle ilgilenmesini sağladı. Şirk ile putperestliğin kökünü kazıdı ve ilmin kuvvetiyle tevhide inancı öylesine sağlamlaştırdı ki müşrikler ile putperestlerin dinlerinde bile tek tanrıyla ilgili inancın öğeleri görülmeye başlandı. Ahlak ve ruhaniyetin temel fikirlerini değiştirdi. Eskiden dünyayı terk edip, nefsi öldürmek ahlâk ve faziletin vazgeçilmez yolu sayılırdı. Ama O onlara dünyadaki sorunlarla ilgilenerek, cemiyet kurallarının dışına çıkılmayarak ve dünya nimetlerinden tamamıyla yararlanarak ebedi hakikati bulmanın mümkün olacağını öğretti. Aynı şekilde dünyevi ve maddi sorunlarla uğraşırken ölçülü davranılması ve ahiret ile öbür dünyadaki hayatın unutulmaması gerektiği fikrini yerleştirdi. Ayrıca, insanın gerçek değerinin ne olduğunu öğreten de O'dur. Putlar, ilâhlar ve Allah'ın oğlundan başka kimseyi peygamber, dini lider ve tapılmaya lâyık nesne veya kişi olarak kabul etmeye yanaşmayanlara, bir insanın evrensel hükümranlığın temsilcisi ve âlemlerin Rabbi'nin naibi, halifesi olabileceğini vurgulayan O'dur. İnsanların kuvveti ve kudretine göre yanlarında diz çökenlere, onlara tapanlara bunların basit insanlardan farkı olmadığını anlatan da O'dur. Her güçlü ve iktidarlı insana Tanrı diyerek sarılanlara, insana sadece insan muamelesi yapılması gerektiğini öğreten O'dur. Hiçbir insanın doğuştan ulviyet, kutsallık, hükümdarlık ve efendilik sıfatlarını taşımadığını, aynı şekilde kimsenin alçaklık, mahkûmiyet ve esaret damgası vurularak dünyaya gelmediğini söyleyen de O'dur. Dünyada İnsanlar arasındaki birlik, beraberlik, eşitlik, sevgi, saygı ve özgürlük düşüncelerini yaratan ve güçlendiren işte bu talimat ve telkinlerdir.
Hayal âleminden gerçeklere dönün ve bu ümminin liderlik dehasının pratik sonuçlarına bir göz alın. Bunları devletlerarası ilişkilerde, devlet hukukunda, belli başlı anlaşma ve sözleşme ile kanun ve kurallarda rahatça görebilirsiniz. Ahlâk, adap, taharet, kültür ve medeniyetin birçok usulü O'ndan alınmıştır. Toplumun pek çok kurallarının kaynağı O'dur. Ekonomiyle ilgili getirdiği bir dizi teori ve uygulamalar dünyada nice doktrin ve devrimlerin gerçekleşmesine ve bu sürecin hâlâ devam etmesine yol açmıştır. Devlet ve hükümet ile ilgili ilke ve kuralları dünyada sayısız siyasi ideolojinin doğması ve rejimlerin kurulmasına sebep olmuştur. Adalet ve hukuka ait olan düzenlemeleri dünyanın adlî sisteminde ve hukuk edebiyatında gözle görülür değişiklikler meydana getirmiştir. Dünyada savaş ve barışın ilk kez medeni kurallar içinde yapılmasını sağlayan işte bu Arap ümmîsidir. Çünkü daha önceki çağlarda savaşın da bazı kuralları olabileceğine ve çeşitli milletler arasındaki anlaşmazlıkların ortak insanlık değerlerine dayanılarak giderilebileceğine kimse inanmıyordu.
Çok Yönlü Şahsiyet
İnsanlık tarihinde bu harika insanın mevkii ve yeri o kadar üstün ve yüksektir ki, gelmiş geçmiş bütün büyük insan ve kahramanlar O'nun yanında küçük ve önemsiz kalırlar. Dünyada birçok büyük insan doğmuştur, ama hiçbirinin meziyetleri bir iki alandaki uğraşı ve başarıdan öteye gitmez. Ya teorisyendir, pratiği yoktur, ya da pratiği varsa teorisi zayıftır. Kimi siyasi, kimi askeri dehada rakipsizdir. Birinin gözü sosyal hayatın tek bir cephesine öylesine dikilmiştir ki, diğer bütün cepheleri gözünden kaçmıştır. Bir başkası ahlâk ve ruhaniyete o kadar dalmıştır ki, ekonomi ve politikayı bilememiş, hatta dünyadan elini eteğini çekmiştir. Buna karşılık biri ekonomide ve politikada tek söz sahibi haline gelmiş, ama ahlâk ve faziletten nasibini alamamıştır. Kısacası, tarihte kime bakarsanız tek cepheli, tek meziyetli kahraman veya uzmandır. Fakat bir tek şahsiyet vardır ki, bütün meziyetleri kendisinde toplamıştır. Bu büyük insan hem filozof hem hâkimdir, hem de söylediklerini aynen tatbik etme başarısını göstermiştir. O aynı zamanda büyük bir devlet adamı, askeri lider, hukuk adamı ve hukukçu, ahlâk hocası, dini ve manevî önderdir. Bakış açısı bütün bir insan hayatını kapsayacak kadar geniş olmasına rağmen en küçük ayrıntılar bile dikkatinden kaçmaz. Sofrada yemek yemenin adabı ve vücut temizliğinin usullerinden tutun da milletlerarası münasebetlere kadar her konuda emir ve talimat verir. Kendi getirdiklerine dayanan bir medeniyet oluşturur. Ve insan hayatının bütün alan ve yönleri arasında tam denge kurabilen bir hayat düzeni getirir. Böylesine çok yönlü ve çok yetenekli başka bir lider ve kahraman gösterebilir misiniz?