Görmez: Bu hayırlı çalışmaların o menhus yapıya mal edilmesi beni kahretmiştir
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası`nın bir "FETÖ projesi" olduğu iddialarına ilişkin "Bu hayırlı çalışmaların o menhus yapıya mal edilmesi beni kahretmiştir." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Gaziantep`te "Kutlu Doğum Haftası" etkinlikleri kapsamında "Hz Peygamber ve Güven Toplumu' konulu sempozyumu düzenlendi. Kutlu Doğumun ilmi ve akademik arka planı başta olmak üzere bu yılki temanın da müzakere edileceği sempozyumun, 3 gün boyunca süreceği belirtildi.
Gaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Hz Peygamber ve Güven Toplumu" konulu sempozyuma, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez`in yanı sıra, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, İl Müftüsü Ahmet Çelik, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, GAÜN Rektörü Ali Gür, kamu kurum müdürleri öğrenciler ve davetliler katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası'nın bir FETÖ projesi olduğu iddialarına sert tepki göstererek, "80 yıl bu topraklarda biz Mevlid Kandilini sadece 3-5 hafızın nağmelerinden ibaret olarak geçiştirmedik mi? O zaman neredeydiniz?" diye sordu.
Görmez, "Bizler Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ‘anmaktan anlamaya` şiarıyla 28 yıldır Resulü Ekrem`in hayatını toplumun tüm kesimlerine anlatmak için her meydanda, salonda, şehirde, kasabada, köyde hatta yurt dışında ve gönül coğrafyamızda her yerde. Bir taraftan bütün salonlarda, ilahiyat fakültesi hocalarımızla birlikte hem küresel ölçekte hem bölgesel ölçekte 15 Temmuz'da yara alan toplumsal güvenimizi Resulü Ekrem`i eman vasfını dikkate alarak emin Peygamberin emin ümmeti olabilmek için her yerde seferber vaziyetteydik. Zorlu seçim sürecinden sonra, toplumumuzun 15 Temmuz`dan sonra yaşadığı o kırılmalar ve o güven bunalımını tedavi etmek ve her şeyi geride bırakarak bir kardeşler topluluğu olarak yeniden ‘nasıl eman toplumu olabiliriz` diye çırpınırken bir baktık ki karşımıza bir düşünce çıktı. ‘Sizin bu yaptığınız doğru değildir` dediler." ifadelerini kullandı.
"Bu hayırlı çalışmaların o menhus yapıya mal edilmesi beni kahretmiştir"
Kutlu Doğum etkinliklerinin 27 Nisan e-muhtıra bildirisinin en baş konusu olduğunu da hatırlatan Görmez, "Kutlu Doğum 27 Nisan bildirisinin en baş konusu oldu. Kutlu Doğum aynı zamanda iktidardaki siyasi partinin kapatılma gerekçeleri arasında üç sayfayı işgal etti. Bunu şimdiye kadar eleştirenler tarafından değil, dini tarihi, hayatın dışında tutarak, dini istikrar peşinden koşan, dinin sahi usulüne ve metodolojisine uygun olarak anlamaktan uzak kardeşlerimiz tarafından bu konu gündeme gelmeye başladı. Dahası ve kötüsü ise, tam da biz 15 Temmuz`da bu ülkeye yönelen işgal, ihanet ve darbe teşebbüsünden sonra toplumsal güvenliğimizi yeniden örmeye çalışırken bu hayırlı çalışmaların o menhus yapıya mal edilmesi beni kahretmiştir." şeklinde konuştu.
"Resulü Ekrem`in El-Emin vasfını anlatmak hangi düşünceye göre bidat ve hurafe olarak değerlendirilir?"
Kutlu Doğum haftasının bidat olarak adlandırılmasının da asla doğru olmadığının altını çizen Görmez, şöyle devam etti:
"Üzülerek belirtmek istiyorum. Bu sefer biz bunun yalan, iftira, buhtan olduğu ortaya çıktıktan sonra ‘bidattir, hurafedir` dediler. Gırtlağa kadar bidat ve hurafeye batmış düşünce, düşünceler tarafından bunun ifade edilmiş olması ise çok daha üzücüdür. Yahu bu milletin çocuklarına Resulü Ekrem`in hayatını ilkokullardan üniversitelere kadar siyer kitaplarını okutmak, siyer yarışmaları düzenlemek, nal-i şerif yarışmaları düzenlemek ve Resulü Ekrem`in El-Emin vasfını anlatmak hangi düşünceye göre bidat ve hurafe olarak değerlendirilir. Bu kabul edilebilir mi? Bir önceki iftirayı ispat etmek içinde 20 sene önce bazı yerlerde bizim hiç birimizin dahili olmadığı programların fotoğraflarını koyarak ve bu nezih toplantıların hepsini sanki o kötü programlar ile topluma takdim edildiğini anlatmaya çalıştılar."
"O zaman bizi neden harekete geçirmediniz?"
Görmez, "İyi niyete sahip olduklarına inandıklarım bazı kardeşlerimiz de sosyal medyada ‘Peki, bunu niye güneş takvimine göre yapıyorsunuz da ay takvimine göre yapmıyorsunuz` dediler. Onda da ben dedim ki, Bütün haftalar, günler, aylar Resulullah'a feda olsun. Nisan da rebiyülevvel de Allah`ın ayıdır. O zaman gelin her gün biz bunu yapalım. Elbette biz bunu Resulü Ekrem`in hicri dördüncü asırdan itibaren başlayan Mevlid-i Şerif geleneğini iddia ederek onun yerine ihdas etmiş değiliz. Bunu tamamen onun bir mütemmimi olarak anmaktan anlamaya dönüştürerek yapıyoruz. 80 yıl bu topraklarda biz Mevlid Kandilini sadece 3-5 hafızın nağmelerinden ibaret olarak geçiştirmedik mi? O zaman neredeydiniz? O zaman bizi neden harekete geçirmediniz? ‘İlim cehalete tabi olmaz. Türkiye de herkes bilsin ki ilim cehalete tabi olmaz, Cehalet ilme tabi olur." diye konuştu.
İnsanlık aleminin güven bunalımı yaşadığını belirten Görmez, konuşmasını şu ifadelerle noktaladı:
"Bu sene 'Hz. Peygamber ve Güven Toplumu' konusunu seçtik. Neden güven toplumu? Küresel sebebi, bütün insanlık âlemi küresel ölçekte bir güven bunalımı yaşıyor. Güven bunalımını yok etmek için güvenlik toplumuna dönüşüyor. Güvenlik toplumu olmakla güven toplumu olmak aynı şey değildir. Her kişinin başına bir polis dikerek, güvenlik toplumu oluştursanız da güveni sağlayamazsınız. Bütün çarşılara, pazarlara, dükkanlara, havaalanlarına, her yere kamera döşemekle güveni sağlayamazsınız. İnsanlar, Allah'ın kulları sağında ve solunda var olan ilahi kameraları yok saydıkça, siz istediğiniz kadar onları takip etmek için güveni sağlamak için kameralar döşeyin, güven toplumunu oluşturamazsınız. İman olmadan eman olmaz. Güven, iman toplumu olmadan eman toplumu kurulamaz. Emin peygamberin emin ümmeti olmadan güven toplumunu inşa edemeyiz. Onun için küresel ölçekte insanlık aleminin güven problemi yaşadığı için bu konu üzerinde durmanın önemli olduğunu ifade ettik."
Konuşmaların ardından sempozyum, 'Kavramsal Çerçeve' adlı oturumla devam etti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)