Mısır`daki askeri darbeye karşı İhvan-ı Müslimin`in silahlı mücadeleyi esas almayan stratejisi, özellikle İhvan`ın Genel Mürşidi Muhammed Bedii`nin, “silahsız mücadelemiz kurşundan daha güçlüdür” sözü bir sembol haline geldi. Genel Mürşid bu sözü söylediği günden bu yana İhvan Cemaati, mutlak silahsız mücadelesini, darbeye karşı sabit ve direnen bir silah olarak kullandı. Darbecilere karşı yaptıkları her protesto ve mücadelede silahsız mücadele ilkelerini bırakmadılar.

Diğer taraftan darbecilerin yaptığı her saldırı ve verdikleri her zülüm dolu kararın akabinde bazı eleştiriciler ve oturanlar, kalemleriyle genel mürşidi ve silahsız direniş çağrısını lanetlemeye başlıyorlar. Sanki Mısır`ı kaybeden, gençlerini öldüren ve kızlarının ırzına girenler onlarmış gibi gösteriyorlar. Hâlbuki İhvan ve Genel Mürşidi Muhammed Bedii, aileleriyle, mallarıyla ve canlarıyla bedel ödüyor. Acaba silahlı direniş çağrısında bulunarak, öldürmeleri, ırzlara girmeyi, sürgünleri ve tutuklamaları durdurabilecekler miydi? İhvan`ı ve Genel Mürşidini eleştirenler bir bedel ödediler mi? bilmiyorum.

Bunlar fırsat bulduklarında lanetlemeye başlıyorlar. Hâlbuki darbecilere saldırıp, onunla dövüşerek ve onlara düşmanlık yapmaları gerekir. Protestoculara yardım edeceklerine onlara yük oluyorlar. Onlar silahsız mücadeleyi kabul etmiyorsa o zaman darbecilerin zulüm ve karanlıklarına karşı bir çalışma yapmaları daha doğru olmaz mıydı?

Dr. Bedii`nin Rabia platformuna çıkıp, “Bizim silahsız mücadelemiz silahtan daha güçlüdür” sözü teslim olmak ve korkaklık değildir. Aksine darbeye, batılı veya Arap ülkelerinin hepsine karşı dik durup, meydan okumaktır.

Evet, “silahsız mücadelemiz silahtan daha güçlüdür” sözü teslim olmak, boyun eğmek ve duruma razı olmak mıdır? Kim böyle anlıyorsa, anlaması lanetlidir. Aklını kontrol edip, silahsız mücadelenin devrime saldıranlara karşı durmak olduğunu anlayacaktır. Protesto gösteren ve harekete geçmiş halkın önünde hiçbir şeyin durmayacağını görecektir.

İhvan strateji ve bakış eksikliğinden dolayı kaybetti. Mutlak silahsız kaldı. (Mutlak silahsızlık mutlak bozulmadır) Yine İhvan`dan başka bir grup da mutlak silahsızlık mücadelesine karşı duruyor. Bunlar mutlak direniş fikrini yaymaya çalışıyor. Bu gurup, darbecileri devirmek için doğru yolun direnişle olabileceğini savunuyorlar. Hamasetli olanlar bu görüşü destekleyip, mutlak silahsız direnişe karşı durdular. Bunların liderleri ve gençlerinin çoğu darbeciler tarafından zindanlara atılıp, bir kısmı da kanunsuz bir şekilde evlerinde katledildiler. Bu grup da kaybetti. Bunlar az bile olsa bir başarı elde edemediler. Bunlar da stratejik ve bakış eksiliğinden dolayı kaybettiler.

Şimdi de üçüncü bir grup çıktı. Bunlar da iki grubu birleştirmek veya aynı noktada birleştirerek İhvan-ı Müslimin`i tek bir kelimede birleştirmeye çalışıyorlar. Bunlar bir an bile darbecileri düşürmek veya bu konuda bir çözüm üzerinde düşünmediler. Bunun için bu anlattıklarımın hepsi üyelerini kaybetti. Bunun hepsi stratejilerinin olmamasından kaynaklanıyordu. Bunlar darbeciler ve güçleri hakkında dakik bilgiler toplamaları, sayılarını, silahlı durumlarını, zayıf noktalarını, zaaflarını ve bunlara karşı protestocuların nasıl duruş sergileyeceğini… Darbecilerin tehlike oluşturmalarına, ördürmelere ve tutuklamalara fırsat vermeden en kısa zamanda darbeyi devirmeleri gerekmektedir.  

Devrimci gruplardan herhangi bir grup, stratejisini ve bakış açısını tam bu şekilde uygulasaydı. Darbeciler devrilirdi. Şu an İhvan-ı Müslimin ve diğer devrime destek veren gruplar getirilmesi farz olan kaybedilmiş meşru yönetimi geri getireceklerdir. Eğer niyetlerinde samimi olup, hedefleri sadece darbecileri devirmekten ibaret olursa, ellerindeki bütün imkânlarla darbecileri stratejileri gereği kuşatma altına alırdı.  Yoksa hepsi kaybederdi. Soru; biz gasp edilmiş meşru yönetimi tekrar geri almak ve darbeyi düşürmek için Allah`a karşı niyetlerimizde samimi olacak mıyız?

İslam Âlimler Birliği Üyesi Muhammed Said

Tercüme Mücahid Temel