• DOLAR 34.621
  • EURO 36.325
  • ALTIN 2918.446
  • ...
Hayat ve Memat (2)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HAYAT VE MEMAT 2

Hazreti Aişe (ra) Peygamber (sav) Efendimiz`e bir gün “Kıyamet günü, şehidler ile birlikte mahşere gelen olacak mı?” diye sorar. Peygamber Efendimiz (sav) bu soruya “Evet, ölümü günle gecede yirmi kere hatırlayanlar.” diye cevap buyurdu.

Enes (ra) der ki; Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:

"Ölümü sık sık hatırlayınız, çünkü günahtan giderir ve sizi dünyadan soğutur.”

Diğer bir hadiste:

“Ölüm uyarıcı olmaya kâfidir.”

Bu üstün faziletin sebebi, ölümü akla getirmenin oyalama yurdu olan dünya sevgisinden soğumayı gerektirmesi ve ahiret için hazırlık yapmaya yol açmasıdır, ölümü hatırdan çıkarmak ise dünyaya dalmaya sürükler.

İbni Sirin'in (rahimehullah) yanında ölümden söz edildiği zaman vücudunun bütün azaları donakalırdı.

Ömer bin Abdülâziz, her gece fıkıh alimlerini sarayında sohbete çağınr, hep birlikte ölümden, kıyamet gününden ve ahiretten bahsederek, sanki önlerinde cenaze varmış gibi gözyaşı dökerlerdi.

İbrahim-i Toymi (rahimehullah) buyurur: “İki şey beni dünyanın tadını duymaz hâle getirdi. Ölümü ve Allah'ın huzuruna dikileceğimi düşünmek.”

Kâ'b İbni Ahbar (rahimehullah) buyurur: “Öleceğini bilen kimse dünyanın sıkıntı ve meselelerine önem vermez.”

Mutarrif (rahimehullah) buyurur: “Rüyamda, Basra Camii'nin ortasındakı kürsüden seslenen birinin şöyle dediğini duydum: “Ölümü hatırlamak. Allah (cc)'tan korkanların kalbini parça parça etmiştir. Yemin ederim ki, ben onları ne yapacaklarını şaşırmış görüyorum.”

Es'as (rahimehullah) der ki, “Hasan-ı Basri'nin yanına girerdik kendisi sanki ateş, sanki bir ahiret işi ve ölüm hatırası idi.”

Safiye (ra) buyurur ki: “Kadının biri bir gün Aişe'ye (ra) gelerek kalbinin katılığından dert yandı, Aişe (ra) ona: “Sık sık ölümü hatırla, o zaman kalbin yumuşar” dedi. Kadın, Aişe (ra)'nin tavsiyesini tatbik edince gerçekten kalbi yumuşadı. Bundan dolayı bir müddet sonra yine Aişe (ra)'nin ziyaretine gelerek ona teşekkür etti.”

Hasan-ı Basri (rahimehullah) buyurur: “Gördüğüm bütün aklı başında kimseler ölümden korkuyor ve ölünün arkasından hüzün duyuyor.”

Ömer bin Abdülaziz çevresindeki alimlerden birine

“Bana vaaz et” der. Alim: “Ölümü tadacak ilk halife sensin” der. Halife, “Devam et” der. Alim, “Hazreti Adem'e (as) varıncaya kadar bütün ataların ölümü tatmaktan kurtulamamışlardır. Şimdi ise sıra sana geldi” der. Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz ağlamaya başlar.

Mutarrif bin Abdülaziz (rahimehullah) buyurur; “Şu ölüm, varlık sahiplerini varlıklarına kanmaktan alakoydu, o halde ölümsüz bir varlık ve saadet arayınız.”

Ömer bin Abdülaziz (ra) Anbese'ye dedi ki, “Ölümü sık sık an. Eger geniş imkanlar içinde yaşıyorsan, bu hatırlama, seni mütevazi imkanlara yöneltir. Eğer kıt imkanlar içinde yaşıyorsan bu hatırlama, yaşama imkanlarını geniş saymana yol açar.”

Ebu Süleyman-üd Darani (rahimehullah) der ki: “Ümmü Harun'a “Ölmek ister misin?” diye sordum, “Hayır” dedi. “Nicin?” diye sordum, bana şu cevabı verdi:

“Bir insanın emrini kırmış olsam. onunla karşılaşmak istemezdim. Allah (cc) ile nasıl karsilasmayi isteyebilirim ki. O'nun emrini kırdım.”

Dışarıdan bakan gözlere göre mezarlıkta tek bir sükunet vardır. Belli değil ölüler arasındaki derece farkları eğer sana cevap verselerdi, içinde bulundukları durumun içyüzünü açıklayan bir dil ile sana her şeyi anlatırlardı.

İbni Semmak (rahimehullah) buyuruyor ki: “Bir gün mezarlıktan geçerken kabirlerden biri üzerinde şu manzum kitabeyi okudum:

“Akraba ve yakınlarım, kabrimin yanından gelip geçiyorlar. Sanki beni hiç tanımamışlar gibi! Mirasçılar malımı bölüşüyorlar. Fakat borçlarımı tereddütsüz reddediyorlar. Herkes payını almış ve kendi hayatını yaşıyor. Aman Allah (cc)'ım! Ne de çabuk unuttular beni!”

İMAM GAZALİ – KALPLERİN KEŞFİ

Bu haberler de ilginizi çekebilir