"İslam insanlara düşündüklerini ifade etme özgürlüğünü vermiştir"
İnsan Hakları Cemiyetinin, "İnsan Hakları Eğitimi Seminerleri devam ediyor.
İnsan Hakları Cemiyetinin (İHC) MEB sertifikalı "İnsan Hakları Eğitimi Semineri" ikinci haftasında devam etti. Bu haftanın ilk dersi Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi, ikinci dersi ise Av. Ercan Ezgin tarafından verildi.
İnsan Hakları Cemiyeti Genel Başkanı Avukat Mehmet Karadağ'ın da katıldığı programda konuşan, Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi “Din ve ifade özgürlüğü ile düşüncesini yayma özgürlüğü” konusunda semineristleri bilgilendirdi.
Din özgürlüğü, başka bir ifade ile düşünce özgürlüğünün Allah`ın kullarına verdiği bir hak olduğunu belirten Tanrıverdi, "Allah, 'Dinde zorlama yoktur' ayetiyle insanlara istediğine inanama özgürlüğünü vermiş, zaten isteseniz de insanların beynini, gölünü okuma gibi bir imkânınız olmayacağı için insanların düşünce tarzını değiştirme gibi bir imkânınız yoktur. Ancak bu, şu anlama gelmez; bir insan Müslüman ise yerine getirmesi gereken bazı sorumluluklar olduğu gibi, bazı fiilleri de işleyemez, şayet işlerse 'ben istediğini yapabilirim' gibi bir ifade kullanmaya hakkı yoktur, hukuken cezalandırılabilir. Ama cezayı devlet verir. Mahkeme kararları ile cezalandırılır. Kişi cezayı veremez. Öyle bir durum oluşursa ondan adalet değil anarşi doğar." dedi.
Tanrıverdi, "İnsanlara düşüncesini ifade etme imkânını vermezseniz; ikiyüzlü, riyakâr ve münafık vasıflarına haiz insanların yetişmesine sebebiyet vermiş olursunuz. Bu da İslam`da hoş görülmeyen vasıflardır. Dolayısıyla İslam, insanlara düşündüklerini ifade etme ve yayma özgürlüğünü de vermiştir. Bu hakka karşı olanlar sahip olukları düşünceyi dile getirmekten aciz kimselerdir. Ayrıca bir düşünce yasaklandıkça, o düşünceyi ifade edenler cezalandırıldıkça, kişi söz konusu düşünceye daha da taraf olmuş oluyor. Bir açık oturumda ya da bir cemaat, cemiyette iki kişi tartıştığı zaman şunu bilmeniz lazımdır ki; sinirlenen, davasını savunacak kadar sermayesi olmayan, yetersiz kimsedir." ifadelerini kullandı.
Düşence özgürlüğü hakkında örneklemelerde bulunan Tanrıverdi, sözlerine şöyle devam etti:
"Kur'an-ı Kerim'de yüce Allah 'cihat ederken cihadınız haklı olsun' şeklinde bir ifade ferman etmektedir. Demek ki her cihat haklı değildir. Ayrıca başka bir ayette 'inananlar o kimselerdirler ki dinlemesini bilirler, duyduklarının arasında en hayırlısına tabi olurlar' demek ki batıl kimselerin de düşüncelerini dinlemek lazım, zaten sen onu dinlemezsen o da seni dinmez, bu ayetten Allah-u Teâlâ'nın kullarına düşüncesini ifade etme özgürlüğünü verdiği anlaşılıyor."
İnsan hakları konusunda hangi dine mensup olduğu aranmaksızın mazluma yardımcı olmanın gerekliliğini peygamber zamanında vuku bulan bir anekdotla anlatan Tanrıkulu, şunları ifade etti:
"Bir gün bir Mecusi`nin malına Ebucehil`in adamları tarafından el konuluyor. Adam, 'ben bunu kime şikâyet edeyim' diye sorunca birileri bir az da alaylı bir tarzda 'Muhammed`e git, o sana yardımcı olur' diyorlar. Adam gidip olayı Hz. Muhammed`e anlatıyor. Allah`ın Resulu (as) aidiyetini sorma gereğini dahi duymadan onunla Ebucehil'in evine gidip kapısını çalıyor. Ebucehil kapıyı açtıktan sonra Muhammed (as) diyor ki 'bu adamın malını getir' Ebucehil tereddüt etmeden malını iade ediyor. Eşi ona diyor ki 'sen nasıl bu kadar kolaylıkla direnmeden malını verdin' o da diyor ki, 'sen Muhammed`in omuzlarındaki aslanları görmedin mi?' Yani Peygamber bir Mecusi`nin hakkına sahip çıkıyor ve Allah (cc) onu mucizeyle destekliyor. Bundan daha ibretli bir hadise olur mu?"
"Peygamber bu Mecusi`ye sözlü bir tebliğde bulunmadığı halde daha sonra Mecusi gelip onu dinler ve iman eder. Onun için tebliğ denildiği zaman sözlü tebliğden öte lisanı hal ile verilen tebliğ aslında akla gelmelidir. Eğer bir mümin mesleği ne olursa olsun çalıştığı ortamda kavli ve fiili duruşuyla rol model olabiliyorsa tebliğ görevini yapmıştır kanaatimce. Onun için Yüce Allah peygamberi için 'Onda sizin için güzel örnekler vardır' diyor."
Av. Ercan Ezgin ise yaşam hakkının İslam`da kutsallığını, işkence ve kötü muamelenin hiçbir şartta caiz olmadığını, insani haklarını; AİHM ve yerel hukuk çerçevesinde dile getirerek, Newroz günü öldürülen gence ateş eden polisler hakkında muhakkak soruşturma açılması gerektiğini belirtti. (M. Hüseyin Temel, M. Sıddık Bilge - İLKHA)