Halk içinde Hakk ile Birlikte Olmak
Yusf Toprak / Doğruhaber
Geçmişten günümüze bir tartışma olarak devamlılığını koruyan bir mesele vardır. İslam irfan geleneğinin içerisinde bir farklılık olarak varlığını koruyan bu mesele bir bakış açısı meselesidir. Meselelerin doğruluğu ve yanlışlığı üzerinde mülahaza edilirken tek taraflı bir bakış meselenin anlaşılması açısından yeterli değildir. Doğruluk ve yanlışık ya da bir görüşün isabetliliği konusunun, iki görüşün bilinirliği ışığında değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Diğer bir durumda verilecek hüküm, alınacak karar, tasdik ve red nakıs olacaktır.
Meselenin aslı şudur: Kişi Hak ile beraber olmak için, Hakka vasıl olmak için halktan uzaklaşmak bir zorunluluk mudur? Yoksa halk içinde Hak ile beraber olunabilir mi?
Bahsi geçen ilk görüş, Kişinin Hakka ulaşma yolunun halktan uzaklaşma, dünyadan el etek çekme, dünyadan yüz çevirme ve her türlü dünyalığı terk edip sadece ibadet ile meşgul olmak olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kişi dünyalık içinde, masiva içinde gönlü Hak ile birlikte olamaz, kişinin gönlüne gaflet perdeleri serilir. Kişi ölümü, kabri, haşri, cennet ve cehennemi unutur, hiç ölmeyecek gibi yaşar. Bu da günah ve harama giden bir yoldur. İşbu sebepten Allah Azze ve Celle ile her daim birlikte olmak isteyen kişi dünyadan sıyrılmalı, halk içinden ayrılmalı, yalnızlık içinde Hakka ulaşmaya çalışmalıdır. Kalbini gaflete düşürebilecek herşeyden uzak durmalıdır.
Diğer bir görüş ise; kişinin Hakk ile birlikte olmasının halk içinde de mümkün olabileceğidir. Denir ki kişi yalnızken de gaflete düşebilir, halk içinde de Hakk ile birlikte olabilir. Yeter ki kişinin gönlü Allah Azze ve Celle`yi anmaya devam etsin. Kalabalıklar içinde gaflete düşmez, dünya yağmuru içinde ıslanmaz. Kişinin Hakka olan yakınlığının her daim ve her mekanda mümkündür. Yeter ki gönül gafletten ırak olsun. Masivanın içindeyken, masiva onun içinde yer etmesin.
Gelelim bu iki kıyasın hangisinin daha ağır bastığına lakin bu meseleyi doğruluk yanlışlık bağlamında ele almayacağız. Bu mevzuda doğruluk ve yanlışlıktan öte şöyle bir değerlendirme yapmak daha yerinde olacaktır. Allah`a ulaşmanın yolları pek çoktur ve bu yollar kişlere ve mizaclara göre değişiklik gösterebilir. Bu gayet normaldir. İnsanlar ki birbirinden farklı olmaları tabiidir. Bu durumda hangi yoldan gitmek, hangi yolu seçmek, Hakka varmak niyetinde olan kişinin kendisine kalmıştır. Kişi dünyalık ile gaflete düştüğünü hisseder, dünya ile arasına mesafe koyar. Kişi halk içinde Hakk ile beraber olur. Bu yoldan gider. Kişinin varacağı yer aynı ise gideceği yolların farklılığı önemli değildir.