Mustazaf Der Van Şubesinden Deprem Raporu
Musatazaf Der Van Şubesi, Van depremleri ve sonrasında yaşananları değerlendirdiği raporu kamuoyuyla paylaştı.
VAN - Van`da meydana gelen 7.2 ve 5.9 büyüklüklerindeki depremlerde, 644 kişinin hayatını kaybettiği, 252 kişinin sağ kurtarıldığı, 2608 kişinin yaralandığı ve 5731 binanın hasar gördüğü hatırlatılan raporda, yıkıma sebep olan nedenler, yapılan yardımlar, faaliyetler, incelemeler ve araştırmalar değerlendirildi.
Van Mustazaf-Der Şubesi koordinatörlüğünde, Van Rahmet Eli Derneği ile beraber 23 Ekim 2011 tarihi saat 23.00 sularında kriz merkezi oluşturulduğu hatırlatılan raporda, Bu merkeze destek veren Peygamber Sevdalıları Platformu`na üye dernekler ve destek veren diğer Sivil Toplum Kuruluşları ile beraber;
- Depremin toplum üzerinde oluşturduğu acıları dindirmek,
- Depremin meydana getirdiği yıkımın nedenlerini irdelemek,
- Toplumun maddi ve manevi yönden yeniden inşası alanında çalışmalar yapmak üzere faaliyetlere başlandığı belirtildi.
Depremin meydana gelişi ve yarattığı etki hakkında şuana kadar birçok yetkili ve ilgili kuruluşların açıklamalarda bulunduğu ve konu ile ilgili belge ve raporlar hazırlayıp kamuoyuna sundukları ifade edilen raporda şu bilgilere yer verildi:
"Yapılan açıklamalar ve raporlar merkezimizce incelenmiştir. Ortak çalışma yürüttüğümüz STK`lar ile beraber hazırladığımız raporlar ışığında kamuoyuna duyurulmuş olan raporların veya değinilen konuların eksik kalan yönlerine dikkat çekmek istiyoruz.
Üniversiteler, Sendikalar, Odalar, kişiler ve STK`lar tarafından Van depremi nedeniyle yayınlanan teknik raporlarda depremin meydana geliş ve yıkım sebeplerinden bir kısmını şöyle belirtmişlerdir:
1- 4-5 kat olması gereken yapıların 7-8 katlı olarak inşa edilmesi hasarların önemli bir şekilde artmasına neden olduğu, bu durumun özellikle konut olarak kullanılan bu tip yapıların gerekli mühendislik ve kontrol hizmeti almamasından kaynaklandığı,
2 - İncelenen binaların pek çoğunda tasarım, imalat kalitesizliği ve detay yetersizliğinin mevcut olduğu, pek çok yapıda kirişlerin düz donatılarının kolonlardan sıyrıldığının ve beton kalitesinin düşük, betonarme donatı detaylarının hatalı ve işçilik kalitesinin kötü olduğunun tespit edildiği,
3 - İncelemeler esnasında ortaya çıkan en önemli bulgulardan biri tuğla dolgu duvarların, yapı sistemlerinin davranışı üzerinde oynadığı belirleyici rollerin etkisi görüldüğü,
4 - Yapısal hasarlar içinde kırsal yığma yapılarla ilgili gerçekleştirilen çalışmalarda malzeme dayanımının yetersizliği ve bu tip yapılar için dikkat edilmesi gereken basit yapım kurallarının göz ardı edilmesi, gözlenen hasarın önemli boyutlara ulaşmasında büyük etken oluşturduğunu,
5 - Van`ın konumu itibarıyla sismik aktivite açısından tehlikeli bir bölge olduğu, deprem öncesi yapılan çalışmaların bölgede meydana gelen depremlerin bilimsel açıdan şaşırtıcı olmadığının göstergesi olduğunu,
6 - Deprem şartnamesine uyumsuzluk, inşa kusur ve kalitesizliği ve yapı denetim mekanizmasının eksikliği veya işleyişindeki aksaklıklar, yapısal hasarın ana sebepleri olduğu,
7 - Yığma yapılarda kullanılması gereken detay ve standartların kullanılmamış olması, taş ve kerpiç duvar kalınlıklarının, yüksekliğine bağlı olarak yeterli olmaması, ağır tavan uygulamaları, uygun olmayan yapı malzemesi ve bağlayıcı harcın kullanılması, işçilikte gerekli titizliğin gösterilmemesi ve eğitim eksikliğinin köy yapılarında meydana gelen hasarların nedeni olduğu,
8 - Hasarlı binaların genelinde, özellikle betonarme elemanlarda elenmemiş dere kumu kullanıldığı ve kullanılan agreganın nizami olmadığının tespit edildiği belirtildi.
Yukarda belirtilen sebep ve sonuçlara katılmakla beraber olayın oluşumunda manevi boyutunun unutulduğuna ve eksik bırakıldığına inanıyoruz. Çünkü meydana gelen depremin, yaşanan dramın, yıkımın ve can kayıplarının nedeninin deprem değil de, yapılaşma, üretim ve denetim sistemi yetersizliği, ticari kaygı, ilgili yasaların yetersizliği, mimarlık-mühendislik ile bilim ve teknik gereklerini yerine getirmeyen planlama ve kırsal bölgelerde yaşanan toplumsal yoksulluk ve yoksunluk olduğu üzerinde özellikle durulmuştur.
Bilindiği gibi yukarda belirtilen tüm teknik veriler yüzde yüz uygulansa bile manevi boyutun eksik kalmasıyla sosyal hayatın sebep olacağı veya yüce Rabbimizin imtihanı gereği oluşturacağı depremi ve depremin yıkıcılığını hiçbir güç engelleyemez.
Yüce kitabımız Kur`an-ı Kerim`de ve Peygamber Efendimizin (asm) hadislerinde ise deprem olayı sadece jeolojik bir olay olarak ele alınmamaktadır. Gerek jeolojik bir olay olsun, gerekse imtihan gereği olsun bütün olayların Allah`ın kontrolünde olduğu, Allah`ın takdiri ile meydana geldiği bilinmektedir. Yüce rabbimiz bir olayın olmasını takdir etmiş ise en muhkem kaleler dahi hallaç pamuğu gibi olur. Bu durum ilgili ayet ve hadisler ile desteklenmektedir.
TESPİTLERİMİZ
Deprem sonrası gelişmeler ile ilgili yaptığımız araştırmada İdeolojik, yanlı ve partisel yaklaşımlar, yaşanan afetin oluşturduğu etkinin sağlıklı değerlendirilmesine ve yapılan hizmetlerin tam olarak görülmesine engel olmuştur. Çünkü gerek hükümet, gerek belediye gerekse de hükümete muhalif parti, sendika ve STK`lar birbirlerinin zıddı açıklamalarda bulunarak, bilgi kirliliğinin oluşmasına sebep olmuşlardır. Bu hal depremzedeleri yaşadıkları yıkım ve felaketin yanı sıra gereksiz ümit ve kaygılara sürüklemiştir.
Deprem sonrası vakit kaybetmeden, arama-kurtarma, ilk yardım ve sağlık personelinin deprem bölgesine ulaştırılması, geçmiş depremlere kıyasla hız kazanmıştır.
Şehirlerarası ve yerel boyutta ki koordinasyon, etkin ve başarılı şekilde gerçekleşmemiş ve uzun zaman almıştır.
Barınma ihtiyacının giderilmesinde çok yetersiz kalınmıştır. Deprem sonrasında çadırların dağıtım şekli adil olmamıştır. Bölgede kış şartlarının çetin geçtiği bilindiği halde bölgeye çadır yerine konteynerlerin getirilmesine geç karar verilmiştir. Bu şekilde geç davranılması mağduriyetlerin artmasına ve ortamın gerilmesine neden olmuştur.
Deprem sonrası vakit kaybetmeden, arama-kurtarma, ilk yardım ve sağlık personelinin deprem bölgesine ulaştırılması, geçmiş depremlere kıyasla hız kazanmış ise de halkın sahiplenilmesinde ve yardım dağıtımında tam bir koordinesizlik meydana geldiğinden, gerilimler yaşanmasına neden olmuştur. Yardımlarda ayrımcılığın yapıldığı, kimin nerede hangi yardımı nasıl alacağı muallakta olduğu, gelen yardımların adil bir şekilde dağıtılmadığı, yardımların başlangıçta yetersiz olduğu, gerçek ihtiyaç sahiplerinin yardımlardan yararlanmadığı gerçeği gündemi epey meşgul etmiştir. Bu nedenle depremzedelerin yerel idarecilere olan güvenlerinin kalmadığı görülmüştür.
Bölge şartlarında kış aylarının çetin geçtiği bilindiği halde tedbir alınmadığından dolayı prefabrik evler, yaşam konteynerleri ve Mevlana evleri geç devreye konuldu. Bu gecikmeden dolayı çadır yangınlarında ölümlerin yaşandığı gözlemlenmiştir. İlk günlerde sıcak yemek ve ısınma sıkıntısı en fazla yaşanan temel ihtiyaçlar arasında idi.
Van Valiliği`ne, bakanlıklara, sosyal tesislere yerleştirilenler için ilgili valiliklere, üniversite ve diğer kurumların emrine AFAD ve Başbakanlık kaynaklarından acil yardım ödeneği gönderilmiş ise de, bu yardımların gerek il dışı ve gerekse Van merkezde bulunan depremzedelerin arasında adil bir şekilde dağıtılmadığı ve zamanlamanın iyi değerlendirilmediği çokça şikâyet konusu olmuştur.
Başbakanlık talimatlarıyla açılan yardım kampanyası ve diğer kampanyalar kapsamında toplanan yardımların depremzedelere ulaştırılmadığı, yardımların heba edildiği (depo yangınları, yağmalama vb.) ve depremzedelerin elle tutulur bir yardımı almadıkları da halk arasında yaygın bir kanaat halini almıştır.
Depremzedelerin kamu tesislerine yerleştirilmesi için depremzede vatandaşımıza sahip çıkılması olumlu karşılansa bile, bölgeye has büyük ve çekirdek aile yapısını dağıtacak şekilde aileler deprem bölgesinden farklı yerlere nakledilmişlerdir. Bu şekilde kamu tesislerine yerleştirilmeleri bölgedeki sosyal yapıyı olumsuz etkilemiş, ailelerin dağılmasına sebep olmuş ve ticari mağduriyetleri daha da artırmıştır.
Ayrıca kendi imkânları ile çeşitli illere giden depremzedelerin ilgili Valiliklere ve yerel yönetimlere müracaatı sonucu, barınma ve gıda hizmeti sunulmasında bir kısım idarecilerin pasif davranmaları nedeniyle depremzedelerin acınacak durumları basına yansımıştır.
Bölgeye gönderilen sosyolog, psikolog ve psikolojik rehberlik danışmanları, depremzede vatandaşlarımıza ihtiyaç duyulan manevi alanda psiko-sosyal desteği sunmamakla beraber halkın inançlarıyla zaman zaman çatıştıkları, yaptığımız esnaf, köy, konteyner ve çadır ziyaretlerinden anlaşılmaktadır. Bu konuda Van Müftülüğü`nün yaptığı çalışmalar yeterli gelmemektedir.
Depremin ardından tüm yurtta başta sivil toplum kuruluşları, kamu - kurum ve kuruluşlar ile vatandaşlarımız deprem bölgesine yardım ulaştırmada seferber olmuşlardır. Bu hal doğu-batı ekseninde cereyan eden ırkçılık yaklaşımının tansiyonunu bir nebze de olsa düşürmüştür.
Deprem bölgesindeki yerel yönetimlerin, kayırma usulü yardım dağıttıkları depremzedelerce sıkça dillendirilmekte, başta belediyelerin yöneticileri olmak üzere diğer yerel yöneticiler suçlanmaktadır.
Kış şartlarının yakınlaştığı bir dönemde barınma öncelikli bir hal almıştır. Bu konuda kışın bitimine gelindiği halde barınmada ciddi sıkıntılar yaşanmakta ve halen konteynerlere yerleşmeyi bekleyenlerin olduğu görülmektedir. Özellikle ikinci depremden sonra evlere girilememesi de barınma sorununu çözmede işi zorlaştırmıştır.
Çadır ve Mevlana Evleri yerleşkelerinin tuvalet ve banyo ihtiyaçlarının karşılanmasında ilk dönemler ciddi sıkıntılar yaşanmaktaydı.
Depremden ciddi anlamda etkilenen köylere ulaşmada ve yardım vermede kurumlar ihmalkâr davranmıştır. Yardımlar merkezlere yönlendirilmiş köyler unutulmuştur. İlk günlerde ulaştığımız köylere kimsenin uğramadığını üzülerek müşahede ettik. Sonraki süreçte basına yansıyan köylere, ilgili kuruluşlarca yardım götürülmüştür. Buna karşın depremden etkilenen ancak basına yansımayan ve gündem olmayan köyler ciddi anlamda yine ihmal edilmiştir.
Özellikle il dışından gelen yardım malzemelerinin çoğunluğunu oluşturan 2. el elbise ile diğer ev eşyalarının gereksiz bir iş yükü doğurduğu ve bu nedenle acil yardımların zamanında ulaştırılamadığı tespit edilmiştir.
Çadırların yangın riski taşıyacakları önceden bilindiği halde engellenebilmesi yönünde etkili tedbirler alınmamıştır. Çadır yaşamına uygun ısınma (örneğin elektrikli petek sobalar) sorununa acil çözümlerin bulunmaması bunun en belirgin sebeplerindendir.
Temel sağlık hizmetlerinin koordinasyonunda görülen en ciddi eksikliklerin başında görevli sağlık personelinin barınma ihtiyaçlarının en sona bırakılması olarak izlendi. Çözüm olarak uygun yerlere kurulacak olan her hastane için, 10 gün gibi kısa bir süre de yapılabilecek prefabrik yapılar için çok geç kalındı.
Hasar tespiti yapılan binaların hasar durumlarıyla alakalı hiçbir ön bilgi zamanında verilmemiştir. Verilmiş olan hasar raporunun sonucunda vatandaşın ne tür şartlarla karşılaşacağı muğlaklığını korumaktadır. Söz konusu ev sahipleri, evleri orta hasarlı olup güçlendirme ile kurtarılabilmesi mümkün iken devletin imkânlarından yararlanma ümidi ile evlerini ağır hasarlı gösterebilme çabaları nedeni ile birçok ev yıkım kararı ile karşı karşıyadır. Hükümetin ve özelde bu konu ile ilgili TOKİ İdaresi yetkililerinin vatandaşa ne tür kolaylıklar sağlayacağı yönündeki açıklamaların yetersizliği vatandaşı mağdur etmiştir.
Endişe ve korkudan dolayı evi kullanılır ve oturulur durumda olanların evlerine dönmeleri olağan iken, yaşanan birinci depremden bir müddet sonra evlere dönülmesi telkinleri neticesinde, evlerine yerleşen depremzedelerin kısa bir süre sonra ikinci depremi yaşamaları sonrası barınma sorununu güçleştirmiştir. Bu nedenle halk, evlere girmekten korkmaktadır.
Afet bölgesindeki yardım kuruluşlarının üye ve gönüllülerinin de birer depremzede olmalarına karşın kendi sorun ve sıkıntılarını bir kenara bırakıp, insanlara yardım ulaştırma çalışmaları takdire şayandır.
Yapılan yardımların doğru kanalize edilmesi halinde yardımsız kimsenin kalmayacağı ve herhangi bir yağmalamanın yaşanmayacağını Van Mustazaf-Der öncülüğünde oluşturduğumuz kriz merkezinin takip ettiği isabetli, adil ve özverili çalışmalar ispatlamıştır.
Bu tür afetlerde güvenlik sorununun çözülememesi; yağmalama, hırsızlık ve görevi suiistimal gibi olumsuz neticeleri doğurmakla beraber kamu vicdanını ciddi oranda rahatsız etmiştir.
Özellikle çocuk ve kadınların sorun ve kaygılarını paylaşmaya ve gidermeye yönelik, Kriz Merkezimizce sürdürülen ziyaretlerimizin faydalı olduğu kanaatindeyiz.
Alınacak maddi tedbirler ile beraber maneviyatı güçlendirme yönünde tedbirlerinin oluşturulması da gerekmektedir. Bu durum depremi engelleyebileceği gibi depremin meydana getireceği musibetleri de ortadan kaldırmaya veya yükünü hafifletmeye neden olacaktır.
Kriz merkezimize destek veren Sivil toplum Kuruluşlarının, arama kurtarma ekiplerinin olmaması büyük bir eksiklik olarak değerlendirildiğinden; koordinasyon sağlama ilkesini esas alan, merkezî, bölgesel ve yerel düzeylerde görev, yetki ve sorumlulukların açıklıkla belirlendiği, bilgi ve teknolojiye ulaşma ve etkin kullanma kapasitesine sahip bilgili, eğitimli ve deneyimli personellerden oluşan bir platforma ait ilk yardım arama ve kurtarma ekiplerinin oluşturulması konusunda ortak bir yönetmelik oluşturulması fayda sağlayacaktır. Oluşturulan yönetmelikle beraber afet durumlarında eğitilmiş personelin afet bölgesine intikali sağlanmalıdır.
Afet bölgelerinde siyasi düşünce ayrımcılığı, rant sağlama, gayri insani tüm girişimler ve ideolojiler bir kenara itilip insanlarımızın selameti için her türlü fedakarlık yapılmalı. Afetten herhangi bir siyasi beklenti içine girilmemesi gerekmektedir.
Deprem bölgesinde hayatın ne şekilde devam ettiğini, dünyanın varlık ve yokluk arasında nasıl bir denge üzerinde kurulduğunu ve yaşanan felaketten ders alınması gerektiği yönünde çalışmalar yapılarak bölgeye yoğun ziyaret programları oluşturulmalıdır.
FAALİYETLERİMİZ
Van Mustazaf-Der Şubesi koordinatörlüğünde Van Rahmet Eli-Der ile beraber 23 Eylül 2011 tarihi saat 23.00 sularında oluşturulan kriz masası zaman kaybetmeden faaliyetlerine başlamıştır.
Van Mustazaf-Der Şubesi Kriz masasına destek veren Peygamber Sevdalıları Platformu`na üye dernekler, üye ve gönüllüleri vasıtası ile 23-26 Ekim 2011 tarihleri arasında kısa süre içerisinde deprem bölgesine yardım ulaştırmak amacıyla organize olmuşlardır. Üye ve gönüllülerden oluşan komisyonlar kurularak veya görevlendirme yolu ile çalışma sistemleri oluşturulmuştur. Afet bölgesini yerinde incelemek amacıyla heyetler gönderilmiştir.
Peygamber Sevdalıları Platformu`na üye dernekler aracılığı ile kriz masasına yapılan yardımların, kendi bölgelerindeki halk ve platform dışındaki diğer STK`lar ile ortak çalıştıkları görülmüştür.
Merkezimize ulusal bazda verilen desteğin yanı sıra uluslararası yardım organizasyonu olan İHO-EBRAR tarafından merkezimize gönderilen 700 civarında gıda yardım paketi ve 2 konteyner kriz masamız aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır.
Gelen yardımların içerisindeki kuru gıda eksikliğinden kaynaklanan sıkıntılardan dolayı çalışmalarımızı daha aktif hale getirebilmek amacıyla, Van Valiliği bünyesinde oluşturulan Kriz Masası yetkilisi vali yardımcısına müracaat ettik. Malzeme talebimizi ve çalışmalarımızı referans gösteren dosyayı takdim ettik. Birçok şahıs ve Sivil Toplum Kuruluşunun bu konudaki ihtiyaçları giderildiği halde, müracaat etmemize rağmen Emniyet Teşkilatının referansı ile bize yardım edebileceklerini beyan ettiler. Bundan sonraki süreçte bize geri dönüşleri olmadı.
Kriz merkezine lojistik destek amacıyla dernek üye ve gönüllüleri ile beraber halkın da desteği ile araç ve yakıt ihtiyacı Kriz Merkezimize yük olmadan karşılanmıştır. Tüm üye ve gönüllerle beraber kısıtlı imkânlara rağmen depremzedelere hizmetin her türlüsüne fedakârca yaklaşımları hizmetlerimizin gerçekleşmesinde etkili olmuştur.
Barınma alanlarında kalan depremzedelerin aile içi iletişimini geliştirecek, sorun ve kaygılarını paylaşacak, gerginlikleri ve parçalanmaları önleyecek, psikolojik ve sosyal travmanın etkilerini azaltacak ve çözüm önerilerini oluşturacak, binlerce manevi destek ziyaretleri merkezimizce yapılmıştır.
Peygamber Sevdalıları Platformu`na üye dernekler ve diğer STK`lar, kamu kurum ve kuruluşları ile fertler arasında depremzedelere yönelik hizmete dayalı koordinasyonun kurulması için ortak çalışma olanakları oluşturulmuştur.
Depremzedeler için yapılan yardımların başında gıda temini ve dağıtımı, barınma sorunun giderilmesi için çadır temini, giyim malzemelerinin temini ve dağıtılması gibi konular gelmektedir. Ayrıca deprem bölgesi ve il dışına göç eden binlerce aile ziyaret edilerek psikolojik destek ve yukarıda belirtilen yardımlar ulaştırılmıştır. Ayrıca yüzlerce aileye il dışında barınma imkânı sağlanarak ev eşyaları tamamlanmaya çalışılmıştır. Böylece deprem bölgesi ve dışında 27000 (yirmi yedi bin) civarında aileye yardım malzemesi ulaştırılmıştır.
Merkezimizce, yapılan yardımların dağıtılması esnasında depremzedelerin rencide edilmemesine, izdihama yol açmayacak düzenlemelerin yapılmasına ve yağmalamalara engel olunmasına yönelik gerekli tedbirler alınmıştır. Bu durumun depremzedeler tarafından takdirle karşılanmış, adil ve tertipli bir dağıtım halkımızda mutluluk oluşturmuş ve yaşanabilecek muhtemel kargaşaları engellemiştir.
Gelen yardım malzemelerin tasnif edilmesi, paketlenmesi ve ihtiyaçların bölgesel olarak belirlenmesi ve dağıtımı için ekipler ve komisyonlar oluşturularak hizmet verilmiştir.
Yaptığımız yardımların yerel ve ulusal düzeydeki medyada gündem edilmemesi çalışma çerçevemizi daraltmıştır. Buna rağmen merkezimizce TV, radyo, ilan verme ve sesli anons gibi iletişim araçları ile yerel bazda çalışmalar yapılmıştır.
Deprem sürecinde TV ekranlarına yansıyan yağmalama ve güvensizlik ortamında, dernek gönüllülerimizce bulunan 30.000 TL tutarındaki para ve ziynet eşyasının, sahibinin Batman ilinde bulunup kendisine iade edilmesi insanlık örneği olarak Türkiye`de gündem olmuş, toplum nezdinde büyük mutluluk oluşturmuştur."
Fikret Özkan - İLKHA