• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Yetim (asm)…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Fakir bir kadın, kucağında yavrusu; yanında yoksulluğu bölüştüğü kocası vardı. Yorgunluktan dizlerinde kuvvet kalmamıştı Halime`nin. Ben-i Sad yurduna çöken kıtlık aralıksız sürüyordu. Yoksulluk almış başını gitmişti. Kabilede yiyecek bir şey bulmak dahi büyük bir sıkıntı olmuştu. Ben-i Sad`ın kadınları bu yoksulluğu bir nebze dindirmek derdiyle yeniden Mükkerrem şehre ayak basmışlar, emzirmek için birer çocuk almışlardı.

Halime şehre geldiğinde kimi kadınların kucaklarında çocuklar, hayvanların terkilerinde babalarından alınmış hediyelerle dönmekte olduklarını gördü. Çok gecikmişti. Bu saatten sonra bir çocuk alması imkânsızdı.

Bineğinin de yürüyecek takati yoktu. Zaten bu yüzden geç kalmışlardı. Çölün verdiği yorgunlukta cabasıydı. Onca yolu gelmiş, şimdi eli boş mu dönecekti. Umutları ellerinde tükenirken, ne yapacaklarını bilemez bir hâlde dolaşmaya başladılar Mekke sokaklarında… 

Etrafa bakınıyor, umutsuz arayışını devam ettiriyordu. Her nasip vaktinin esiridir ya; varlık aleminde her iş ve oluş kendi vaktini beklemektedir. Yaşlıca bir adam Halime`nin karşısına dikildi. Beyaz bir çehre, güzel bir giyimi vadı bu adamın… Dışarıdan bakıldığında yoksul birine benzemiyordu. Mekke`de ondan şerefli kimse yoktu ki O; Efendimiz (asm)`ın dedesi Abdülmuttalib`ti.

Halime`ye sordu:

“Neredensin?”

Halime başını hafifçe öne eğerek, “Beni Sa`d kadınlarından...” dedi.

Abdülmuttalib sordu, “Peki adın nedir?”

“Halîme!” dedi

“Ne güzel! Sa`d ve hilm, öyle bir şeydir ki dünyanın da ahiretin de izzet ve şerefi bunlardadır” dedi Abdülmuttalib.

“Ey Halime!” dedi. “Yanımda bir yetim var. Onu diğer kadınlara söyledim ama kabul etmediler. Sen almaz mısın? Belki, onun vesilesiyle bolluk ve bereket bulursunuz!” dedi.

Halime, ne yapacağını bilemedi. Kararsızdı, müteredditti. Yetim bir çocuk geçim darlıklarına çare olmazdı. Fakat onca yolu geldiği Mekke`den Beni Sa`d yurduna eli boş dönmek istemiyordu. Böyle bir kararı tek başına vermek istemedi. Kocası Haris`in yanına gitti. Eli boş dönmek istemediğini söyledi. Haris`te Halime`nin söylediklerinden farklı düşünmüyordu, “Almanın bir sakıncası yok. Belki Allah, bu vesileyle bize bereket ve hayır getirir.” dedi.

Halime yeniden Ab­dül­mut­ta­lib`in yanına geldi. Ab­dül­mut­ta­lib, Halime ile birlikte Efendimiz (asm)`ın yanına götürdü. Hazreti Amine ile Hazreti Abdullah`ın bu mütevazi, bu sıcak yuvası; Hazreti Abdullah`ın vefatı ile sükunete gömülmüştü. Halime darüssaadete vardı. Duvarlarında hüznün kokusu birikmişti. Efendimiz (asm)`ın bulunduğu odaya girdi. Efendimiz (asm) uyuyordu. Halime, Efendimiz (asm)`ı görünce öyle bir sevdi ki; onu uyandırmak istemedi. Sessizce yaklaştı Efendimiz (asm)e. Alnına küçük bir öpücük kondurdu. Efendimiz (asm) gözlerini açtı. Halime`ye tebessüm etti. Halime Efendimiz (asm)`ı kucağına aldı. Birlikte Beni Sa`d yurduna gidiverdiler… 

Bu haberler de ilginizi çekebilir