Cumhuriyetin Ayıpları Yeraltından Fışkırıyor
Dedesi Şeyh Sait`in kardeşi olan Avukat Muhammed Akar, Diyarbakır`daki İçkale`de bulunan kemiklerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kazıların, 2000`li yıllara uzanan zulüm sisteminin bütün ayıpları dışarı çıkardığını ifade eden Akar, bu saatten sonra da bu ayıpların gizlenemeyeceğini söyledi
M. Salih Keskin/Diyarbakır
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki İçkale bölgesinde çıkan insan kafatasları ve insan kemikleri, İstiklal Mahkemeleri’nce idam edilerek bilinmeyen yerlere gömülen kişilerin ailelerine de umut oldu. 1925’te idam edilen Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin tespit edilerek, korumaya alınmasını ve mağduriyetlerin giderilmesi beklentisi var.
BU AYIPLAR ARTIK ÖRTÜNEMEZ
Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Tahir Efendinin torunu, Şeyh Fahrettin oğlu ve Şeyh Said ailesinin hukuki işleriyle ilgilenen Avukat Muhammed Akar, Saraykapı’da çıkan kemiklerin, 80 kûsur yıllık Cumhuriyet tarihi ve 2000’li yıllara uzanan zulüm sisteminin bütün ayıplarının dışarı taşması olarak yorumladı. Bu ayıpların örtünemeyeceğine dikkat çeken Akar, memleketin her tarafında zulmün mağduru olmuş insanların çığlıkları yerin altından fışkırdığını söyledi.
JİTEM KATLETTİKLERİNİ TEŞHİR EDİYORDU
Saraykapıda çıkan kemiklerin Şeyh Said hadisesi mağdurlarına ait olabileceğini dile getiren Akar, “Diyarbakır’ın dört bir tarafından mağdur olmuş insanların kemikleri çıkabilir. Saraykapı’da çıkan kemikler ile ilgili yapılan ilk açıklamalara göre, bu kemiklerin 50 yıllık ve daha fazla yıllara ait olduğu ifade ediliyor. İki ihtimal var; birincisi 1915’teki katledilen Ermenilerin olabilir, ama bu zayıf bir ihtimaldir. Çünkü Ermeniler toplu halde götürülüp, Mardin yolundaki Karaköprü mıntıkasında katledilip Dicle nehrine atıldılar. Saraykapı’da gömüldüklerine dair bir belirti yok. Akla böylesine toplu gömülme 1925 yılını çağrıştırıyor. 1925 Şeyh Said hadisesinin mağdurlarına ilişkin olabilir. Bu ihtimal daha güçlü görünüyor. 90’lı yılların JİTEM mağdurlarına ait olabilmesi de zayıf gözüyor. Çünkü JİTEM katlettiklerini teşhir ediyordu. Saraykapı’daki kemiklerin bana sanki 1925 yılındaki Şeyh Said Efendi kıyamının sonrasında şehit edilenlerin kemikleri gibi geliyor” dedi.
YENİ BİR DOSYA AÇIYORUZ
Şeyh Said ve 47 arkadaşının Dağkapı meydanında idam edildiğini hatırlatan Akar, naaşlarının Saraykapı’nın batısında bulunan orduevi, Cumhuriyet Lisesi ve Alman Hastanesinin üçgeninde gömüldüklerini, bu nedenle bulunan kemiklerin Şeyh Said ve 47 arkadaşına ait olmadığını ifade etti. Akar sözlerine şöyle devam etti; “Şurası bir gerçektir ki idamlar 1925 yılının Mart ayından itibaren başlıyor. Örneğin Seyyid Abdulkadir ve oğlu Seyyid Muhammed, Palulu Saidi Efendi veya Doktor Fuat Bey’in naaşlarının nerede olduğunu bilmiyoruz. Ben bu dosyayı açmak istiyorum. Şeyh Said Efendi’nin ardından 3 yıl idamlar devam etti ve bunların çoğu Saraykapı İçkale’de idam edilerek idamlar gerçekleştirildi ve orada gömüldüğü ifade ediliyor. Ancak kesin bir şey söylemek mümkün değil, DNA testleri yapılacak. Ayrıca kıyam zamanında Saraykapı çevresinde işçi olarak çalışan bazı Zaza’lar vardı. Bunlar Şeyh Said’e bağlı insanlardı. Kıyam zamanında bu insanlar içeriden destek vermesinler diye katledildiler. Bu kemiklerin bunlar ait olabileceği göz ardı edilmemelidir.”
ORTAK PLATFORM KURULMALI
O dönemin aydınlatılması gerektiğini dile getiren Akar, arşivlerin de açılmasını istedi. Tüm mağdur ailelerin bir araya gelerek bir platform kurulması gerektiğini ifade eden Akar, bu sürecin de aceleye getirilmemesi gerektiğini dile getirdi. Kendinin de Şeyh Said ailesinden olduğunu, Hem anne hem de baba tarafındaki büyüklerinin idam edildiğini ve kendinin mağdur olduğunu söyleyen Akar, diğer mağdur ailelere şu çağrıda bulundu; “Gelin bir platform kıralım ve barışçıl bir yöntem ile mücadelemizi sürdürelim ve karanlık sayfaların ortaya çıkması için gayret içinde olalım. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Başbakanla görüşelim ve arşivlerin açıklaması talebinde bulunalım.”
ŞU ANA KADAR 29 KAFATASI BULUNDU
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan İçkale’deki JİTEM karargâhının bahçesinde yapılan kazılarda bulunan kafatası sayısı 29’a yükseldi. Kazılar, Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı vekili Ahmet Karaca’nın gözetiminde yürütülüyor. Bölge SİT alanı olduğu için kazılarda iş makineleri kullanılmıyordu. Ancak özel yetkili savcının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna yazdığı yazı sonucunda kazıda küçük iş makineleri de kullanılmaya başlandı.
KEMİKLER ADLİ TIPA GÖNDERİLDİ
Bu arda ortaya çıkan kafatasları numaralandırılarak, DNA testi için İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmişti. Orada yapılacak işlemin ardından, yakınlarının kayıp olduğunu iddia eden vatandaşlardan alınacak kan örnekleriyle, kemiklerden elde edilen DNA’lar karşılaştırılıp, kimlik tespitleri buna göre yapılacak. Tarihi İçkale bölgesinde Adliye binasının yanı sıra Jandarma Merkez Komutanlığı, Merkez Kapalı Cezaevi bulunurken, JİTEM, 1999 yılına kadar bölgeyi sorgu ve infaz merkezi olarak kullandı. İç Kale’nin 1999 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi ardından Adliye, Cezaevi ve Jandarma Komutanlığı ile JİTEM binaları boşaltılmıştı.
Bu arda ortaya çıkan kafatasları numaralandırılarak, DNA testi için İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmişti. Orada yapılacak işlemin ardından, yakınlarının kayıp olduğunu iddia eden vatandaşlardan alınacak kan örnekleriyle, kemiklerden elde edilen DNA’lar karşılaştırılıp, kimlik tespitleri buna göre yapılacak. Tarihi İçkale bölgesinde Adliye binasının yanı sıra Jandarma Merkez Komutanlığı, Merkez Kapalı Cezaevi bulunurken, JİTEM, 1999 yılına kadar bölgeyi sorgu ve infaz merkezi olarak kullandı. İç Kale’nin 1999 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi ardından Adliye, Cezaevi ve Jandarma Komutanlığı ile JİTEM binaları boşaltılmıştı.