• DOLAR 32.482
  • EURO 34.817
  • ALTIN 2440.958
  • ...
Kitab-ı Mübin`in Benzersizliği
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Peygamberliğin ilk döneminden beri Mekke`de, Kur'an kendisinin ebedi ve eşsiz bir mucize olduğunu haykırarak Mekke müşriklerine ve onlardan sonra da Yahudi ve Hırıstiyanlara meydan okumuş, onları Kur`an`ın bir benzerini getirmeye çağırmış, gerekirse tüm yandaşları olan insan ve cinlerden yardım almalarını istemiştir. Ancak onlar bu konuda çaresizlik içinde aciz kalmış ve istemeden Kur`an`ın beşer üstü icazını kabullenmek zorunda kalmışlardır.

Acaba Hz. Peygamber`in muasırı, Rasulullah`la aynı dönemde yaşayan Araplar ve onlardan sonra gelenler niçin Kur'an`la yarışmaya, onunla mücadele etmeye koyulmadılar?

Acaba niye Kur`an`ın olağanüstü belagatına ve kendilerine meydan okumasına karşı koyamadılar?

Acaba bu hal, kendi aralarında bu konuda uzman üstadların, ilim adamlarının, profesörlerin yoklu­ğundan mı ileri geliyordu?

Bu soruya evet demek mümkün değildir. Çünkü o devir­de Hicaz toprağı fesahat ve belagat üstadlarının çok olduğu bir yerdi. Günümüzde ise insanoğlu bilim, teknik, sanat ve edebiyat alanında olağanüstü ilerlemiş, bilgi birikimi ve paylaşımı akıllara durgunluk verecek seviyeye çıkmıştır. İletişim alanındaki olağanüstü gelişmeler, medya ve kitle iletişimin hayatın her alanına girmiş olması, şu soruyu sormamızı da beraberinde getirmektedir.

Kur`an açıkça meydan okumaktadır. Bu ayetlerin bir benzerini getiremezsiniz demektedir. Pekala İslam düşmanlarına yapılan bu meydan okumaya İslam düşmanları neden bir cevap verememektedir? Bütün bunlara rağmen, acaba niye Kur`an`ın olağanüstü belagatına ve kendilerine meydan okumasına karşı susuyorlar ve karşı koyamıyorlar?

Çünkü onlar dahi bilmektedir ki bu kitabın bir benzeri daha yoktur. Ruhlara bu denli dokunan, gönüllere tesir eden, hayatı ve ölümü, ilim ve hikmeti, ezel ve ebed ilmini kendinde birleştiren bir kelam daha yoktur.

Kur`an ise onlara meydan okuyor ve okumaya devam ediyor. “Allah`tan başka yardımcılarınızı da (yardıma) çağırın ve onun sure­lerine benzeyen bir tek sure (meydana) getirin. Ama bunu yapamazsınız…” (Yunus: 38)

O halde niçin onun aynısını veya benzerini yapmaya teşebbüs etmeksizin, Kur`an`la, Hz. Peygamberle ve günümüzde müslümanlarla savaşmayı tercih ediyorlar. Kur`an`nın meydan okumasına niçin ilimle değil de kılıçla mukabele ediyorlar?

Çünkü Kelam-ı ilahi olan bu "ebedi muci­zeyi" taklit etme kabiliyeti, hiç bir beşere verilmemiştir. Onun bu üslup özelliğini dost ve düşman herkes kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır. Kalpleri ve akılları fetheden Kur'an-ı Kerim, Arap dili ve ede­biyatına vâkıf olan kimseleri hayrete düşürmüş ve kendi asrındaki bela­gat sahiplerinin seslerini kısmıştır. Parlak üslubu, lafızlarının inceliği, manalarının çekici güzelliği, prensiplerinin büyüklüğü, mesellerinin latif oluşu, garip haberleri, işaret ve sırlarıyla hem avama hem de havasa tesir ederek, dostları kendine hayran ve kurban etmiş, düşmanları ise hayret ve dehşet içinde bırak­mıştır.

Bu haberler de ilginizi çekebilir