Şanlıurfa’da ikamet eden Yılmaz Takar, baba ve dedesinden kalan koku satıcılığı mesleğini 31 yıldır devam ettirerek 9 kişilik ailesinin geçimini sağlıyor.

Merkez Eyyübiye ilçesine bağlı Balıklıgöl Platosunda 1986 yılından beri koku ve tespih tezgâhında elde ettiği gelirle 2 çocuğunu üniversiteye gönderdiğini söyleyen Takar, diğer çocuklarının da okumaya devam ettiğini ifade etti.

Güzel koku satarken Salavat-ı Şerife'nin yayılmasına vesile olduğu için mutlu olduğunu dile getiren Takar, soğan, sarımsak ve sigara kokularla camiye gelenlerin cemaati rahatsız etmemek için sünnet olan güzel kokuyu tercih ettiklerini ve özeliklerde yaşlıların buna çok daha fazla dikkat ettiğini söyledi.

Takar, koku ve tesbih tezgahına koyduğu "Bir kahvenin 40 yıl hatırası varsa, bir kokunun da salavatı vardır" yazısıyla her gün binlerce kişinin salavat çekmesine vesile olduğunu sözlerine ekledi. Türkiye’de Şanlıurfa kadar koku alıp dağıtan ve salavat getiren başka memleket olmadığını söyleyen Takar, özellikle Ramazan ayında kokuya rağbetin daha fazla artığını dile getirdi.

Balıklıgöl’ün hayır ve bereketinden dolayı 9 kişilik aileye baktığını söyleyen Takar, “1986 yılından beri bu mübarek dergâhta koku ve tespih satmaktayım. Bu koku ve tespih işinden kazandığım parayla 9 nüfuslu bir aileyi geçindiriyorum. Bu makamın hayır ve bereketinden dolayıdır. Buraya gelen misafirler kokuya çok rağbet gösteriyorlar. Çünkü koku Peygamber Efendimizin sünneti olduğundan dolayı herkes alıyor. Kime ikram ediliyorsa salavat getiriliyor. En çokta camiye gelen din kardeşlerimiz kokuyu çok seviyor. Herkesin cebinde bir kokusu vardır. Mesela kimi soğan, sarımsak, sigara içerek camiye geldiği zaman cemaati rahatsız eder. Ama güzel koku sürünüp camiye geldiği zaman güzel kokar, kötü kokuları da kaybettirir. Ondan dolayı herkes güzel kokulara rağbet gösteriyor. Çünkü hepsi alkolsüz ve Peygamberimizin sünnetidir.” dedi.

"İnsan helalinden çalışsın, şükretsin, kanaatkâr olsun Allah yardımcı olur"

Hz Muhammed'in 3 şeyi çok sevdiğini bunlardan birinin de güzel koku olduğunu aktaran Takar, sünnet olduğu için herkesin koku alarak hediye ettiğini söyledi.

Takar, "Bu işimde 2 çocuğumu üniversite okutturdum. Aza kanaat ettiğinde Allah ona bereket koyar. 9 nüfusa bakarak 3 çocuğumu okuttum. Bu koku parasıyla 2 çocuğum da üniversiteyi bitirmek üzereler. Cenabı Allah’tan başka hiç kimseye muhtaç olmadım. Yeter ki insan helalinden çalışsın, şükretsin, kanaatkâr olsun. Cenabı Allah yardımcı olur, nasibini de gönderir. Rebbül Alemine ne kadar şükretsem azdır. Ayrıca bu dergâhın bereketi de vardır. Yoksa bir kokunun parasıyla 9 nüfusa bakmak kolay değildir. Demek ki şükredip kanaat getirdiğin zaman Allah yardım ediyor.” ifadelerini kullandı.

"Buraya gelenlere Hz. İbrahim’in misafirperverliğini gösteriyoruz"

Şanlıurfa’nın maneviyat yönünden yüksek olduğunu dolayısıyla ziyarete gelen yabancıların kendilerinden son derece memnun olduklarını söyleyen Takar, “Bu mesleği eskiden yapan çok kişi vardı. 30 yıl önce bu işi yaklaşık 30-40 kişi  yapıyordu ama şimdi toplam 2-3 kişi kalmış. Bu babam ve dedemden kalan bir meslektir. Dededen gelen bu meslek sayesinde kazandığımız para için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Hem salavatın yayılmasına sebep oluyoruz. Hem de burada günde binlerce insana salavat çektiriyoruz. En büyük zenginliğimiz de budur. Ramazan ayında kokuya rağbet daha da artıyor. Türkiye’de Şanlıurfa kadar koku alıp dağıtan ve salavat getiren başka memleket yoktur. Çünkü Peygamberler Şehridir ve memleketimiz gerçekten çok güzeldir. Maneviyat değeri çok yüksektir. Mekke ve Medine’den sonra gelen bir şehrimizdir. Buraya gelenlere Hz. İbrahim’in misafirperverliğini gösteriyoruz.” şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)