Ayakkabı tamiratıyla geçen 73 yıl
Diyarbakır`da ayakkabı tamiratı ve üretimi yapan usta, 73 yıl önce babasından devraldığı mesleği yapmaya devam ediyor.
Bir zamanların el emeği göz nuru olan mesleklerinden biri olan ayakkabı üretimi ve tamircilik mesleğinin artık eskisi gibi rağbet görmediğini söyleyen Ayakkabı Ustası Selim Uyuk, mesleği çok küçük yaşlarda babasından öğrendiğini ve 73 yılı aşkındır devam ettiğini söyledi.
Ayakkabı tamirciliği bir zamanların gözde mesleklerinden olduğunu ifade eden Uyuk, bu tür mesleklerin artık fazla icra edilmediğini dile getirerek, kendisinin 8 yaşından buyana devam ettiğini belirtti.
10 çocuk babası ayakkabı tamircisi Selim Usta, okula hiç gitmediğini, kahvelerden de hoşlanmadığını ifade ederek, her sabah dükkânını açıp rızkı için çalıştığını ve bundan mutluluk duyduğunu kaydetti.
8 yaşındayken babasının kendisine dükkânının anahtarını verdiğini söyleyen Uyuk, "Doğduğumdan beridir Diyarbakır`da yaşıyorum. Babam Bitlis`ten gelmiş. O da Diyarbakır`da doğmuş. Daha önceden dükkânımız Gazi Caddesi'ndeydi. 1982`den bu yana ben bu mıntıkadayım. Tahsilim yok hiç okul okumadım. 8 yaşında babam bana bir anahtar hediye etti. Babam bana anahtarı verirken, 'al bunu ben kunduracıyım mesleğim kunduracılık. Sende bu mesleği öğrenecek kunduracı olacaksın.' dedi. Bende o günden bu güne kadar devam ettim. Hamdolsun mutluyum." dedi.
Yaklaşık 73 yıldır ayakkabı tamirciliği yaptığını ifade eden Uyuk, Yıllardır bir elimde çekiç bir elimde ayakkabı bu işi yapıyorum. Evlendim hamdolsun 10 tane çocuğum oldu. 8 sene önce eşimde rahmet etti. Şimdi bende çocuklarımla beraberim, mutluyum. Kahve köşelerinden hoşlanmam. Sabahleyin 09.00`da gelir dükkânımı, radyomu açarım, çayımı ocağa bırakır ve kahvaltımı yaparım. Akşam 15.30`da evime giderim." şeklinde konuştu.
El emeğinin eskisi gibi değer görmediğini belirten Uyuk, "El emeği çöktü, bir zamanlar terziler, kunduracılar, bu tür meslekler altın bilezikti. Şimdilerde gümüşe inmiş, gümüşten de öteye ne olacak Allah bilir. Ne yapalım kaderimiz bu. İşler düşüktür. Yani bu kazancımla ben çocuklarımı besleyecek değilim. Bir emekli maaşım var. Bunun 400 lirasını dükkân kirasına veririm, bakkala bir kısmını veririm elde 300-400 TL kalıyor onunla da idare ediyorum. Çocuklarımı elimden geldiği kadar ne aç bırakırım ne çıplak bırakırım." diye konuştu.
Uyuk, "Burada dükkânımda vaktimi geçiriyorum. Tek dileğim sevgi, mutluluk, birlik beraberliktir. Geçmişte dostluklar çok mükemmeldi. İnsanlar birbirlerine sadıktılar. Bir mahallede bir kadın öksüz çocuklarıyla ortada kalırsa o muhit bir kardeş gibi o kadını kimseye muhtaç etmezlerdi. Şimdi böyle bir şeyi yapan var mı?" diye sordu.
Son olarak tavsiyelerde bulunan Uyuk, “Gençliğinize güvenmeyin ihtiyarlığınızla da övünmeyin. Sizden geriye sadece isminiz kalacak. Evlatlarınız bile arkanızdan 30-40 sene 'Allah rahmet etsin' derler. Ondan sonra o da biter. Allah varken bize gam yok. Elimin emeğiyle çalışıyorum. Bankayı tanımam, kredi kartını bilmem, kredi kartı kullananlarda ayağını yorganına göre uzatsın.” ifadelerini kullandı. (Hüseyin Genel, Emrah Deniz- İLKHA)