ŞURA SURESİ
Doğruhaber
SURELERİ TANIYALIM / ŞÛRA SURESİ
Adını, 38. ayette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ kelimesi, müşavere etmek, danışmak anlamlarına gelir. 53 ayetten oluşan sure, Mekke`de, Fussilet suresinden sonra inmiştir. Surenin 23. ayetten 27. ayete kadar olan kısmının Medine`de indiği söylenmiştir. Mushaf`taki resmi sırası itibarıyla 42. iniş tarihi bakımından ise 62. suredir.
SURENİN TEMEL KONULARI
Allah`ın yüceliği ve peygamberin hak oluşu,
İnanç farklılıkları,
Dinlerin aynı kaynaktan gelişi,
Kıyamet ve ahiret inancı,
Peygambere imanın gerekliliği,
Allah`ın takdiri ve insanın ona boyun eğmesi,
Allah`ın mutlak gücü ve kudreti,
Sabretmek ve affetmek,
Hidayet ve sapkınlık,
Vahyin çeşitleri.
SURENİN TEMEL MESAJLARI
Göklerde ve yerde olan her şeyin sahibi olan Allah, kullarına karşı çok merhametli ve affedicidir.
Hz. Muhammed Allah tarafından gönderilmiş hak peygamberdir. Hz. Peygamber`in ilk muhatabı Mekke`de yaşayanlar ile civar beldelerde oturanlardır. Bu şekilde bütün insanlık onun muhatabı olmuştur.
İnsanları ve tüm varlıkları yaratan Allah olduğu gibi, insanoğlu da dâhil tüm canlıların rızkını Allah vermektedir.
Allah dilediğine dilediği kadar rızık vermektedir. Rızıkların verilmesi de belli bir ölçüye göre olmaktadır.
İnsanoğlu kendine verilen rızıktan dolayı şükretmeli ve Allah`tan ümidini kesmemelidir.
Tüm peygamberlerin getirdiği mesajın temel niteliği aynıdır. Özü ve temelleri aynı olan Allah`ın mesajını her devirde reddedenler olduğu gibi, Hz. Peygamber`i reddedenler de olmuştur. İnsanların farklı inançlara sahip olmaları Allah`ın izni ve dilemesiyledir. Allah tüm insanları bir inanç çizgisinde toplamaya muktedir olduğu halde, onların farklı inançlara sahip olmalarına izin vermiştir.
Allah inananları mükâfatlandıracak ve inanmayanları da cezalandıracaktır.
İnsanlar dinde olmayan şeyleri dinde varmış gibi görme ve gösterme gafletinde bulunmamalı, Allah`ın indirdiği ile yetinerek, dine onda olmayan şeyleri sokmamalıdır.
Çok merhametli olan yüce Allah iyilik yapan, iyi yolda olan insanların tövbelerini kabul edecek ve onları iyiliklerinden dolayı mükâfatlandıracaktır.
İnsanın başına gelen kötü sonuçların bir kısmı yine insanın kendi eseridir. Bu konularda başkasını suçlamamalıdır. İnsan, yaptığı hatalar nedeniyle kötülüklere neden olduğunda yüce Allah bazen o sonuçları insan için düzeltmektedir.
İnsanın teknoloji olarak yaptığı yenilikler, icat ve keşifler, bir bakıma Allah`ın izni ve ilmi çerçevesinde gerçekleşmektedir. Böylece Allah, insanlığın bilimsel gelişimine bizzat yön vermektedir.
Dünya hayatı ile ahiret karşılaştırıldığında, ahiret hayatının ebedi olduğu ortaya çıkmaktadır. Ahiret hayatının sonsuzluğuna inananlar, günahlardan uzak dururlar, hayâsızlık yapmazlar, namazı kılarlar ve kendilerine verilen rızıklardan harcarlar.
Müslümanlar, toplumu ilgilendiren işlerde birbirlerine danışırlar (Şûrâ). Bir zulme ve haksızlığa uğradıklarında yardımlaşırlar.
Müslümanlara kötülükle karşılık veren topluluğa aynısıyla karşılık verilmelidir.
Zulme uğrayan bir kimsenin hakkını araması doğaldır. Önemli olan mütecaviz olanın veya haksızlık yapanın cezalandırılması esnasında yeni bir haksızlığa yol açmamak ve aşırı gitmemektir.
Affetmek ve sabretmek, insanı insan yapan en değerli davranışlardandır. Kişi zulme sabredebildiği gibi, affetmesini de bilmelidir.
Peygamberin görevi tebliğ etmektir; insanların dini kabul edip etmemelerinden peygamber sorumlu değildir. Allah dilediğini doğru yola iletir, dilediğini saptırır.
İnsanlara çocuk veren, çocukları kız veya erkek şeklinde takdir eden Allah`tır. Dilediği kimseyi de kısır bırakmaktadır. Yüce Allah bu konularda tam bir irade ve güç sahibidir.
Allah peygamber olarak seçtiği bir insanla ya vahiy yoluyla, ya perde arkasından veya bir meleğini elçi olarak göndererek konuşur. Peygamberlerin de dünya hayatında yüce Allah`ı gözle görerek vahiy alma durumları yoktur.
Peygamberimiz, peygamberlik öncesinde okuma yazma bilmezdi. Herhangi bir kitabı okumamış, başka din ve kültürlerin etkisi altında kalmamıştır.