Görmez: Mazlum topraklarda ateşkes için derhal adımlar atılmalı
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Halep`te yaşanan insanlık dramına dikkati çekerek, "Bütün dünya liderlerine sesleniyorum. Daha fazla acıya dayanacak takati kalmamış bu mazlum topraklarda ateşkes sağlanması için derhal kalıcı adımlar atılmalıdır" dedi.
ANKARA : (AA) Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Halep'te yaşanan insanlık dramına dikkati çekerek, "Bütün dünya liderlerine sesleniyorum. Daha fazla acıya dayanacak takati kalmamış bu mazlum topraklarda ateşkes sağlanması için derhal kalıcı adımlar atılmalıdır. İslam ülkelerinin liderlerini, bütün ön yargılarından uzak bir şekilde bu coğrafyada kan akmaması için her türlü iş birliğine açık olmaya bir kez daha davet ediyorum." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının (TDV) öncülüğündeki "Halep`te İnsanlık Ölmesin" kampanyası, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Şam Alimler Birliği Başkanı Usame er-Rifai ve destek veren STK temsilcilerinin katıldığı toplantı ile başlatıldı.
"Halep'te yükselen çocuk çığlıklarını duyalım"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, TDV Konferans Salonu'ndaki toplantıda, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Halep'te yaşanan dramı yansıtan sinevizyon gösteriminin ardından yaptığı değerlendirmede, bugün, konuşmak için değil, Halep'te yükselen çocuk çığlıklarını duymak, "İnsanlık henüz ölmedi" demek için bir araya geldiklerini söyledi.
Görmez, "Bugün 'Toprağa düşen, denizlerde boğulan, hastanelerde bombalanan, tekerlekli sandalyesinde evlatlarının izine ulaşmaya çalışırken Rabbine kavuşan kadınların, çocukların çığlığını bir nebze olsun hala duyuyoruz, insanlık ölmedi, Halep'te insanlık ölmesin' diye haykırmak için bir araya geldik." diye konuştu.
"Sözün tükendiği noktadayız. Söyleyecek sözümüz kalmadı insanlık olarak." diyen Görmez, dünyanın sözde egemen güçlerinin adeta tiyatro sahnesinde kaldırdıkları ellerinin arasında masum çocukların öldüğünü ifade etti. Görmez, “Veto ettiklerinde ölüyor çocuklarımız, onayladıklarında da ölüyor Müslüman çocuklar." ifadelerini kullandı.
"Burası Halep, biz buradayız ve ölüyoruz, ya siz neredesiniz?"
Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sivil toplum örgütlerimizle, hayır kuruluşlarımızla, salonumuzu dolduran hanımefendilerle, beyefendilerle haykırıyoruz. Diyoruz ki ey insanlar, burası Halep. Burada evladının kanlı gömleğiyle sokak sokak diğer yavrusunu arayan yiğide baba derler. Burası Halep, dört evladının dağılmış başını bir kucakta toplayan çaresize anne derler, baba derler. Ey insanlar! Biz buradayız ve ölüyoruz çünkü cennette ekmek var diyen ceylanlar aşkına duyun bu sesi, bu çığlığı duyun. Duyun ki insanlık ölmesin, duyun ki Halep'te insanlık yok olmasın. Ey Müslümanlar! Secdelerinden başka sığınacak yeri kalmayan mazlumlar aşkına bu çığlığı duyun, bu sese kulak verin. Allah aşkına siz kime secde ediyorsunuz? Ey zengin petrol ülkelerinin Müslüman sakinleri, kardeşlerim! Tencerelerimizde kaynayan taşlarla evlatlarımızı avutuyoruz. Aranızda bir Ömer yok mu, aranızda, sütünü, acımız gibi yavrumuza saklayan Halime annelerimiz yok mu? Ey Müslümanlar, ey ümmet, ey din kardeşim, ey dolarla koşup Kabe'yi tavaf eden kardeşim! Burası Halep, biz buradayız ve ölüyoruz, ya siz neredesiniz? Halep'te ölmeye doymuş yavrular aşkına, 'Son nefesim olsa da evladıma süt verip öyle ölsem, o biraz daha yaşasa.' diyen anneler aşkına, Allah aşkına. Çığlıklarımızı duyun, bizim için duaya durun. Ey Müslümanlar, ey ümmet, ey kardeşlerim! Biz buradayız. Ey Müslümanlar! Fırkalara, mezheplere, gruplara, cemaatlere, ırklara olan mensubiyetimiz, İslam'a olan mensubiyetimizin önüne geçtikçe, fani, küçücük şahıslara bağlılığınız, Muhammet Mustafa'ya olan mensubiyetimizin önüne geçtikçe birbirimizi tekfir edip, tekfir ettiklerimizin katline cevaz verdikçe dünyanın egemenlerinden satın aldığınız köhne silahlarla birbirimizi katlettikçe acılarımızdan sıyrılamayacağız."
"Mazlumlar tel örgü önünde bekleşirken biz susacak mıyız"
Görmez, "Bölgemizde süren güç, iktidar, hırs ve menfaat kavgası çığrından çıkmış görünüyor. Bir adım ötemizdeki topraklar feryat, kan ve gözyaşına doydu. Sınırımızın bittiği yerde şiddet ve nefret başlıyor." dedi.
Yurttan, yuvadan, huzurdan, sevgiden, merhametten, güvenlikten bahsetmenin imkansız hale geldiği şehirlerde, kışın ayazıyla birlikte savaşın dondurucu nefesinin dolaştığını dile getiren Görmez, herkesin birbirine "Halep karanlığa gömülürken insanlık ışıl ışıl gecelerde eğlenmeye devam mı edecek? Halep'te bir medeniyet yok edilirken, şehirler haritadan silinirken, modern insan kurduğu metropollerde övünmeye devam mı edecek? İnsanlar ilaç, su, ekmek bulamazken, bebekler soğuktan donarken lüks ve israf su gibi akmaya devam mı edecek?" diye sormasını istedi.
Görmez, "Peki, zalimler zaferler devşirirken, mazlumlar tel örgü önünde bekleşirken biz susacak mıyız? Kudret sahipleri karşısında dünya Müslümanları olarak sadece yutkunacak mıyız, yutkunup duracak mıyız? Ağlayıp sızlanmakla mı yetineceğiz? Hayır. Hakkı ve hakikati söylemeye, sulha ve insafa davet etmeye mütemadiyen devam edeceğiz. Devam edeceğiz ki insanlık ölmesin." vurgusu yaptı.
"Kararan bakışlarda küçücük bir umut ışığı olalım"
Bugün de 'Halep'te insanlık ölmesin' çağrısında bulunmak için bir araya geldiklerini belirten Görmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün dünya liderlerine sesleniyorum, daha fazla acıya dayanacak takati kalmamış bu mazlum topraklarda ateşkes sağlanması için derhal kalıcı adımlar atılmalıdır. İslam ülkelerinin liderlerini, bütün ön yargılarından uzak bir şekilde bu coğrafyada kan akmaması için her türlü iş birliğine açık olmaya bir kez daha davet ediyorum. Yıllardır Suriye'nin komşularına kucak açan, mülteciye sığınak, muhacire ensar olan fedakar, necip ve cömert milletimize en kalbi şükranlarımı arz ediyorum. Bu milletin bir ferdi olmakla iftihar ediyorum. Bugün de Halep'i yaşatmak için, insanlığı yaşatmak için, kardeşlerimize yalnız olmadıklarını göstermek, hissettirmek için, kararan bakışlarda küçücük bir umut ışığı olabilmek için kampanyamıza destek vermelerini istirham ediyorum."
"Sürüsünü kaybeden çoban sürüsünü bulmuştur"
Şam Alimleri Birliği Başkanı Rifai de konuşmasında, Suriye`de, Halep`te yaşanan durumun sadece bir dramı değil, Türkiye'deki Müslümanların hassasiyetini de gözler önüne serdiğini söyledi.
Osmanlının hamiyetperver tavrının, Türkiye`de görülmeye devam edildiğini kaydeden Rifai, bugün yaşananların, "Sürüsünü kaybetmiş bir çoban" örneğine benzediğini, Müslümanların ne kadar ayrı kaldığını, parçalanmışlığını gösterdiğini dile getirdi.
Rifai, Müslümanların ilmi ve beraberliği, hamiyetperverliği, yol gösterecek, rehberlik edecek bir mekanizmayı kaybettiğini belirterek, "Bugün Türkiye`nin yerine getirdiği misyon çok önemlidir. Sürüsünü kaybeden çoban sürüsünü bulmuştur. Elhamdülillah, misyon yerine geliyor diyebiliriz." dedi.
İsrail`in dünyadaki tüm Yahudileri koruyup kolladığını anlatan Rifai, bugün bütün Müslümanların kalbinin Türkiye ile beraber olduğunu kaydetti.
Rifai, Türkiye`nin ilmi yakalayan, cömert, Müslümanların ilerlemesine katkı sağlayan bir ülke olduğunu bildirdi.