Akl-ı Selime dair...
YUSUF TOPRAK / DOĞRUHABER
İnsanın doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etme yetisine akl-ı selim denir. Halk arasında “aklını kullan, akılsızlık etme, akıllı adam” gibi deyimler çokça kullanılmaktadır. Burada kastedilen akıl, akl-ı selimdir. Akl-ı selim, İnsanı Cenab-ı Allah`ın emir ve yasaklarına muhatap kılan akıldır. Çünkü hayır ve şer; akl-ı selim ile ölçülebilir, akl-ı selim ile fıtrata uygun karar verilebilir.
Kur`an`ın “ulü`l-elbâb ve ulü`l-ebsâr” diye ifade ettiği akıl sahipleri; nefislerine hakim olan, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan, heveslerinin peşinden koşmayan, Cenab-ı Allah`ın indirdiklerine uyan, günaha ve isyana karşı Allah`tan korkan, varlık alemindeki uyum ve sistemi ibret nokta-i nazarı ile temaşa edenlerdir. Bunlar akl-ı selim sahiplerinin Kur`an`da geçen ortak özellikleridir.
Allah Rasulü (asm) akıllı kimseyi şöyle tarif etmektedir: “Akıllı kimse, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır.” Cenab-ı Allah İnsanı belirli bir fıtrat üzere yaratmış, dünyaya göndermiş ve bu fıtrat üzere kalmasını emretmiştir. İnsanın nefsiyle mücadele etmesi, aslında fıtrat üzere kalma savaşı vermesidir. Akl-ı selim sahibi olmanın nefse hakim olmak ile ilişkisi; nefsine hakim olanın, fıtrata uygun davranacağıdır. Bu davranış ise hiç şüphesiz akl-ı selimin bir tezahürü olacaktır.
Hakikatin mahiyetini mukaşefe etme ve bu hakikatlerin hayata yansımaları hususunda önem arzeden bir değer konuda akl-ı selim ve hakikat ilişkisidir. İnsanın doğru ile yanlışı, hak ile batılı tefrik edebilmesi akl-ı selim sahibi olmak ile mümkündür. Doğru bir bilgi, yanlış bir anlayışla doğru anlaşılamaz. Öncelikle hakikati hakikat olarak doğru anlayabilecek, bir anlayış gerekmektedir. Aksi sözkonusu olduğunda; doğru yanlış kabul edilecek, batıl hakkın elbisesine bürünecektir.
Akl-ı selim insanın önüne konulan binlerce yol içerisinden hakikatin yolunu bulabilir, insanı bu yola yöneltebilir. İnsanın dünya hayatı müddetince istikamet üzere kalmasını sağlayabilir. Ebedi hayatının kurtuluşuna vesile olabilir. İnsanı inkardan, zulümden, dalalet ve sapkınlıktan halâs eyleyip rıza-yı ilahiye ulaştırabilir.