`Yeniden yargılamaların yolu bir an önce açılmalı`
28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler İnisiyatifi tarafından düzenlenen "Zindan Bahadırlarına Adalet" konulu panelin ikinci bölümünde, yeniden yargılamaların yolunu açacak düzenlemelerin, bir an önce yapılması gerektiğine vurgu yapıldı.
28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler İnisiyatifi tarafından düzenlenen "Zindan Bahadırlarına Adalet" konulu panelin ikinci bölümü yapıldı. Erkeklere yönelik yapılan panelin ikinci bölümünde, FETÖ`nün ve sistemin mağdur ettiği İslami kimlikli mahkûmların özgürlüklerinin önünü açacak adımlar atılması gerektiğine vurgu yapıldı.
Batman İl Kültür Turizm Müdürlüğü Konferans Salonunda gerçekleştirilen panele, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcıları Aydın Gök, Abdurrahman Cens, Eyyüp Yanaç, HÜDA PAR GİK Üyeleri İsa Aydın, Serkan Ramanlı, HÜDA PAR İl Başkanı Mehmet Emin Doğru, Özgür-Der Batman Şube Başkanı Ramazan Çelikal, Memur-Sen Batman Şube Başkanı Mehmet Ergin, İttihad`ul Ulema üyeleri, kanaat önderleri, STK temsilcileri, cezaevlerinde bulunan mağdur yakınları ve vatandaşlar katıldı.
Ramazan Biçer hocanın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın modaratörlüğünü Muhammed Şerif Durmaz'ın yaptı. Panelin birinci bölümünde HÜDA PAR GİK Üyesi Avukat Serkan Ramanlı, Özgür-Der Batman Şube Başkanı Ramazan Çelikal ve Yusufi-Der Genel Başkanı Avukat Mirhan Özbekli birer konuşma yaptı.
Panelin açılış konuşmasını yapan 28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler İnisiyatifi Sözcüsü Hüseyin Olam, FETÖ`nün polis ve yargı ayağı tarafından mağdur edilen Yusufiler için af değil, yeniden yargılama istediklerini vurguladı.
“28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler” adıyla bir inisiyatif kurduklarını hatırlatan Olam, kuruluş amaçlarının darbeci ve fesad yapılar tarafından komplo ve kumpaslarla müebbet cezalara mahkum edilmiş Yusufilerin ve uzun yıllardır çile çeken ailelerinin mağduriyetini gidermek olduğunu ifade etti.
Olam, “Hukuksuz ve keyfi yargılama süreçlerinde cuntacı ve darbecilerin brifingleriyle, FETÖ`cü darbecilerin elebaşı Gülen`in talimatıyla on binlerce Hizbullah mensubu, İslami Hareket mensubu, Mustazaf-Der, İhya-Der, İbda-c, Umut, Sivas, Hizb-u Tahrir, Tahşiye, Selam-Tevhid ve bunlar gibi Müslüman camiaların mensupları uzun yıllardır cezaevinde ömür tüketmektedir.” dedi.
“Yeniden yargılamanın yolu bir an önce açılmalı”
Yetkililere seslenen Olam, “İdare ve yetki makamında olan zatlar, vakit kaybetmeden bu şer şebekesinin sebep olduğu tüm zulüm ve haksızlıkların giderilmesi, devam eden mağduriyetlerin sonlandırılması için adım atmalıdır. Aksi takdirde bu şebekenin bin bir türlü zulmüne maruz kalmış İslami kesimleri görmezden gelmek, işlenmiş bulunan cürümlere rıza göstermek gibi olacaktır. Böylesi bir tavır bu çetenin yaptıklarını onaylamak ve ortak olmak anlamına gelecektir. 28 Şubat darbecilerinin ve FETÖ fesad şebekesinin kumpaslarla müebbet hapis cezaları vererek hayatlarını çaldığı ve mağdur ettiği zindan bahadırları Yusufilerin aileleri olarak bizler yeniden yargılama yolunun bir an önce açılmasını istiyor ve bunun için çaba gösteriyoruz.” diye konuştu.
Açılış ve selamlama konuşmasının ardından geçmişten günümüze İslami cemaat ve kesimlere yönelik yapılan zulümleri anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı.
“İslami kimliğe dönük düşmanca tavır ve saldırıları gözler önündedir”
Ardından panelistler birer konuşma yaptı. İlk olarak konuşan HÜDA PAR GİK Üyesi Avukat Serkan Ramanlı, İslamî kimliğe yönelik saldırıların aslında Cumhuriyetin ilanıyla beraber başladığına işaret etti.
Pek çok İslami şahsiyet, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte o dönemin yöneticileri tarafından idam, cezaevi ve sürgünlere maruz bırakıldığını söyleyen Ramanlı, “O günden bugüne gerek tek parti rejiminin faşist uygulamaları, ondan sonra gelen askeri vesayet, Kemalist cunta rejimleri, 90`lara gelindiğinde JİTEM, akabinde Ergenekon ve en son bugün yoğun bir biçimde konuştuğumuz FETÖ yapısının, kendi gibi olmayan İslamî kimliğe dönük düşmanca tavır ve saldırıları gözler önündedir.” ifadelerini kullandı.
25 yıldır haksız yere cezaevinde olan masum insanların olduğunu hatırlatan Ramanlı, “Özelikle 90`lı yıllara damgasını vuran faili meçhul cinayetlerin pek çoğunun bir biçimde İslami camia ve cemaatlerle bağlantılı hale getirilmek istendi. Devlet adına hareket eden derin ve karanlık yapılarca hedefe konulan pek çok masum insan, bu cinayetleri işlemekle itham edildi. Uydurma itirafnamelerle, işkenceler altında tutulan tutanaklarla, hakim karşısına çıkarılan bu Müslümanlar işlemedikleri cinayetlerin faili gibi cezalandırıldı ve halen o yıllarda yapılan soruşturmalar neticesinde verilen mahkumiyet kararlarına istinaden bu kardeşlerimiz şu an cezaevlerinde ömür tüketmektedirler. Bunların tamamının tek suçu İslami kimliği sahiplenmeleridir. Bu insanlar sistemin dayattığı zorlama ithamlarla suçlandılar, hapislere dolduruldular.” açıklamasında bulundu.
“Bir maddeyle Yusufiler tahliye edilebilir”
Konuşmasının devamında Ramanlı, şunları kaydetti: “FETÖ gerçeğiyle tüm Türkiye belki 15 Temmuz`da tanıştı ama bu paralel yapının zulümlerini özelde bu bölge insanı, genelde tüm Türkiye`deki Müslümanlar, İslami kesimler iliklerine kadar yaşamışlardır. 15 Temmuz darbe girişimine imza atanlarla, buna teşebbüs edenlerle mücadele edilmeli ama bu işin bir ayağı olmalı. Asıl önemli ayağı, bu yapının yıllar içerisinde mağdur ettiği insanların mağduriyetine son vermek olmalıdır. Bunun için maalesef 4 ayı aşkın bir süredir henüz bir adım yok. Halen biz 1982 anayasası ile yönetiliyoruz ve bu sistem hala büyük ölçüde halkın inanç ve değerleri ile barışık değil. Ama bugün iktidar açısından geçmişte işkencelerle, haksız ithamlarla, iftiralarla bir biçimde bu sistemin mağdur ettiği ve cezaevlerine düşürülmüş olan insanların özgürlüğüne kavuşturulmasının imkânı ve şartları oluşmuş durumda. Bu sadece bir iradeye bakıyor. Bugün sadece bir Kanun Hükmünde Kararnameye iliştirilecek tek bir maddeyle bu mağdurların mağduriyeti giderilebilir, Yusufiler tahliye edilebilir, özgürlükleri sağlanabilir.”
“Biz Müslümanlara çok ciddi sıkıntılar çektirdiler”
Daha sonra Özgür-Der Batman Şube Başkanı Ramazan Çelikal, bir konuşma yaptı. Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan bütün darbelerin Müslümanlara yönelik yapıldığını vurgulayan Çelikal, “Batının tahakkümü altında olan birileri ve bu birileri, bizleri hizaya koymak istiyor. Bizi düzene koyup ve şekillendirmek istiyor. Aslında bütün mesele budur. Maalesef halen Kemalist Laik zihniyetin yargıdaki etkileri kırılmış değildir. Bugün ortaya çıkan tablo, onların ne kadar takiyeci zihniyete sahip olduklarını ortaya koyuyor. Özellikle halkı, güdülmesi gereken bir sürü gibi görüyorlardı. Yani ‘biz onları şekillendirmeliyiz. Onlar bir şey bilmiyorlar.` Çünkü onları da batı şekillendiriyordu. Batı yönlendiriyordu. Müslümanların sevindiği bir şeye sevinmiyorlardı. Müslümanların üzüldüğü şeylere seviniyorlardı. Dolayısıyla bu kafa yapısı maalesef uzun yıllar biz Müslümanlara çok ciddi sıkıntılar çektirdi.” şeklinde konuştu.
FETÖ`nün, hedeflerini ulaşma adına her şeyi mubah gördüğünü sözlerine ekleyen Çelikal, “Bunların en büyük amaçları batıya hizmet etmekti. Batı ne diyorsa ve nereye yönlendiriyorsa amaçları onu yapmaktı. Gerçekten bugün hükümet isterse ve bu sorumluluğu üstlenirse kardeşlerimize çok rahat özgürlük yolunu açabilir.” ifadelerini kullandı.
“Bugün mahkûmiyetle sonuçlanan dosyaların oluşmasında ciddi etken oldular”
Son olarak konuşan Yusufi-Der Genel Başkanı Avukat Mirhan Özbekli ise birçok İslamî kimlikli şahsiyetin avukatlığını hatırlattı.
Müvekkillerinin, 1992 yılında ilk gözaltı süreçlerini yaşadığını anlatan Özbekli, bu sürecin Hizbullah Cemaati Kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu`nun bulunduğu Beykoz`daki eve yapılan polis baskınından sonra daha da arttığını ifade etti.
Özbekli, “O dönemde gözaltı süreleri çok uzundu. Gözaltında her türlü hukuk dışı uygulamalar vardı. Yine o dönemde özellikle kayıt dışı gözaltılar çok yaygındı. Bütün bunlar bugün mahkûmiyetle sonuçlanan dosyaların oluşmasında ciddi etken oldular. O dönemde yoğun fiziki işkenceler olmasına rağmen maalesef dosyalarda bu şahısların işkence gördüklerine dair doktor raporları dosyalarda mevcut değildir. Özellikle 92 ile 2002 yılları arasında yaşanan bütün dosyalarda kesinlikle sadece kötü muamele değil, yüzde yüz fiziki işkence uygulanmıştır. Bunu unutmamak lazım.” diye konuştu.
“Bu yapının en büyük mağduru Hizbullah Cemaati`dir”
Özbekli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle Fethullahçılar, 12 Eylül darbesinden sonra ılımlı tavırlarından dolayı terörle mücadele şubelerinde görev almaya başladılar. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Turgut Özal döneminde, Doğruyol Partisi iktidarı döneminde bunlar hemen hemen terörle mücadele şubelerindeki çok önemli kilit noktalara geldiler ve toplumu kendi görüşleri doğrultusunda dizayn etmek için kendi karşılarında gördükleri örgütlü bütün İslami yapılara yöneldiler. Herkes bu mağduriyetten payını almıştır ama unutulmamalıdır ki bu yapının en büyük mağduru Hizbullah Cemaati`dir. Ve bu mağduriyet devam ediyor.” (M. Fatih Akgül, M. Sait Çelik- İLKHA)