• DOLAR 32.457
  • EURO 34.864
  • ALTIN 2448.182
  • ...
Osmanlı'dan günümüze Kutnu dokumacılığı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye'de sadece Gaziantep'te bulunan kutnu dokumacılığı Osmanlı'dan günümüze kadar devam eden mesleklerden biri.

Gaziantep'te bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki işletmede üretilen kutnu kumaşının tarihi ve önemli bir değeri olduğunu belirten Kutnu Dokumacı Ustası Abdulkadir Mekki, Osmanlı tarihinden günümüze bin 853 tane unutulmaya yüz tutmuş motif kumaşıyla mesleklerine sahip çıkan ustalar tarafından sürdürüldüğünü söyledi.

Yörede bir zamanlar çok önemli geçim kaynağı olmuş ve olmaya da devam eden kutnu kumaşı dokumacılığının simgesi haline gelen ahşap el tezgahı ile ata mesleğini sürdüren 4’üncü kuşak Kutnu Dokumacı Ustası Abdulkadir Mekki, kutnu dokumacılığının Osmanlı tarihinden günümüze kadar devam eden bir zanaat olduğunu dile getirdi.

Daha önceleri imalatı Suriye’nin Halep, Hama ve Humus kentinde yapılan kutnu kumaşı, daha sonra Gaziantep’in merkezinde, ilçelerinde ve köylerinde de üretilmeye başlandığını söyleyen Mekki, şimdilerde kutnu kumaşı, yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi, dekoratif amaçlı, çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik kumaş ve folklor kıyafeti olarak da kullanıldığını da sözlerine ekledi.  

Günümüzde kutnunun Türkiye'nin pek çok bölgesinde yöresel giysi, turistik aksesuar ve perde olarak kullanıldığını belirten Mekki, kutnu kumaşının tamamen pamuk ve ipeğin karışımından oluşan bir tür kumaş olduğunu ifade ederek, “Dünya literatüründe kutnu kumaş demek; pamuk ve ipeğin karışımından yapılmış mamul demektir. Kutun olursa yüzde yüz pamuktur. İpek olunca sirk veya harir derler." dedi.

Kutnu bezi dokumacılığının mesleklerine sahip çıkan ustalar tarafından el veya ahşap kara tezgahlarda dokunduğunu söyleyen Mekki, “Kültür ve Turizm Bakanlığının emri ile bu işe girdik. O dönemeden bu döneme bin 853 tane unutulmaya yüz tutmuş motif kumaşlardır. Biz şu an çok eski yüzyıllar öncesine ait kumaşlar üretiyoruz. Bunlarda baskı yoktur. Günümüzde baskı ile yapılan kumaşlar var. Fakat asıl kutnu el tezgahlarında üretilen baskısız kumaşlardır.” ifadelerini kullandı.

"Kutnu kumaş üretiminde 4'üncü kuşağım"

Kutnu dokumacılığının kendisine ata mesleği olarak kaldığını belirten Mekki, kutnu kumaş üretiminde dördüncü kuşak olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

“Bizim atalarımız Suriye’den Osmanlı tebası olarak cumhuriyet döneminde buraya gelmişler. Buraya da İpekyolu vasıtasıyla ticaret odasında üretip burada da Gaziantep Ticaret Odası kanalı ile İpekyolu adı altında satışlarına sunarlarmış. Bu tezgahlardan daha önce Gaziantep yöresindeki tüm köylerinde kullanılırdı. Şu an tahta ahşap tezgah kullanan pek kalmadı. Getirisi olmadığı için yoktur. Biz dördüncü kuşak olma itibariyle ata mesleği olduğu için bunu sembolik olarak devam ettiriyoruz. Bunun yanında Gaziantep’te Büyükşehir ile Sanayi Odasının katkıları ile birkaç yere bu tezgahlardan kurdular. Bizde burada gelen misafirlerimize göstermek amacıyla devam ediyoruz. Hatta uluslar arası festivallerde bu tezgahları götürüp kuruyoruz. Oradaki insanlar görsün. Kutnu kültürü, Gaziantep ve Türkiye kültürü unutulmasın diye devam ediyoruz.”

16’ncı yüzyıldan itibaren Gaziantep'te dokunan kutnu kumaşının eskiden Anadolu'da özellikle alımlı giyinmek isteyenlere özel dikildiğini belirten Mekki, “Anadolu Selçuklularından bu yana dokunan bu kumaşlar Osmanlı padişahları tarafından da elbise olarak giyilirdi. Hammaddesi suni ipek ve pamuk ipliği olan ve içinde herhangi bir ham madde bulunmayan kumaşlar, görkem, zarafet ve estetiği simgeliyor.”şeklinde konuştu.

"Kutnu denilince sadece Gaziantep akla gelir"

Kutnu denilince sadece Gaziantep’in akla geldiğini belirten Mekki, daha çok el tezgahlarında ve kimi yerlerde ise motorlu tezgahlarda dokunan kutnu kumaşının 60'tan fazla çeşidinin olduğu bilgisini de vererek,  “Başka bölgelerde de kutnu üzerine çalışan kalmadı. Daha önce çeşit çeşit yerlerde kutnu yapılırdı. Bunun geçmişi çok eskilere dayanan bir kumaş türüdür. Daha önceleri saray erkânlarının döşemeliğinde, ev tekstilinde ve kıyafetlerde kullanmış oldukları kumaştır. Kutnunun kendi arasında belli kumaş çeşitleri var. Saten örgülü olanlar daha yüksek kesimlerin yani hanım ağa ve padişahların kullandığı kumaştır. Kutnunun meydane türü vardır. Onlarda bez ayaklı kumaşlardır. Sürtülmeye karşı daha dayanıklıdır. Onu da hizmetliler kullanır. Meydane sözü zaten meydancı anlamında türemiş bir kelimedir.”diye konuştu.

İlk kutnu dokuma ustası Suriye’den gelen Abdulvahap Mekki

Antep’teki Kutnu dokumacılığın üretime geçmesinin 1929 yılında Türklerin Suriye’den Anadolu’ya geçmesi ile başladığını, ilk dokuma ustasının dedesinin babası olan ve Suriye’den gelen Abdulvahap Mekki olduğunu söyleyen Mekki, geçmişte padişah kaftanlarının dikilmesi nedeniyle ‘saray kumaşı’ adıyla anılan kutnu dokumalar olduğunu ve bir süre sonra kadın-erkek tüm halkın, özellikle de varlıklı insanların giyimde kullandığı kumaş haline geldiğini kaydetti.

Mekki, “Kutnunun alacaları vardır.  Daha ince olan ve artan kumaşların ipliklerinden artanlarla değişik renklerde yaptıkları kumaşlardır. Kutnu kumaş genellikle satendir. Saten parlak olur. Bunlar sürtünmeye karşı daha nazik bir kumaş olduğu için bunu yüksek kesimler kullanır. Meydaneyi orta kesim ve alacayı da her şekilde kullanılır. Alaca gruplarında eştamal olarak kullanan gruplar vardır. Bunlar kendi arasında çiçekli, düz ve bağlamalıdır. Bağlamalı dediğimiz padik tekniği dediğimiz ikat tekniğidir. Dünya ikat tekniğinin peşinde.” ifadelerini kullandı.

Daha önceleri Gaziantep’in bütün köylerinde evin bütçesine katkıda bulunmak için tahta ahşap tezgahların olduğunu belirten Mekki, “Bu tezgahlar köylerde her alanda kullanılırdı. Bu tezgahın geçmişi çok eski. Yüzyıllar boyu bu ahşaptan olan tahta tezgahları Anadolu ve Selçuklar zamanında Konya’da kullanmışlar. Suriye Selçukları ise bunu Halep ve Şam bölgesinde kullanmışlar. Tabi Türkiye Cumhuriyetinden sonra o bölgelerden de buraya getirilmiş. Kamçılı tezgahtır. En ilkeli teknik dünya kuruldu kurulalı bu teknik var. Buradakiler kamçılıdır. Birde beledi tezgahlar var. Mekikleri elle atılır, tutulur. Bunları kamçı çekme usulü ile mekik bir o tarafa bir bu tarafa gelir. Bu tezgahlar şimdi ki jekar sistemin atasıdır. Bizim atalarımız icat etmiş ama sanayi devrinde sahip çıkılmadığı için bizde ahşap kalmış.”şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA) 

















Bu haberler de ilginizi çekebilir