• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...
Steinmeier`in gerilimi azaltma ziyareti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Göç krizi sonrası hızla ivme kazanan Türkiye-Alman ilişkileri, 2016`nın ortalarından bu yana Almanya`dan gelen basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi eleştiriler sebebiyle yeniden gerilmişti. Göç krizi için AB ile Türkiye`nin Mart ayında yaptığı anlaşmanın mimarlarından olan Merkel, 2015 sonundan 2016 Mayıs ayına kadar beş kez Türkiye`ye gelmişti. Üst düzey ziyaretlerin sıklaştığı, Merkel`in Türkiye`ye karşı 2004`ten bu yana sürdürdüğü sert tonu yumuşattığı bir dönemin ardından ise ilişkiler yeniden gerildi.

Almanya`nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann`ın Al Jazeera`ye verdiği bilgiye göre, Steinmeier`in ziyareti, ilişkileri düzeltmek ve 15 Temmuz sonrası, seçilmiş hükümete üst düzey destek belirtmek için yapılıyor. İlişkilerin olumlu yönde ilerlemesi için ziyaretin önemli olduğunu belirten Büyükelçi Erdmann, Steinmeier`in ziyaretinde vize muafiyeti için devam eden görüşmeler, İncirlik`te Alman varlığının devamı ve PKK konusunun masada olacağını söyledi. Darbe sonrası alınan önlemlerin ‘orantılı olması gerektiği` de Steinmeier tarafından yüz yüze görüşülecek.

Basın özgürlüğü eleştirisi

İlk olarak Mart ayında Cumhuriyet Gazetesi`nin o dönem Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül`ün davalarına Alman Büyükelçi`nin katılması, Berlin`den davaya yönelik sert eleştirilerin gelmesi Ankara`da rahatsızlık yarattı. Dündar, MİT TIR`ları davasıyla ilgili haber yayınlayarak ‘devlet sırrını ifşa etmek` suçundan yargılanıyordu. Ardından Alman medyasında Erdoğan`a yönelik ağır eleştirilerin, hatta hakaretlerin gelmesi ve Alman yönetiminin ‘basın özgürlüğü` gerekçesiyle bu tarz ifadeler için bir adım atmaması, ilişkilerdeki ilk gerilimin sebebi oldu.

Vize serbestisi anlaşmazlığı

Ardından yıl sonuna kadar uygulamaya konulması planlanan vize serbestisi görüşmelerinde sorunlar yaşandı. AB`nin vize serbestisi uygulaması için koyduğu kriterlerden ‘terörle mücadele kanunu`nda değişikliğe gidilmeyince, anlaşma planlanan tarihte yürürlüğe girmedi. Vize serbestisi ve onunla aynı anda yürürlüğe girecek olan Geri Kabul Anlaşmaları için görüşmeler hâlâ sürüyor. Merkel, bugüne kadar yaşanan tüm gerginliklere rağmen Türkiye`nin göç krizi için krtik önemde olduğunu söylemeye devam etti. Bir yandan da tüm kriterlerin yerine getirilmesi gerektiğini vurgulamayı sürdürdü.

Ermeni soykırımı tasarısı gerilimi artırdı

Türkiye ile yapılan mülteci anlaşması sebebiyle ülke içinde büyük tepkiyle karşılaşan Merkel`i, bu anlaşmada zor duruma sokan bir başka gelişme Haziran ayında yaşandı. Almanya Federal Meclisi 2 Haziran'da, 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen tasarıyı kabul etti.

Ankara'daki Alman Büyükelçi Türk Dışişleri Bakanlığı`na çağrıldı ve karara tepki gösterildi. Erdoğan Merkel`e, ‘Alman hükümetinin Meclis kararlarıyla arasına mesafe koyması` çağrısında bulundu.

İlişkiler tasarının kabul edilmesiyle gerilince, Alman Meclisi`nden İncirlik`teki Alman birliklerini ziyaret etmek isteyen heyetin talebi Ankara tarafından kabul edilmedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman siyasetçilerin İncirlik Üssü'ne alınmamasıyla ilgili, "Şu aşamada askeri olmayan heyetlerin, özellikle de siyasetçilerin İncirlik'e ziyaretini uygun görmüyoruz" demişti.

Tasarının geçmesinin ardından Merkel ve Erdoğan ilk kez 9 Temmuz`da NATO zirvesi sırasında Polonya`nın başkenti Varşova`da bir araya gelmiş, görüşmenin ardından Merkel, ‘görüşmenin yapıcı bir hava içinde geçtiğini ancak anlaşmazlıkların bir görüşmeyle giderilemeyeceğini` söyledi.

Ancak bu gerilime rağmen Almanya, Kasım ayında aldığı bir karar doğrultusunda İncirlik`teki Alman birliklerinin görev süresini 2017 sonuna kadar uzattı.

15 Temmuz sonrası ilk üst düzey ziyaret

15 Temmuz darbe girişiminin ardından da Ankara, Berlin`den istediği ölçüde güçlü desteği göremedi. Steinmeier`in Ankara`ya gelişi, darbenin üzerinden dört ay geçtikten sonra yapılan en üst düzey ziyaret.

Darbe girişimi sonrası Merkel, Erdoğan`ı aradı. Telefon görüşmesinde, “Türkiye`de alınan önlemlerin kaygıyla izlendiğini” söyledi. Ardından Dışişleri Bakanı Steinmeier de Türkiye`ye, ‘hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınması` çağrısında bulundu. Bu ifadeler, 2015 sonundan başlayarak gelişen ilişkilerin yeniden düşüşe geçmesine yol açtı.

Ağustos ayı sonunda Merkel`in Gerginlik yerine iyi bir ilişkiyi tercih ediyorum ve bu ruhla Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmelerimi yürütüyorum, Türkiye ile özel bağımız sürecek” ve “Bizim darbeyi kınamamızın doğru ve önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye yönetimi de bunu haklı olarak bekliyor” ifadeleri de, iki ülke yetkilileri arasında sert açıklamaların sürmesine engel olmadı.

Gülen örgütü boykotuna soruşturma

Eylül ayı başında Almanya`da Ankara`nın tepkisini çeken bir gelişme daha yaşandı. Stuttgart Savcılığı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Gülen örgütüne yakın firmalara yönelik internet üzerinden boykot çağrısı yapanlar hakkında soruşturma başlattı. Basına yansıyan haberlere göre, Stuttgart Savcılığı`ndan bir sözcü, 15 kişi hakkında “Halkı kışkırtmak” suçlamasıyla soruşturma yürütüldüğünü açıkladı.

HDP`lilerin tutuklanmasına tepkinin ardından sert açıklamalar

Son dönem gerginliğin iyice tırmanmasına ise, HDP Eş Genel Başkanları`nın tutuklanması ve onlarca medya kuruluşunun kapatılmasının ardından Berlin`den gelen tepkiler sebep oldu.

Steinmeier, 4 Kasım`da HDP milletvekillerinin gözaltına alınmasına ilişkin görüşme yapmak için Berlin Büyükelçiliği Maslahatgüzârı'nı bakanlığa çağırdı. Bakanlık tarafından konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "HDP'li politikacılar ve milletvekillerinin gece vakti tutuklanması Bakanlık nazarında durumu daha ciddi bir boyuta taşımıştır" denildi.

Aynı sırada Almanya Federal Cumhuriyeti Devlet Bakanı Maria Böhmer ise, HDP Meclis grubunu ziyaret etti.

Berlin`den gelen tepkinin üzerine Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Almanya`yı ‘teröristleri korumakla` ve ‘teröre destek vermekle` suçladı. Çavuşoğlu`nun sözlerine Alman mevkidaşı Steinmeier “Türkiye mevkidaşımın Almanya'nın bir şekilde PKK'ya destek verdiği yönündeki iddialarını okudum. Öyle sanıyorum ki, Ankara da bunun tam tersinin doğru olduğu biliyor. PKK ve diğer Türkiye kökenli aşırı gruplar Almanya'da terör örgütü olarak yasaklanmış durumda ve yasal takip altında. Bu nedenle bugün Türkiye'nin Almanya'ya yönelik yapılan açıklamaları anlamıyorum. Bir iddianın tekrarlanması, onu haklı kılmaz" açıklaması yaptı.

“Almanya, Türkiye aleyhtarlarını himaye ediyor”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da 11 Kasım`da AA`ya verdiği röportajda, PKK'nın, DHKP-C'nin ve aşırı sol örgütlerin Almanya'da hem destek bulduğunu hem de rahat bir şekilde faaliyetlerini yürüttüğünü ifade etti:

"Fetullahçı Terör Örgütü aynı şekilde Almanya'da destek görüyor... Türkiye'nin aleyhine kim ne faaliyette bulunursa, Almanya o faaliyette bulunanları himaye eden bir yaklaşım içinde."

Hakkında yakalama kararı bulunan Can Dündar`ı da Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck Bellevue Sarayı'nda kabul etti. Bozdağ bu görüşme için de "Bunun bir anlamı, mesajı var. Herkes bu anlamı anlayacak, bu mesajı algılayacak bir zekaya sahip" diye konuştu.

Erdoğan da 3 Kasım`da yaptığı bir konuşmada Almanya`yı aynı konuyla ilgili olarak eleştirdi:

"Biz 35-40 yıldır terörizmle mücadele ediyoruz. Sayın Şansölye'ye 4 bin ismin yer aldığı dosya verdim. Şu an 4 bin 500 oldu. Sorduğumda yargı süreci devam ediyor deniyor. Geciken yargı süreci bir şeye yaramıyor. Dost ülkelerde bu mücadele yok ki. Almanya'da insanlar endişesiz rahat bir şekilde hayatlarını sürdürebiliyor.”

Telefonda görüşemediler

Steinmeier`in Ekim ayında yapılması planlanan ancak iki tarafın yoğunluğundan dolayı ertelenen ziyareti öncesi, telefon görüşmesi sorunu da yaşandı.

Alman Deutsche Welle`in haberine göre, Steinmeier son dönemde iki kez Çavuşoğlu ile telefonda görüşmek istedi. Ancak ikisinde de Steinmeier`in telefonda bekletildi, Türkiye tarafının programı nedeniyle bunlar son anda iptal edildi.

Al Jazeera

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir