• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
ABD başkanlık seçimi: Demokratlar mı? Cumhuriyetçiler mi?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MUSTAFA KARAKAŞ/ARAŞTIRMA

1492`de keşfedilen Amerika kıtasında Avrupalıların devletleşip bağımsızlaşması 18.yüzyılı bulur. 13 koloninin birleşmesi ile oluşan ABD`yi, tarihi boyunca 2 parti yönetti. Bunlardan ilki olan Demokrat Parti 1828 yılında kuruldu. İç savaşın yaşandığı 1860`lı yıllarda köleliğe yaklaşım biçiminden dolayı parti ikiye ayrıldı. Çünkü pamuk üreten Güneyli Demokratlar kölelik yanlısıydı ve daha fazla kazanmaları için kölelik sürmeli idi. Kuzeyin ise sanayisi gelişmekteydi. Sanayi ile semiren iş adamlarının işçiye ihtiyacı vardı. Kölelik kalkarsa güneyden kuzeye doğru bir işçi akışı yaşanacaktı; işte bundan dolayı Kuzeyli Demokratlar köleliğe şiddetle karşıydı!

CUMHURİYETÇİLER VE DEMOKRATLAR

Köleliğe bakış sonraki yıllarda yeni bir partinin doğmasına neden oldu.1854`te kurulan Cumhuriyetçi Parti kölelik karşıtı tutumu ile 1860 yılında iktidara geldi. Cumhuriyetçi Parti`nin adayı Abraham Lincoln`un kazanmasını hazmedemeyen ve köleliğin sürmesinden yana olan demokratlar ile cumhuriyetçiler arasında Kuzey-güney savaşı diye adlandırılan iç savaşı, Lincoln önderliğindeki kuzeylilerin kazanmasıyla kölelik sona erdi ve 19. yüzyılın geri kalan bölümünde Cumhuriyetçi Parti siyahi Amerikalıların oylarını kolayca kazanmaya devam etti.

Kuruluşu sırasında demokratlar daha fazla devletçi, siyahların haklarına karşı duyarsız iken geçen süre içerisinde 2 partinin adeta yer değiştirdiği gözlenmektedir. Uzun bir süre cumhuriyetçilerin yönettiği ABD`de 1.dünya savaşı sonrasında yaşanan ağır kriz dolayısı ile demokratlar Franklin D. Roosevelt ile iktidara geldi. Roosevelt partiyi sosyal demokrat bir çizgiye çekti.

ABD`DE BAŞKA PARTİLER DE VAR

Aslında ABD siyasal rejiminde sadece iki parti yoktur. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar dışında, Liberteryenler, Yeşiller, Komünistler,  Sosyalist İşçiler ve Sosyal Demokratlar gibi pek çok parti var. Kapitalizmin yaşayan en büyük temsilcisi olan ABD`de sayısız muhalif sosyalist örgütün olması; dahası 1919 gibi oldukça erken sayılabilecek bir dönemde Komünist Parti`nin kurulması ve varlığını sürdürüyor olması ABD`nin “dışarıda başka içeride başka görünme” politikasından başka bir şey değildir. Dünyanın pek çok yerinde solculara ölüm yağdıran ABD`de, Komünist Partinin varlığı elbette ilginç bir durumdur. Yukarıda adı geçen partilerin ya da bağımsız adayların ciddi bir teveccüh görmeme nedenleri elbette çeşitlidir. Ama Amerikan halkının ezberci yaşam tarzı herhalde bu seçeneksizliğin en büyük nedenidir.

MÜSLÜMANLAR KİMİ DESTEKLİYOR?

ABD seçimlerine Müslümanların ciddi bir ilgisi var. Ama özellikler Demokratlar Müslüman kitlenin oylarını alma noktasında çok çalışıyor. Demokrat Parti`den Kongre üyesi olan John Delaney, Amerikalı Müslümanların özellikle bu seçim sürecinde daha aktif olmaları ve oy kullanmalarının önemini Amerika`nın Sesi televizyonuna anlatırken şu ifadeleri kullanıyordu  “Amerikan demokrasisi bütün etnik gruplar gibi Müslümanlar`ın da siyasi sürece katılmasıyla daha da güçlenecektir. Oy kullanarak, Trump`ın bağnaz ve olumsuz söylemlerinin önüne geçebilirler. Müslümanlar İslam karşıtı söylemler karşısında sinmemeliler. Bu gerici söylemleri aşıp geleceğe odaklanmak istiyoruz.”

3 milyon 300 bin Müslümanın yaşadığı Amerika`da kayıtlı Müslüman seçmenin yüzde 86`sı oy kullanmayı planlıyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump`ın Müslüman göçmenlerin ülkeye girişinin tamamen yasaklanması çağrısında bulunmasından dolayı seçmen sayısında büyük artış yaşandı. Önceki seçimlerde Cumhuriyetçileri destekleyen Müslümanların bu seçimde Trum`un ırkçı ve yabancı düşmanı söylemlerinden dolayı Demokrat Partiye oy vermesi bekleniyor

Anketlere göre Müslüman seçmenin yüzde 72`sinin Hillary Clinton`a; yüzde 4`ü ise Donald Trump`a oy vermeyi düşünüyor.

İKİ PARTİNİN AYRILDIĞI NOKTALAR

İki partinin de temel politikalara bir etkisinin olması beklenmiyor. Zaten ABD`de partiler sistemin sadece yüzüdür. Sistemin beyni olmadılar ve olamazlar, çünkü bu durum ABD‘nin kuruluş felsefesine aykırıdır. Yine de 2 partinin meselelere bakışta ayrıldığı noktalar elbette vardır. Mesela Demokrat Parti kürtaj meselesini  “bir kişisel tercih”  olarak değerlendirmekte ve “politikacıların ya da hükümetin buna müdahale etmeye hakkı yoktur.” demektir. Cumhuriyetçi Parti ise programında  “Doğmamış çocuğun temel bireysel yaşam hakkı bulunmaktadır.” diyerek kürtajın yasaklanmasını savunmaktadır.

Demokrat Parti aynı cinsten çiftlerin evlenmesine destek verirken cumhuriyetçiler bu sapkınlığı, “toplumun temellerine bir saldırı” olarak değerlendirmiştir.

SONUÇ: Başkanlık seçimi ABD`nin temel politikalarına ciddi bir etkide bulunmayacaktır. Tabiri caiz ise Türk sinemasındaki “Hasip ile Nasip” filmindeki karakterlerin seçimini andıran bu seçimde, kazanan her zamanki gibi Amerika; kaybeden ise ezilen, sömürülen halklar olacaktır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir