TARİHTE BUGÜN / 8 KASIM
TARİHTE BUGÜN / İSTANBUL / DOĞRUHABER / 8 KASIM
1233: Kürd asıllı büyük İslam Alimi Seyfüddin Amidi vefat etti. Âmidî Hicri 551 senesinde Âmid (Diyarbakır)`de doğdu, asıl adı Ali b. Ebu Ali b. Muhammed b. Salim`dir. Memleketi Diyarbakır`ın eski ismi Âmid`e nisbetle Âmidî diye tanınmaktadır. Künyesi Ebu`l-Hasen, lâkabı ise Seyfüddin`dir. O, meşhur bir Eş`ari kelamcısı, Şafiî usul-i fıkıhçısıdır. Âmidî`nin hayatından bahseden tarihçiler onu, dinin iki aslında eserler sahibi, usulcü, mantıkçı, cedelci ve hilafiyatçı olarak nitelerler. Aynı zamanda onu, “zamanın en zekisi”, “âlemin en zekilerinden birisi” gibi sözlerle tavsif ederek ifratkâr bir zekâya sahip olduğunda ve aklî ilimlerde imam olduğunda ittifak ederler. Hafız Zehebi onun aklî ilimlerdeki değerini “Usül, kelam ve mantıkta onun bir benzeri yoktur.” sözüyle anlatır. Talebesi büyük âlim İzz b. Abdüsselam ondan bahsederken, “Ondan daha güzel ders anlatan hoca görmedim, münazara ve araştırma usulünü ondan öğrendik. İslâmiyet hakkında çeşitli şüphe ve tereddütler oluşturmaya çalışan bir zındık gelse onunla sadece Âmidî münazara yapardı, çünkü bunun için gerekli ehliyete o sahipti.” demektedir. Âmidî kelam ilminin en büyük temsilcilerinden biridir. İmam Gazali ile başlayan ve gelişen felsefî kelam Âmidî ile zirveye ulaşmıştır. Mantığı ve felsefeyi çok iyi bilmesi zekâsının da keskin olması sebebiyle kelamın meselelerini anlatımda bu ilimleri gayet ustalıkla kullanıp güzel yorumlar getirmiştir. Amidi, kelam, fıkıh usûlü, felsefe ve mantıka dair yirmi kadar eser telif etmiştir. Bu eserleri İslam Alemi içinde halen başvuru kaynakları olarak neşredilmektedir.
1895 : Alman fizikçi Wilhelm Röntgen, X ışınını keşfetti. 1885 yılında kutuplanmış bir geçirgen hareketinin, bir akımla aynı manyetik etkileri gösterdiğini açıkladı. 1890'lı yılların ortalarında çoğu araştırmacı gibi o da katot ışın tüplerinde oluşan lüminesans olayını incelemekteydi.
8 Kasım 1895 günü deneyi biraz değiştirip tüpü siyah bir karton ile kapladı ve ışık geçirgenliğini anlayabilmek için odayı karartıp deneyi tekrarladı. Deney tüpünden 2 metre uzaklıkta baryum platinocyanite sarılı olan kâğıtta bir parlama farketti. Deneyi tekrarladı ve her defasında aynı olayı gözlemledi. Bunu mat yüzeyden geçebilen yeni bir ışın olarak tanımladı ve cebirde bilinmeyeni simgeleyen X harfini kullanarak "X ışını" ismini verdi. Daha sonraları bu ışınlar, "Röntgen ışınları" olarak anılmaya başlanmıştır.
Bu buluşundan sonra Röntgen farklı kalınlıktaki malzemelerin ışını farklı şiddette geçirdiğini gözlemledi. Bunu anlamak için fotoğrafsal bir malzeme kullanıyordu. Tarihteki ilk tıbbi X ışını radyografisini de (Röntgen filmi) yine bu deneyleri sırasında gerçekleştirdi ve 28 Aralık 1895 yılında bu önemli keşfini resmi olarak duyurdu.
1923 : Almanya'da Adolf Hitler Birahane Darbesi'ne kalkıştı. Birahane darbesi Adolf Hitler'in Bavyera'nın yönetimini devralmak için, 8-9 Kasım 1923 tarihinde organize ettiği başarısız darbe girişimidir. 8 Kasım 1923 akşamı Münih ticaret örgütlerinin, Bürgerbrokeller isimli bir birahanede düzenlediği gecede konuşma yapmakta olan von Kahr ve orada bulunan yönetim ekibi, Adolf Hitler ve ona bağlı 600 silahlı adamının müdahelesiyle rehin duruma düştüler. Hitler bu üçlünün kendisiyle işbirliği yapmasını talep etti. Ancak üçü de bu konuda isteksizdiler. Bu aşamada Hitler'e Almanların 1. Dünya Savaşı'ndaki efsanevi komutanı Erich Ludendorff yardımcı oldu ve görünüşte Hitler'e katıldılar.
Birahane çıkışında oluşan kargaşada bu üçlü görev yerlerine kaçmayı başarmış ve Hitler, Ludendorf'la başbaşa kalmıştır. Ertesi gün 9 Kasım sabahı Hitler ve Ludendorff bir hücum taburunun önünde Münih'in merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Şehrin merkezine giden yolları kapatan polis taburlarıyla çıkan çatışma Hitler için başarısızlıkla sonuçlanmış ve hücum taburu dağılmıştır. Olayda 16 Nazi ve 3 polis ölmüştür. Ludendorff olay yerinde tutuklanmış, Adolf Hitler ise oradan kaçmış ve iki gün sonra o da yakalanmıştır.
1932 : Nazi Partisi, Almanya seçimlerinde, 196 milletvekilliyle yine birinci parti oldu. Hitler`in mutlak bir faşist diktatörlük kurma düşüncesi pekişmekteydi.
1933 : Afganistan kralı, Avşar hanedanının kurucusu Nadir Şah öldürüldü, yerine 18 yaşındaki oğlu Zahir Şah geçti. Nadir Şah Afşar Hanedanı'nın kurucusu ve 1736-1747 yılları arasında İran şahı.
Askerî dehasından ötürü bazı tarihçiler kendisini İran'ın Napolyon'u ya da II.İskender olarak adlandırmışlardır. İran'ın Horasan bölgesinde yaşayan Avşar Türklerine mensuptur.Oğuzların (Türkmenlerin) 24 boyundan biri olan Avşar boyundandır. İran, Azerbaycan, Hindistan'ın kuzeyi ve Orta Asya'nın bir bölümünü içine alan büyük İran imparatorluğunu oluşturdu. Afganlar, Osmanlılar ve Babür İmparatorluğu'na karşı savaşlar kazandı. Zaferleri kısa bir süreliğine kendisini Ortadoğu'nun en güçlü hükümdarı haline getirdi ancak 1747 yılında öldürülmesinden sonra imparatorluğu kısa sürede dağıldı. Nadir Şah Asya'nın son büyük fatihiydi. Nadir Şah İran'ın en yetenekli askerî kumandanı kabul edilir ve Osmanlılar ve Babür İmparatorluğu arasında İran'a yeniden saygın bir yer getirdiği için övülür.Avşarlar,günümüzde Türkiye'de Kayseri, Adana, Ankara, Kahramanmaraş ,İran Urmiye, Horasan, Tebriz, Tahran, Azerbaycan, Suriye, Irak, Afganistan, Balkanlarda yaşamaktadırlar.
1980: Cunta yönetiminin oluşturduğu Milli Güvenlik Kurulu bünyesinde, yurt dışında Türkiye aleyhindeki propagandaları izleyecek bir denetleme kurulu oluşturulduğu öğrenildi. Bunun nedeni Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenlilerin, darbe ve cunta yönetimine ait muhalefetlerini tespit etmek ve bastırmaktı.
1984 : Başörtüsünü çıkarmayan Doç. Nebahat Koru, Ege Üniversitesi'nden atıldı. Müslümanca yaşamaya karşı ayrımcılık cunta tarafından rejim ideolojisini savunan timler haline getirilen üniversitelerde kendini göstermeye başlıyordu. Başörtüsünün yasaklandığı sözde yüksek öğretimde top sakal, mini etek ve diğer tüm Avrupa kültürsüzlüğü ve ahlaksızlığı serbestti.
1996: Susurluk`ta meydana gelen kaza ile ortaya çıkan derin devlet ve çetelere adı karışan İçişleri Bakanı Mehmet Ağar görevinden istifa etmek zorunda kaldı, yerine Meral Akşener getirildi. Gerçekte ise mafya, siyaset ve çete ilişkileri olanca hızıyla sürmekte ve Devlet, derin organizasyonlar tarafından yönetilmeye devam etmekteydi.
2000 : Türkiye için Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesi açıklandı. Bu belge Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinde atması gereken adımları belirliyordu. Türkiye`nin insan hakları ve özgürlükler konusunda büyük eksikliği o günden bu güne halen tam olarak giderilmiş değildir.
2009 : El Salvador'da sel 124 kişinin ölümüne yol açtı, 60 kişi kayboldu. El Salvador, Orta Amerika'da yer alan yaklaşık 6.9 milyonluk nüfusa sahip bir ülkedir. Ülke, batıda Guatemala'ya, kuzey ve doğuda Honduras'a komşudur. Güneyinde Büyük Okyanus bulunur.
El Salvador, Amerika anakarasının nüfus yoğunluğu en fazla olan ülkesidir ve ayrıca bölgenin en sanayileşmiş ülkesidir. Resmi adı El Salvador Cumhuriyeti'dir. Ülke İsa peygambere atfen "Kurtarıcı" anlamına gelen İspanyolca karşılığından gelmektedir ve toprakları İspanyol himayesi öncesinde Cuscatlán diye adlandırılmıştır.