FETÖ-PKK koalisyonun neden olduğu mağduriyetler giderilmeyi bekliyor -2
Mersin`in Tarsus ilçesinde 6-8 Ekim saldırılarında gözünü kaybeden Hasan Atım, aradan geçen iki yıla rağmen mağduriyetinin hâlâ giderilmediğini belirterek, yaşanan saldırılar ve sonrasında devam eden FETÖ-PKK koalisyonuna işaret etti.
6-8 Ekim 2014`te PKK/HDP`lilerin saldırıları sonucu birçok şehirde meydana gelen vandalizmin bir benzerinin yaşandığı Mersin`in Tarsus ilçesinde gözünü kaybeden Hasan Atım, kendisi gibi birçok kişinin yaralandığını, iş yerlerinin tahrip edildiğini ama aradan geçen iki yıla rağmen mağduriyetlerin giderilmediğini söyledi.
6-8 Ekim Kobani bahaneli saldırılarda Mustazaflar Cemiyeti Tarsus temsilciliğinde ihtiyaç sahibi ailelere kurban eti dağıtma hazırlığı yaptığı esnada PKK/HDP`liler tarafından gerçekleştirilen saldırıda gözünü kaybeden Hasan Atım, yaşadıklarını ve giderilmeyen mağduriyetleri İLKHA`ya anlattı.
Derneklerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda polisin saldırganlara müdahale etmediğini söyleyen Atım, gözünü kaybetmesiyle mesleğini bırakmak zorunda kaldığını ve 2 yıldır çalışamadığını belirtti.
Saldırı gününü anlatan Atım, “Kurban Bayramının dördüncü günüydü, kurban eti dağıtılacaktı. Gönüllüsü olduğum Mustazaflar Cemiyeti Tarsus şubesine geldim. Derneğin altında soğuk hava deposunda kurban etleri vardı, onları dağıtılacaktık. Çalıştığım için ülke gündemini pek takip edemiyorum. Selahattin Demirtaş taraftarlarını sokağa, ayaklanamaya davet etmişti. Tarsus bir yürüyüş yaptılar. Ardından daha önce planladıklarını uygulamaya koyuldular ve derneğimize saldırdılar. Biz dernekte 15 kişiydik. Saldırgan grup emniyet raporlarına göre 800`e yakın kişiydi. Bu saldırgan grup ellerinde molotof, kesici aletlerle ile derneğe saldırmak istediler. Biz de kendileriyle konuşmak istedik. Bize ‘siz İŞİD`çisiniz` dediler. Onlara IŞİD ile bir bağlantımızın olmadığımızı söyledik. Ön yargılı oldukları için anlamak istemediler. Grubun arasında bulunan bazıları geri döndü. Geri dönmek isteyen gençlerin çoğu 15 yaşlarında olan çocuklardı. Bu gençler geri dönmek istediler ama grubun içindeki yüzleri maskeli olanlar bırakmadı. O sırada bize taş atmaya başladılar ve saldırı büyüdü.” dedi.
“Dernek binamız ile çevik kuvvet arasında 100 metre olmasına rağmen saldırganlara müdahale edilmedi”
Saldırılarda FETÖ-PKK ilişkisine dikkat çeken Atım, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Biz bu saldırıların ardından anladık ki işin içinde sadece PKK/HDP yok, aynı zamanda ‘Paralel Yapı` dedikleri polis yapılanması da vardı. Bunların ittifakını daha önce duyduk ve bu kadarını beklemiyorduk. Mesela saldırılarda dernek binamız ile çevik kuvvet arasında 100 metre olmasına rağmen saldırganlara müdahale edilmedi. Emniyet isteseydi gruba müdahale ederdi, fakat etmedi. Saldırgan grup, taşlarla bize saldırmaya devam etti. Biz ise kendimizi taşlardan korumaya çalışıyorduk. Her ne kadar kendimizi taşlardan korumaya çalıştıksa da koruyamadık. Kendimizi ne kadar koruyabilirdik ki. Bir kişiye yüz kişi düşüyordu, o derece kalabalıklardı.”
“Paralel polislerin saldırılardan önceden haberleri vardı”
Saldırganlara müdahale etmeyen polisin kendilerine müdahale ettiğini söyleyen Atım, sözlerine şöyle devam etti:
“Emniyet saldırgan gruba müdahale etmedi, bize müdahale etti. Derneğimiz içine boğucu derecede gaz attı. Diğer taraftan saldırgan grubun saldırıları devam ediyordu. Paralel polislerin saldırılardan önceden haberleri vardı, önlemini almadılar. Her şeyi seyrediyorlardı. Saldırgan grup bizi derneğin içerisinde yakmak istiyordu. Bu sırada gözüme parke taşı isabet etti. Gözüm karardı ama ben geçici olduğunu düşündüm. Dernekte yaralı halimle çok bekledim, sağlık görevlileri gelmedi. Polise ambulansın neden gelmediğini sorduk bize göstericilerin izin vermediğini söylediler. Hastaneye gittik, gözümün üzerinde fazla durmadılar. Defalarca doktora gözümün görmediğini söyledim bana bir şey olmadığını söyledi. Doktorun tavırlarına da anlam veremiyorum. Daha sonra gözümden akan kanın içeriye doğru gitmesi nedeniyle kan kusmaya başladım. Doktor beni başka hastaneye sevk etti. Sevkimin gerçekleşmesi için 2 saat ambulans bekledim. Ben saat 13.00 gibi yaralandım, saat 18.00 gibi özel araçla hastaneye gittim.”
“Erken tedavi edilmiş olsaydım gözümü kaybetmeyebilirdim”
Gittiği hastanede geçirdiği ameliyat ile gözünü kaybettiğini dile getiren Atım, “Şimdi göremiyorum, yüzümdeki protez gözdür. Görüntüsü gözü andırıyor. Takdir-i ilahi, belki erken tedavi edilmiş olsaydım gözümü kaybetmeyebilirdim. Gözümü kaybettim ama Allah-u Teâlâ bunun karşılığını verecektik. Onlar bize sırf inancımızdan dolayı saldırdılar. Kendileri gibi Leninist, Komünist düşünceye sahip olmadığımız için bize saldırdılar. Gözümü kaybettiğinde ellerimi semaya açarak ‘Allah`ım bu gözümü kurban adadım bu gözün bu hale gelmesine sebep olanlar taş atanlar değil, HDP yönetimidir. Bunları sana şikâyet ediyorum` diyerek dua ettim. Üzerime saldıranlara, taş atmalarına rağmen beddua etmedim.”
Hasan Atım, gözünü kaybettikten sonra boyacılık mesleğini icra edemediğini, çalışmakta zorlandığını, kendisine verilen engelli raporunun da yüzde 23 olması nedeniyle, kamu veya özel sektörde engelli kadrosundan herhangi bir kuruma yerleşemediğini ifade etti.
“Bizi terör mağduru kapsamında görmediler”
Yaşadığı mağduriyetin gözünü kaybetmesiyle sınırlı olmadığını söyleyen Atım, son olarak şunları dile getirdi:
“Bu olaylardan sonra eski Başbakan Ahmet Davutoğlu 6-8 Ekim olaylarında mağdur olan insanların zararlarının karşılanacağı sözünü verdi. Bunun üzerine valiliğe durumuzu belirten dilekçe verdik. Kısa süre sonra döneceklerini söylediler. Birkaç ay sonra yazı geldi, başvurumuz reddedilmiş. Bizi terör mağduru kapsamında görmediler. Biz de mahkemeye başvurduk. Mahkememiz halen devam ediyor. Uzattıkça uzatıyorlar. Aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra aradılar valilikten. Biz gittik başvurduk tekrardan, raporları istediler. Biz daha önce verdiğimizi söyledik, oradaki personel vali yardımcısının görevden alındığını, hasar tespit komisyonunun dosyaların içini boşalttığını söyledi. Bize iyi niyetli olduklarını söylediler. Mahkeme olmadan bu işi hal edeceklerini söylediler. Bunu söylemelerin ardından 6 ay geçti. Tabi sadece mağdur ben değilim. Ben gözümden oldum, diğer arkadaşlarım da yaralandı, kimilerinin de iş yerleri yakılım talan edildi.” (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz – İLKHA)