Aliya İzzetbegoviç vefatının 13. yılında anıldı
Bosna Hersek`in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, vefatının 13. yılında İstanbul`da anıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi'nin düzenlediği etkinlik, Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirildi.
İzzetbegoviç, eski Bahçelievler Belediye Başkanı ve TYB Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Doğan'ın moderatörlüğünde, eski AK Parti İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Balkanlar ve Avrasya Komisyon Başkanı Ferudun Ay, İsmail Erdoğan ve eski AK Parti Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz'ün konuşmacı olduğu "Vefatının 13. Yılında Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç" paneliyle anıldı.
Panelde konuşan Kansu, İzzetbegoviç'in ailesinden öğrendiği özel bilgilerin de yer aldığı yaşam öyküsünü dinleyicilere anlattı. Kansu, İzzetbegoviç'in iki kez fikirlerinden dolayı hapse düştüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"İlk olarak 1946'da evlilik öncesi hapse düştü. Aliya'nın eşi Halide Hanım savaş sırasında İstanbul'dayken kendisine onunla ilgili her şeyi soruyorduk. Bana evliliğini, 'Hüseyin, her türlü hazırlığımız yapıldı, o zamanlar elbiseler ısmarlama yapılıyordu, Balkanlar'da kına gecesinde 7-8 kıyafet giyiliyordu, hepsi dikildi. Baklavalar, börekler, her şey hazır, o zalim rejim düğünümüze bir gün kala bizi tutukladı, hapse attı. Ben bir ay yattım, Aliya 3 yıl yattı. O hapisten çıktıktan sonra nihayet birbirimizle kavuştuk ve evlendik' sözleriyle anlatmıştı."
İzzetbegoviç'in eserlerinin çoğunluğunu hapishane süreçlerinde yazdığını ifade eden Kansu, "Özgürlüğe Kaçış" eserini de hapiste kaleme aldığını söyledi.
Kansu, İzzetbegoviç'in cenazesine katıldığını vurgulayarak, "Cenazesine bütün dünyadan sevenler geldi, Saraybosna'ya dünyanın çeşitli ülkelerinden 55 uçakla insanlar geldi. Türkiye'den 4 uçak kalktı. Küçük bir havaalanı 55 uçağın park edeceği hava sahası yoktu, hava yağmur yağış, hatta Kanal 7 haberi verirken 'o akşam gökler bile, bulutlar bile ağladı' ifadeleri kullanıldı." dedi.
İzzetbegoviç'in yaşarken toplumu için bir okul olduğu yorumunu yapan Kansu, "Bu okuldan çok sayıda bilim, devlet adamı ve askerler yetişti. Aliya, bütün İslam dünyası için açık bir okuldur, gelin o güzel okuldan istifade edelim." ifadesini kullandı.
"OTORİTEYE İSYAN ETMİŞ BİRİ"
Süleyman Gündüz ise, İzzetbegoviç'in anıldığı etkinliklerde onu anlatmaya zamanın yetmeyeceği görüşünü aktararak, "Aliya sade ve bilge bir şahsiyettir. 'Bilge Kral' değil, hayatı boyunca otoriteye isyan etmiş bir kişidir. Onu otoriteryen bir kavramla izah ediyor olmamız bizatihi bu kavrama hayatında karşı çıktığı için onu rahatsız ederdi diye düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
İzzetbegoviç'te her şeyin özgürlük ve ahlak temelinde kurulu olduğuna dikkati çeken Gündüz, şunları kaydetti:
"Asla makyevalist değildir yani kendi çıkarlarına uygun olarak davranabilen bir insan değildir. Diyor ki, 'kendi tarafgirliğiniz içinde sizin aleyhinizde olsa bile mutlaka adaletli davranın.' Şüphesiz beslendiği kaynak gerçek İslam kaynağı, bizim için bağımsız bir aklın neler yapabileceğinin 20. yüzyılda en somut göstergesi. Bunun için Müslümanlar olarak bağımsız bir akla, bağımsız bir idrake sahip olmamız gerekiyor. Aliya, geçmişe bağlı ama geçmişe bağımlı değildi."
Gündüz, Aliya'yı övmekten çok, bıraktığı mirasa sahip çıkmak gerektiğine vurgu yaparak, "Aliya İslam coğrafyasında büyük bir dinamizm olabileceğini, İslam coğrafyasındaki genç aklın bir kurtuluş olabileceğini söylüyor ve bize "Bizim en önemli kurtuluşumuz Müslüman olabilmektir, Müslümanlar gerçekten Müslüman oldukları zaman Allah, onların üzerinden kaldırdığı izzet ve şerefi iade edecektir.' diyordu." ifadesini kullandı.
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Balkanlar ve Avrasya Komisyon Başkanı Ay ise, İzzetbegoviç'in 1990'lı yıllarda Batı'ya ahlak ve insanlık dersi verdiğini dile getirerek, "Sahip çıktığı İslami söylemini evrensel bir dile dönüştürürken beslendiği medeniyet birikiminin farkındadır. Bu yönüyle İslam dünyasında yeni bir lider prototipinin habercisi olmuştur." şeklinde konuştu.
Sanat tarihçisi İsmail Erdoğan ise, İzzetbegoviç'e dair şu görüşlerini aktardı:
"Bana göre herkesin içinde kendisine özgü bir Aliya vardır. Eğer bir insan onunla tanıştıysa, onun kitaplarıyla hemhal olmuşsa o artık dünyayla hesaplaşmaya başlamış demektir ve herkesin Aliya üzerinden dünyayla hesaplaşması da dünyaya özgüdür, bu yüzden herkesin bir Aliya'sı vardır, içinde durur ya da içinde durmaz büyük bir hareketliliğe neden olur."
Etkinliğin moderatörü Doğan ise, İzzetbegoviç'i kitaplarından tanıdığını söyleyerek, "Rahmetli Erbakan, belediye başkanlığı yaptığım partinin lideriydi ve Bosna için o dönem şamatasız, gösterişsiz büyük işler yaptı. Biz de kendimize düşen işleri yaptık. Aliya İzzetbegoviç cephedeydi, ismini bir parka verdik, kendileri gelecek durumda değildi ve eşi Halide hanımı yollamıştı." anısını nakletti.
TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı ise, İslam dünyasının birçok yönüyle öne çıkan liderleri olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Ama bilgelikle, bilgiyle, kendi içerisinde felsefeyle hesaplaşacak katar entelektüel yanı olan liderimiz az. Sadece bilgelik ve entelektüellikle kalmayıp aynı zamanda eylemi, bilgelikle buluşturan bir lider olması açısından da Aliya'nın özel bir yeri var. Dolayısıyla bizim onu daha çok okumamız, anlamamız gerekiyor. Daha 15 yaşında Batılı filozoflara eleştiri getirecek kadar felsefeye hakim olan, 18 yaşında Batı'ya reddiye yazacak kadar bilgi ve birikim sahibiydi. Bizim gençlerimiz de inşallah bir gün Aliya gibi Batı ideolojisine karşı Müslümanları savunacak hale gelecekler diye ümit ediyoruz."
Etkinlikte, İzzetbegoviç'i anlatan belgesel gösterimi yapıldı.