TARİHTE BUGÜN / 12 EKİM
TARİHTE BUGÜN / DOĞRUHABER / İSTANBUL / 12 EKİM
M.Ö. 539 - Pers Kralı Büyük Kiros Babil'i istila etti. Büyük Kiros ayrıca II. Kiros, Büyük Keyhüsrev ve Büyük Kuraş olarak da bilinir.
Pers İmparatorluklarından Akamanış Hanedanı'nı kuran kurucusu ve ilk kraldır. Kiros güneybatı Asya'nın çoğunu ele geçirmişti. İlk insan hakları bildirgesi olarak kabul edilen Kiros Silindiri'nin de sahibidir.
Anshan'daki Perslerin hükümdarı iken, Medes'i fethetmiş ve ayrık iki Pers devletini birleştirmiştir. MÖ 559'da Medya İmparatorluğu'nun bir bölgesi olan Anşan'ın yöneticisi olmuştu. MÖ 550 yıllarında Kral Astiages'i bozguna uğratıp Medya Krallığı'nı Pers İmparatorluğu'nun merkezi yaptı. MÖ 545 yılında Lidya Kralı Kroesus'u yenilgiye uğratarak Batı Anadolu'yu ele geçirdi. Buradaki Yunan şehir devletlerini de ele geçirdi. MÖ 539'da Babil kentini fethedip Filistin'i de içine alarak Orta Doğu'nun çoğunu hükümdarlıgına kattı. Orta Asya`da Massagetler ile savaşta öldüğune dair bilgi aktarılmaktadır.
1492- Cenovalı denizci Kristof Kolomb, karaya ayak bastı. Buraya ''Aziz Kurtarıcı'' anlamına gelen ''San Salvador'' adını verdi. Kristof Kolomb, Hindistan sanarak Amerika kıtasının Karayipler bölgesine ulaştı. Fakat Doğu Asya'ya geldiğini düşünüyordu.
1579- Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa, bir Boşnak tarafından sarayında öldürüldü. Kimileri tarafından Osmanlı`nın en büyük Sadrazamı olarak görülse de aslında kadın sultanların yönetim işlerine karıştığı ve yönetimde şeffaflığın ortadan kalkarak saray entrikalarının başgösterdiği dönemin sadrazamı olarak görenler de çoktur. Tüm bu entrikalararda parmağının olduğu ve kendisinin de böyle bir komployla ortadan kaldırıldığı düşünülmektedir.
1654 - Hollanda'nın Delft kentinde bir barut deposu infilak etti; 100'den fazla ölü, 1000'in üzerinde yaralı var.
1692 - Salem cadı mahkemeleri Massachusetts valisi William Phips'in emriyle sona erdi. Salem cadı mahkemeleri, Massachusetts'e bağlı Essex, Suffolk ve Middlesex kontluklarında Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında gerçekleştirilen ve sonrasında cadılık ile suçlanan bir grup insan için sulh yargıçları tarafından yönetilen yerel mahkeme duruşmaları ile devam eden dinletilere denir. Duruşmalar sırasında birçok kişi yetkililer tarafından aranmamasına rağmen suçlanmış, 150'den fazla insan tutuklanmış ve hapse atılmıştır. Duruşmalara bakan iki mahkeme, 29 kişiyi suçlu bulmuş ve cadılıktan ölüme mahkûm etmiştir. Suçlananlardan on dokuzu, on dört kadın ve beş erkek, asılmıştır. Suçlananlardan bir adam yalvarmayı reddettiğinden dolayı ağır kayalar altında sıkıştırılarak idam edilmiştir. En azından suçlananlardan beş kişi ise hapishanede ölmüştür. Her ne kadar "Salem" Cadı Mahkemeleri olarak anılsalar dahi, 1692'deki ön dinletiler bölgedeki birçok yerde gerçekleştirilmiştir.
1928 - Suni solunum cihazı ilk kez Boston'daki bir çocuk hastanesinde kullanıldı.
1953 Siyonist teröristler Filistin`nin Kibya Köyünde Katliam yaptı. Beyrut katliamcısı eski terörist ve sonradan Siyonist İsrail`in başbakanı Ariel Şaron liderliğindeki bir grup İsrail`li siyonist tarafından, Batı Şeria`da bulunan Kibya Köyü`ne düzenlenen saldırıda 67 Filistin`li şehid oldu, 75 kişi de yaralandı.
1968 - Ekvator Ginesi, İspanya'dan bağımsızlığını kazandı. Ekvator Ginesi ya da resmi adıyla Ekvator Ginesi Cumhuriyeti, Atlas Okyanusu kıyısında bir Orta Afrika ülkesidir. Afrika'nın en küçük ülkelerinden biridir. Kuzeyde Kamerun, güneyde ve doğuda Gabon, batıda Gine körfezi ve güneybatıda Sao Tome ve Principe ile çevrilidir.
Eskiden bir İspanyol sömürgesi olan İspanyol Ginesi'ydi. Ülkenin sınırları başkent Malabo'nun bulunduğu Bioko'nun da dahil olduğu birkaç adayı kapsar. Adının Ekvator'a yakınlığı ve Gine Körfezi'ne komşu olmasından geldiği sanılmaktadır. Resmi dili İspanyolcadır. Dünya'da İspanyolca'nın konuşulduğu en küçük ülkedir. Nüfusun yüzde 90'ı katoliktir.
Ekvator Ginesi, Kıta Afrikası'ndaki nüfus bakımından en küçük ülkedir. Ayrıca Kıta Afrikasındaki en küçük Birleşmiş Milletler üyesidir. Ekvator Ginesi, 1968 yılında bağımsızlığını kazandı. 1979 yılındaki askerî darbeden sonra cunta ile yönetilmeye başladı ve günümüzde de bu sistem devam etmektedir.
1976: DGM`lerin yeni kuruluş kanunu çıkarılamadığı için, geçerlilikleri sona erdi. Bu mahkemeler ellerindeki dosyaları normal mahkemelere devrettiler. Anayasa Mahkemesi, DGM'lerin Anayasaya aykırı olduğuna ve kapatılmalarına karar vermiş ancak TBMM'ye yeni kanun çıkarılması için bir süre tanımıştı.
1980 - 11. Genel nüfus sayımı yapıldı. Sokağa çıkma yasağı sırasında güvenlik güçleri operasyonlar yaptı, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Türkiye'nin nüfusu: 45.217.556 olarak belirlendi. Anlaşılan darbeyle yönetimi ele geçiren cunta, nüfus sayımını bu operasyonları yapabilmek için kullanmıştı.
1991- Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov ile diğer cumhuriyet
liderlerinin bir araya geldiği Devlet Konseyi toplantısında ''KGB''nin lağvedilmesi' kararı alındı. Sovyetler Birliği`ni reform kararlarıyla dönüştüren süreç, kötü gidişatın çıbanbaşı olarak görülen KGB`nin ortadan kaldırılmasıyla sona eriyordu.
1999 - Pervez Müşerref, Pakistan'da kansız bir darbe ile yönetime geldi. Pervez Müşerref, general, ve 20 Haziran 2001 ve 2008 yılları arası Pakistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. 1999 yılında gerçekleştirdiği bir askeri darbe sonucunda yönetimi elegeçirmiş ve kendisini devlet başkanı ilan etmiştir. 18 Ağustos 2008 tarihinde bir devlet başkanının azledilmesinin ülke için iyi olmayacağını belirterek gelen baskılar üzerine görevinden istifa etmek zorunda kalmıştır.
2002: Endonezya`nın turistik adası Bali`de kalabalık bir gece kulübüne düzenlenen bombalı saldırıda, çoğunluğu yabancı yaklaşık 200 kişi öldü. Bu saldırıyı El-Kaide üstlendi.
2003: AK Parti 1. Olağan Büyük Kongresi'nde Recep Tayyip Erdoğan Genel Başkanlığa seçildi.
2004: İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği'nin (İCCB) yöneticisi Metin Kaplan, gözaltına alındığı Almanya'dan özel uçakla Türkiye'ye getirildi. Metin Kaplan`ın babası Cemalettin Kaplan Türkiye Cumhuriyeti rejiminin İslam`a uygun olmadığını ve Müslümanların Hıristiyan Avrupa`nın kanunlarıyla yönetilmesinin gayrı meşru olduğunu savunmuş ve Türkiye`den Almanya`ya iltica etmek zorunda bırakılmıştı. Cemalettin Kaplan`ın vefatından sonra Cemaat`ın başına oğlu Metin Kaplan getirilmiş o da babası gibi İslami mücadeleye devam etmişti. Uluslararası hukukta skandal olarak nitelendirilen bir şekilde Almanya`dan getirimesi ve bir çırpıda ağırlaştırılmış müebbed hapse mahkum edilmesi bu olayla ilgili şüpheleri artırıp tepkiye neden oldu.