Fransa`ya İlk Tepki Dışişleri Bakanlığından
Dışişleri Bakanlığı: Sorumsuzluk örneği olan bu kararı şiddetle kınıyoruz
ANKARA - Dışişleri Bakanlığı, Fransa Senatosu`nun Ermeni yasa teklifini kabul etmesiyle ilgili olarak, "Her yönüyle sorunlu ve bir sorumsuzluk örneği olan bu kararı şiddetle kınıyoruz ve bu karara tepkimizi her türlü platformda dile getireceğimizi ilan ediyoruz" açıklamasını yaptı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "İktidardaki Halk Hareketi için Birlik (UMP) milletvekilleri tarafından Ulusal Meclis’e sunulan ve amacı 1915 olaylarına ilişkin soykırım iddialarının sorgulanmasının Fransa’da cezai yaptırıma tabi tutulması olan yasa teklifi bugün (23 Ocak) Senato Genel Kurulu’nda oylanarak kabul edilmiştir. Her yönüyle sorunlu ve bir sorumsuzluk örneği olan bu kararı şiddetle kınıyoruz ve bu karara tepkimizi her türlü platformda dile getireceğimizi ilan ediyoruz.
Benzer nitelikteki bir karar tasarısı, Senato Kanunlar Komisyonu’nun anayasaya aykırı olduğuna dair görüşü doğrultusunda, 4 Mayıs 2011’de Senato Genel Kurul’unda 196’ya karşı 74 oyla reddedilmişti. Bu kez de Kanunlar Komisyonu anayasaya aykırılık görüşü vermiş, ancak Senato buna rağmen sözkonusu tasarıyı kabul etmiştir. Geçen sürede konunun özüne yönelik bir değişiklik olmadığına göre, bu gelişme, böyle hassas bir konunun Fransa’da iç siyaset hesaplarına nasıl alet edilebildiğinin açık bir göstergesini teşkil etmektedir. Bu, Fransız siyaseti adına son derece talihsiz bir adımdır. Tarihin ve adalet anlayışının, başka halkların geçmişleri üzerinden siyasileştirilmesi, ifade özgürlüğünün bu kadar özensizce zedelenmesi öncelikle Fransa bakımından bir kayıptır.
Tarihi olayların yorumunu, tek taraflı görüşlerden hareketle başka halkları yargılama, uluslararası hukuk ilkelerini de gözardı ederek soykırım gibi ciddi bir suç iddiası üzerinde hüküm beyan etme hakkını kendilerinde gören Fransız siyasetçilerin tavırlarının belirleyemeyeceği açıktır. Esasen hiçbir ülke Parlamentosunun da ne böyle bir hakkı ne de yetkisi vardır. Alınan karar bunun da ötesine geçerek, ifade özgürlüğü ve bilimsel araştırma özgürlüğüne darbe vurmaktadır. Evrensel değerlerin gelişmesinde rolü bulunan ve hukuk devleti olmakla övünen bir ülkede dahi dar siyasi hesapların bu tür sonuçlar verebilmesi, bu değerlerin dünya genelinde yayılması için olumlu örneklere ihtiyacımız olduğu bir dönemde düşündürücüdür.
Tarafımızdan yapılan tüm girişimlere ve uyarılara, önde gelen Fransız kurum ve hukukçularının görüşlerine rağmen Türkiye ile Fransa arasındaki tarihi ve çok boyutlu ilişkilerin iç siyasi takvim gözetilerek kurban edilmesi ayrı bir talihsizliktir. Bunun sorumluluğunun kime ait olduğu açıktır.
Türkiye’nin bu konuda gereğinden fazla tepki verdiğini veya bu tepkilerin sözde kalacağını düşünen çevreler, konunun özünü kavrayamadıkları gibi Türkiye’yi ve Türk halkını da anlayamamışlardır. Kanunun kesinleşmesi sürecinin tamamlanması durumunda, daha önceden üzerinde düşündüğümüz önlemleri uygun gördüğümüz şekilde süratle devreye sokmaktan çekinmeyeceğimizin hatırlatılmasında fayda görüyoruz. Aynı şekilde, haksız suçlamalar karşısında, meşru temelde kendimizi savunma hakkımızı güçlü şekilde kullanmaya devam edeceğimiz de bilinmelidir. Hükümetimizin bu konudaki ilkeli tutumundan hiç kimse şüphe duymamalıdır.
Öte yandan bu süreçte, Fransız siyaseti içinde yapılan hatayı teslim eden, hatadan dönülmesi çağrıları yapan, Türkiye ile ilişkilerin bu kadar özensizce tahrip edilmesine karşı çıkan kesimlerin aklı selimin galip gelmesi yönündeki taleplerini paylaşıyoruz.
Mevcut sürecin, Fransa’nın siyasi, hukuki ve ahlaki hatalar hanesine yazılmayacak şekilde sonuçlanması için bütün yolların denenmesi gerektiği açıktır.
Türkiye, temel insani değerleri ve kamuoyu vicdanını hiçe sayan bu haksız tasarrufa karşı gereken her türlü adımı atmak konusunda kararlıdır."