• DOLAR 34.588
  • EURO 36.329
  • ALTIN 2974.946
  • ...
`Cerablus-Azez hattını aşmak Rusya`nın kırmızı çizgisine tecavüz etmektir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın BM Genel Kurulu çalışmaları vesilesiyle verdiği mesajlar gündeme oturdu. ABD`nin desteklediği, Rusya`nın onay verdiği Fırat Kalkanı operasyonunun rotası konusunda "Nereye kadar giderse oraya kadar gidecek" ifadelerini kullanan Erdoğan, BM kürsüsünden de "Esad gitmeden barışa ulaşılamaz" diyerek geçiş sürecinde bile Suriye Devlet Başkanı'nın varlığını dışladı.

Peki Türkiye bu mesajları niye veriyor? Suriye`de hedeflenen ne, Türkiye nereye kadar gidebilir? Cumhurbaşkanı`nın mesajları nasıl okunmalı? Şam Üniversitesi`nden Türkiye asıllı Prof. Mehmet Yuva ile yapılan röportajda bunlara açıklık getirdi.

TÜRKİYE`NİN HALEP STRATEJİSİ NE?

Türkiye`nin Suriye`nin kuzeyinde giriştiği Fırat Kalkanı operasyonunun Rusya`nın bilgisi dahilinde yapıldığına dair çok sayıda kanıt olduğunu söyleyen Yuva, ABD`nin özellikle IŞİD unsuru üzerinden bölgede plan ve projelerini hayata geçirmeye çabaladığını, Türkiye'nin de IŞİD ve PYD/YPG`yi bahane ederek ABD projelerine benzer bir şekilde bir Kürt kantonu yaratmanın peşinde olabileceğini ifade ederek şöyle konuştu:

"Türkiye`nin PYD`nin kuzeyde inşa ettiği kantonları birleştirmesine engel olacağına yönelik açıklamaları var. Ayrıca hudut bölgelerinde IŞİD yapılanmasına karşı güvenliği sağlamak amaçlı, IŞİD`i bölgeden uzaklaştırma niyetine yönelik de açıklamalar yapıldı. Bu çalışmaları Türkiye sahada ÖSO ile yapıyor. ÖSO`nun ne olduğunu herkes biliyor. Ahrar'uş Şam`ın da operasyona katılacağına dair haberler duymaktayız. Acaba Türkiye, Halep cephesinde ciddi bir savaşın içinde yer almayı mı tahayyül etmektedir? Halep`te ağır darbeler alan grupları içine katan yeni bir operasyon mı planlamaktadır? En azından gruplara manevi destek sağlayıp Halep cephesinin düşmemesi için bir plan ve proje içinde mi? soruları akıllara gelmiyor değil" dedi.

'RUSYA`NIN BEKLENTİSİ ANKARA-ŞAM DİYOLOĞU'

Rusya'nın Türkiye`nin giriştiği kara operasyonundan beklentisinin, Ankara-Şam arasında doğrudan görüşmelerin yapılması olduğunu savunan Yuva, "Bağdat, Moskova ve Tahran`da görüşmelerin yapıldığı iddiaları var. Bu görüşmeleri yerinde ve birebir yaşayan en önemli ülke Rusya.

Rusya, Türkiye içindeki gerçek niyetini bilmiyor mu? Yoksa Türkiye ile Rusya arasında gerçekten Suriye`de bizim bilmediğimiz açıklamalar dışında perde arasında bir görüşme var mı? Ya da Rusya ile Türkiye Suriye için ortak bir çalışma konsepti yaratmadılarsa ABD-Türkiye ilişkileri ve Suriye için ne amaçlanıyor? bunları sorgulamak zorundayız” diye konuştu.

'ŞAM'IN BEKLENTİSİ OPERASYONLARIN KOORDİNELİ YAPILMASI'

Şam`dan operasyonun hemen ardından önce kınama geldiğini ardından da BM`ye mektup gönderilerek operasyonun Suriye`nin egemenlik haklarını ihlal ettiğinin iletildiğini hatırlatan Yuva, mektuptaki operasyonların Şam ile koordine yapılması gerektiği vurgusuna dikkat çekti:

"Şam`ın beklentisi aslında TSK`nın Suriye`deki varlığından ziyade bu varlığını Şam ile koordineli hale getirmesi. Yapacağı operasyonları önceden Şam ve Suriye Silahlı Kuvetleri ile görüşecek yapması gibi bir beklenti var. Sanırım Şam, Moskova ve Tahran`dan birtakım malumatlar aldı Türkiye-Suriye görüşmelerinin başlayacağı yönünde. Ama şu an pratikte bu yönde elle tutulur bir gelişme yok" değerlendirmesi yaptı. 'ULUSLARARASI AKTÖRLER VE ŞAM İLE KÖPRÜLER KURULMAK ZORUNDA'

Türkiye`nin Suriye`nin siyasi geleceğinde önemli rol oynama arzusunda olduğunu söyleyen Yuva, “En azından desteklediği grupların bu sürecin içinde aktif yer almasına yönelik şiddetli bir arzusu var. Türkiye`den baktığımız zaman bu gayet doğal görülebilir. Ama Türkiye hudut bölgelerinde bir güvenlik şeridi oluştururken, iddia ettiği gibi PYD/YPG`nin kantonlarını birleştirip Akdeniz`e açılmasını engellemeye çalışırken aynı zamanda IŞİD`in oradaki varlığını uzaklaştırmak niyetindeyse, bunları çok şeffaf bir biçimde yapmak, diğer aktörler ve Suriye hükümeti arasında bir köprü kurmak zorunda. Türkiye şu ana kadar ister Esad konusunda olsun ister Suriye hükümetini oluşturan yetkililerin varlığıyla ilgili olsun, ister siyasi sürece yapacağı müdahale konusunda olsun, mevcut hükümet ve rejim ile herhangi bir uzlaşma niyetinde olduğunu göstermiş değil" diye konuştu.

'RUSYA TÜRKİYE`NİN SÜRECE DAHİL OLMASINA İZİN VERDİ'

Rusya ile Türkiye arasındaki uzlaşmayı Ankara`yı bu siyasi sürece dahil etme yönünde Moskova`dan verilen bir vize olarak yorumlayan Yuva, "Türkiye`nin aslında ABD ile yaşadığı sıkıntıların başında sadece Washington`un PYD`yi Türkiye`ye tercih etmesi gelmiyor. ABD`nin Suriyenin siyasal sürecine Türkiye`nin çok aktif katılmasını arzulamıyor algısı var. Bu algıyı Rusya politika olarak çok iyi istismar etti. Türkiye`nin aslında bir bölge devleti olması ve Suriye`deki gelişmelerden uzaklaştırılacak bir ülke olmadığı gerçeğinden hareketle, Ankara`yı Suriye`deki sürece aktif katılma yönünde hem kabul etti hem de cesaretlendirdi” dedi.

'ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARI MEVCUT DURUMU BALTALAYABİLİR'

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın "Kırım`ın ilhakını tanımayacağız" yönündeki açıklamalarının mevcut duruma balta vurabileceğini ifade eden Yuva, "Rusya ve İran`ın beklentisi olan Şam ile görüşmelerin halen yapılmamış olması da Rusya cenahında ciddi şüpheler yaratmaktadır. Bu şüpheler sorgulanıyor. Nitekim bugün Türkiye`nin Suriye`deki varlığının en önemli sebebi Rusya`nın buna izin vermesidir" dedi.

'KIRMIZI ÇİZGİLER AŞILIRSA DÜNYA SAVAŞINA GİDECEK SÜREÇ YAŞANIR'

Erdoğan`ın "Nereye kadar giderse oraya kadar gidecek" bir operasyonun, Halep cephesine doğru kaymasıyla Rusya-Suriye ve müttefiklerinin kırmızı çizgisine denk geldiğinin altını çizen Yuva şöyle devam etti:

"Rusya kesinlikle Suriye devleti ve Suriye Silahlı Kuvvetleri`nin Halep ve İdlib bölgesinden Lazkiye`nin kuzey bölgesine kadar olan hatta idaresini arzuluyor. Bu Rusya için kırmızı hat. Ancak Fırat`ın batısından Azez`e kadar, ki buna El Bab da dahil, TSK`nın siyasi ve askeri varlığından çok da rahatsız olmaz. Bu hat aşıldığı takdirde bence Türkiye, Rusya`nın kırmızı çizgilerine tecavüz etmiş kabul edilecektir. Böyle bir durum söz konusu olduğu takdirde vekalet savaşları devletler savaşına, belki de bir dünya savaşına gidecek bir süreç yaşatır."

sputniknews

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir