Akıtılan Yaralarımız Var!
Vücudumuzda bir gedik açıldı! Bu gedikten sürekli saldırıya uğranıyoruz! Çünkü yaramız var ve düşman yaramızı devşirmeyi adet edinmiş.
Bu onun kötü emellerine ulaşması için en güçlü ve en çok kullandığı silahı! Şimdi bu silahını geliştirmiş bir düşman var karşımızda!
Değişik adlar altında bu cürümlerini idame ediyorlar.
Tarih boyunca kimi zaman mezhep çatışmasını, kimi zaman meşrep, kimiz zaman ırk, kimi zaman renk ve kimi zaman din çatışmalarının zeminini hazırladı. İnsanlar arasında fitne ateşini yakıp ortalığı yakıp kavurdular. Bunu yaparken değişik kılıf-kılık içinde yaptılar.
Düşman Türkiye’de aktif bir halde varlığını idame ettiriyor. Dış ilişkilerde İslam ülkelerine karşı mezhep çatışması zeminini hazırlarken, iç işlerinde, Türk-Kürt çatışmasının oluşumu için ciddi bir seferberlik ilan etmiş gibi çalışıyor. Bunu yaparken Türkiye’deki maşalarını kullanarak yapıyor. Maşalarını kullanıp kendisi de tribünde seyirci rolüne bürünüyor. Ve kollarını yakmadan bu işi yapmaya çalışıyor!
Türk Kürt Kardeşliği yaşlı bir kardeşliktir. Bu iki kardeşin birlikteliği hem düşman için hem de düşmanın maşaları için tehdit diye algılanıyor (ki öyle zaten)! Hem düşmanın hem de maşasının velinimeti küffardı. Küffarlıktan beslenenler, bu iki kardeşi birbirlerine kırdırtmak, böl, parçala ve yönet politikasıyla durmadan parçalanmış dilimleri yutmaya çalışıyorlar. Bu iki kardeşin vücutlarındaki kalplerinden yaraladılar.
Faşizm’in sembolündeki baltayla kalpteki sevgi tohumunu parçalamaya ve koparmaya çalıştılar. Lakin başaramadılar. Başarmadığını gören düşman bu kez başka bir stratejiyle saldırıya geçti. Bu kez kâfirlik yaparak bu iki kardeşin birbirlerine karşı kalplerinde taşıdıkları sevginin üzerini örtmeye çalıştılar.
Bunu değişik adlar altında yapmaya çalıştılar. Sosyalizm, kapitalizm, komünizm ve ulusçuluk adı altında aralarına bir husumeti inşa ettiler. İki yaşlı kardeşe diyalogun, dayanışma ve anlaşmanın lüzumsuzmuş gibi lanse etmeye çalıştılar.
Şimdi bu meselenin temelinde yatan nedenlerini inanıyorum ki hepimiz biliyoruz. Ve hepimizin ortak düşüncesinde bu keşmekeş ortam düşman tarafından organize ediliyor diye söyleniyoruz. Ama çözüm üretme adına ya da üretilen çözüme somut bir adım atmamamıza ne diyelim? Bunun bir izahatı var mı acaba?
Madem vücudumuzda açılan gedikten saldırıya uğranıyoruz, sürekli yaramız devşiriliyor, akıtılıp ve kanatılıyor ve madem olan kaşıntımızı düşman kaşındırıp yaralamayı adet edinmiş, o halde gelin bizde yaralarımızı saralım, kaşıntılarımızı tedavi edelim. Ki düşman bize saldırdığı cepheden önlerine hendekler kurabilelim.
Ve bir daha gelin yürek hendeklerimizi kuralım. Sevgi tohumlarımızı tekrardan ekelim. Ellerimizi bir daha birleştirelim. Tekrar Kur’an’ın etrafında toplanmış bir ümmet olalım. İslam çatısında altında toplanmış kardeşler olalım.
Gelin birbirimizin dertleriyle tekrar dertlenelim. Birbirimizin acısını yüreğimizin derinliklerinde hissedelim. Birimizin ayağına batacak bir dikene karşı canımızdan vazgeçelim.
Gelin bir daha yeryüzüne annelik yapalım. Yetim ve mazlumların annesi olalım. Dünyanın tüm yetim ve mazlumları bizim şefkat kanatlarımız altında toplanmaya koşsunlar. Başka dinlerde ibadetlerini özgürce yapamayanlar bize telgraflar ve mektuplar çeksinler ve bize ‘’ne olur gelin bizim coğrafyalarımızı fethedin ki ibadetlerimizi özgürce yapabilelim.’’ desinler.
Gelin bir daha insanlığa öncülük edelim. Tüm yeryüzüne adalet, barış, huzur ve saadeti yayalım.
Kısaca gelin zalim ve katiller yeryüzünde kalacakları bir karış toprak bulamasınlar diye birleşelim ve aramızdaki bu husumetin yerine uhuvveti yerleştirelim.
Selam ve dua ile…
Mehmet Öz / Mardin (Kızıltepe) - Yaş: 25
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebileceği gibi bir mail adresi veya telefon numarası da yazabilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.