HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, Diyarbakır`da katıldığı taziye ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada FETÖ yargısı tarafından mahkûm edilenlerin dosyalarının yeniden ele alınması gerektiğini söyledi.

Beraberindeki partili heyet ile geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden H. Zeki Ülsen`in taziyesine katılan Yılmaz, Ülsen ailesine başsağlığı ve sabırlar diledi.

Yılmaz burada, İslami kimliğinden dolayı mahkûm edilen Veysi Ülsen`in babası Ahmet Ülsen ile bir süre sohbet etti.

Oğlunun ve oğlu gibi İslami kimliğe sahip kimi arkadaşlarının, gözaltında maruz kaldıkları işkenceler ve kumpaslarla isnat edilen suçlamalar nedeniyle müebbet hapis cezalarına mahkûm edildiklerini belirten Ahmet Ülsen, bu konuda HÜDA PAR`dan yardım talebinde bulunduklarını dile getirdi.

Konu ile ilgili olarak konuşan Yılmaz, KHK ile birçok adli suçluyu serbest bırakan Hükümet`in; çeşitli komplolarla, kurulan kumpaslarla ve asılsız suçlamalarla mahkûm edilen İslami kimlikli mahkûmlara uygulanan zulmü, yaşatılan mağduriyetleri gidermesi gerektiğini söyledi.

Yıllardır uygulanan zulmün farkında olduklarını, avukat olarak yargılama sürecinde de bu haksız ve hukuksuz uygulamaları mahkeme salonlarında defaatle dile getirdiklerini belirten Yılmaz, şunları ifade etti: 

“Buna rağmen o dönem yargıda etkin durumda olan ETÖ ve FETÖ mensubu savcı ve hâkimlerin elleriyle bu hukuk cinayetleri işlendi ve suçsuz yere birçok insana ağır hapis cezaları verildi. Tüm bu uygulamaları çok yakından müşahede ettik. İnançlarının gereğini yerine getirmekten, İslami yaşamın önündeki engellerin ortadan kaldırılması için çalıştıklarından dolayı bu kişiler müebbet hapislere mahkûm edildi. 28 Şubat zihniyeti ve FETÖ yargısı tarafından mahkûm edilen bu kişilerin dosyalarının yeniden ele alınması gerekir. Bu konuda çalışmalarımız ve girişimlerimiz vardır. ”

Ülsen ailesinin acısını paylaştıklarını belirten Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Ülsen ailesinin 24 yıldır cezaevinde tutulan evladı Veysi Ülsen`e ve onun gibi mağdur edilen diğer mazlumlara reva görülen zulüm farklı şekillerde devam ediyor. Bugün burada sizlerin de şahitlik ettiği gibi en yakınlarını kaybettiklerinde dahi taziyelerine katılamıyorlar. Vefat eden anne ve babalarının dahi taziyelerine katılamadıklarını üzülerek müşahede ettik. Trafik kazaları veya örgütlerin bombalı saldırılarında ağır yaralanan akrabaları ziyaretine gidemeyen mahkûmlar olduğu gibi, ölümcül hastalıklara maruz kalan mahkûmlar da vardır. Bazılarının göz göre göre cezaevlerinde ölümünü izlemek zorunda kaldık. Devlet bu zulme bir an önce dur demelidir. Bir hukukçu olarak şunu açıkça söylemeliyim ki; derin ve karanlık yapıların elleriyle ihdas edilen uyduruk delillerle veya kurulan komplo ve kumpaslarla ağır cezalara çarptırılan bu insanların mağduriyetlerinin devam ettiriliyor olması gayri hukuki, gayri insani ve gayri İslamidir. Bu durum açık bir zulümdür. Bu zulüm devam ettiği müddetçe hepimiz bundan mesulüz. Bu hususta yetkililer başta olmak üzere zulme karşı olan herkesin, bu mağduriyetlerin giderilmesi için elinden geleni yapması insani ve İslami bir sorumluluktur.”  (Mehmet Bozdaş, Emrah Deniz - İLKHA)