`Af değil yeniden yargılanma istiyoruz`
Derin ve paralel devletlerin zulmüne maruz kalmış İslami kimlikli mahkûmların aileleri yaptıkları basın açıklamasıyla, yaşadıkları mağduriyete artık son verilmesi gerektiğini belirttiler.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturma kapsamında FETÖ/PDY ilişkili polis, asker, hâkim ve savcılar bir bir deşifre edilirken, bunların yaşattıkları mağduriyetler de her gün farklı bir hayat hikâyesiyle gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Acılarla dolu hayat hikâyelerinin her gün manşetlere çıkmasına rağmen hükümet yetkilileri tarafından görülmemesi ise mağduriyet yaşan ailelerin tepkisine neden oluyor.
Kısa süre önce Ergenokon ve Balyoz gibi davalardan yargılanan yüzlerce kişi için FETÖ kumpası mağduru oldukları belirtilerek gündemin ana konusu haline getirildikten sonra, hüküm giymişler bile yeniden yargılama yolu açılarak davalardan beraatları sağlandı. Hatta tazminat ödenmesi kararı da alındı.
15 Temmuz sonrası yaşanan gelişmelerden sonra da Kanun Hükümde Kararnameyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a eklenen geçici maddeyle 38 bin kişiye tahliye yolu açıldı ve bu düzenlemeden toplamda 99 bin kişinin istifade edeceği bekleniyor.
FETÖ/PDY polis ve yargıçlarının en fazla mağdur ettiği kişilerden olan İslami kimlikli mahkûmların bir türlü görülmek istenmemesi ise kamuoyunu rahatsız ediyor.
“Af değil adalet istiyoruz” diyen mahkûm aileleri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi önünde yaptıkları basın açıklamasıyla, hükümete çağrıda bulundular.
“Bizler, babaları ‘Rabbim Allah'tır` dediği için zindanlara hapsedilmiş çocukların anneleriyiz”
Basın açıklamasını 15 yıldır cezaevinde olan Coşkun Yarar`ın eşi Sema Yarar okudu. “Müslüman tutsaklara adalet” için toplandıklarını söyleyen Yarar, şunları söyledi:
“Bizler eşleri, çocukları ve kardeşleri yıllardır cezaevinde olanlarız. Bizler yaşadığımız acı ve kederleri hep yüreğimize gömdük. Gözyaşlarımızı hep içimize akıttık. Çocuklarımızı uyutmak için ninniler söylediğimizde, hikâyeler okuduğumuzda, gözlerinin babalarını aradığını gördük. Bizler şu beton duvarlar içerisinde kalan Yusufî mahkûmların; eşleri, kızları ve çocuklarıyız. Bizler, babaları "Rabbim Allah'tır" dediği için zindanlara hapsedilmiş çocukların anneleri, eşleri tutsak edilmiş kolları kırık kadınlarız. Zalimlerin gadrine uğramış masumlar, genç yaşta saçları ağarmış mahzunlarız. Bizler kendi nefsiniz için düşündüğünüzü kardeşiniz için de düşünmez iseniz tam iman etmiş olmazsınız diyen ve âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Resul-i Ekrem'in ümmetiyiz. Bizler, Fırat'ın kenarında kaybolacak koyunun hesabını vermekten korkan Emir'ül Mü'minin Hz. Ömer gibi adil yöneticileri gözleyenleriz.
“Bizler babaları, kardeşleri ve kocaları zindanlara atılmış çocuklarız, kadınlarız, anneleriz”
Bizler, her sabah okula giderken tutunup dayanmak için babalarının ellerini arayan çocukların arkasından gözyaşı dökenleriz. Ayda bir öğretmenleri tarafından hususi olarak çağrılan, neden çocuklarınız içlerine kapanık sorularına muhatap olan, o küçük yüreklerin Araf'ta sıkıştığını anlatınca çaresizliği eğitmenlerin çehresinde gören velileriz. Hülasa, bizler babaları, kardeşleri ve kocaları zindanlara atılmış çocuklarız, kadınlarız, anneleriz.”
“Hükümet yetkililerinin mağduriyetleri hâlâ görmezden gelmesi düşündürücüdür”
Türkiye'de bağımsız ve adil bir yargı sisteminin tesis edilmediğini söyleyen Yarar, “Yargı gücünü kim eline almışsa, kendisini aklamış, diğerlerini mahkûm ettirmiştir. Siyasallaşan yargı, 28 Şubat sürecinden günümüze ETÖ ile FETÖ arasında el değiştirmiştir. Sonuçta her ikisi de dindar kesimlere zulmetmiş, tutuklamış, ağır cezalara mahkûm etmiştir. Hak ve hukukun ayaklar altına alındığı Türkiye'de binlerce dindar insanın ETÖ'den ve FETÖ'den dolayı yaşadığı mağduriyet bugün daha net olarak görülüyorken, hükümet yetkililerinin bu mağduriyetleri hâlâ görmezden gelmesi düşündürücüdür.” dedi.
Kamuoyunun vicdanında mahkûm olmuş birçok suçlunun, siyasi hesaplarla ve pazarlıklarla ‘hukuk `esnetilerek salıverildiğine işaret eden Yarar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Kamuoyuna ‘Çözüm Süreci` diye yutturulan çatışmasızlık sürecinde binlerce KCK tutuklusu serbest bırakıldı. Müebbet hapisle cezalandırılan Ergenekon ve Balyoz davaların mahkûmları yeniden yargılanma yolu ile beraat ettirildiler.15 Temmuz ABD destekli darbe girişimi sonrası birçok şey, daha şeffaf bir şekilde görünür oldu. Artık gündem FETÖ'nün kumpasları ve aslında bir ülkeyi nasıl yönettiklerini de gözler önüne serdi. Bu yapının mağduru olduğunu dile getiren kimi gruplar ki, bunlar içerisinde geçmişte askeri vesayetin ana aktörleri de var; hemen taltif edilmeye, yeniden devletin en gözde makamlarında yer edinmeye başladılar.”
“28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru tutsaklar ısrarla görülmek istenmiyor”
“Ama ne hikmetse müstekbirlerin kuklası fesat şebekesi-FETÖ tarafından komplo ve kumpaslarla uzun yıllardır mağdur edilen 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru tutsaklar ısrarla görülmek istenmiyor.” direk açıklamasına devam eden Yarar, “Kimisinin 20 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulduğu Yusufiler ve ailelerinin çektiği sıkıntılar büyük bir acıya, hayatları ise trajediye dönüşmüş durumda. Hiç kimse görmüyorsa bile Rabbimizin tüm olup bitenleri gördüğünü ve Mahkeme-i Kübra'da hesap soracağını biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Adaletle hükmeden mahkemelerin kurulmasını talep ediyoruz”
Basın açıklamasının sonunda yaptığı çağrıyla yeniden yargılamanın önün açılmasını talep eden Yarar, “Buradan, bizleri duymak ve görmek istemeyenlere sesleniyoruz; ne biz ne de eşlerimiz ve babalarımız sizlerden merhamet ve af dilenmiyoruz. Sadece adil olmanızı ve çeşitli desiselerle zindanlara konulan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufilerin yeniden yargılanmalarının yolunun açılmasını ve adaletle hükmeden mahkemelerin kurulmasını talep ediyoruz. Sinsice tuzak kurup masumları hapseden zalimlerin akıbetini, yaptıklarının kendilerine kâr kalmadığını hepimiz görüyoruz. Sırça köşklerde beddua edenlere değil, mazlumların ahına Dergâh-ı İlahi'de icabet edildiğine şahitlik ediyoruz. Zulmü icra edenler nasıl zillete duçar olduysa bu zulümlere sessiz kalanların da sonunun zillet olacağını hatırlatırız.” dedi. (Emrah Deniz, Mehmet Bozdaş-İLKHA)