Şehid Molla Ali Elbahadır
SADIK YILDIZ / DOĞRUHABER
Ne erler vardı!
Anlat öyleyse dedin ya, anlatıyorum. Biliyorum zalimin tıyneti değişmiyor. Dünyanın neresine gidersen git aynıdır. Sadece yer değil zaman da değiştirmiyor bunları. Dil, din ve ırkları da etkilemiyor. Zalim hep zalimliğini yapıyor. Bu yüzden zalimler neden bu zulmü yaptı diye sorgulamak sanırım abesle iştigaldir.
Onlar zulmettikçe ve diktatörlüklerini dayattıkça Şahitler/Şehitler de kardelen gibi filizleniyor ayazlarda. Bu cehenneme dönüşen dünyaya da bir serinlik bahşediyorlar kanlarıyla. Tohum fidana, fidan geleceğe yelken açıyor. Onlar “Raziyeten Merziyye” makamının mutluluğunu yaşayadursun, bizler de onlarla avunuyor, çocuklarımıza anlatıyoruz.
Onların fikirleri duru, zikirleri mukaddes, amelleri bereketli, yolları saadetli, bahtları ak, eylemleri berrak…
Onlar yani şehitler birer meşale bizler için. Unutmak gaflet, terk etmek ihanet…
MOLLA ALİ ELBAHADIR
1961 yılında Bingöl Yamaç köyünde dünyaya geldi. Diyarbakır İmam Hatibini bitirdi. İmamlık onun mesleği değil yaşam tarzıydı. Her yerde minber kurar, vaaz verirdi. Çay ocakları, sokaklar, inşaatlar ve tarlalarda minberden daha çok vaaz verdi. İlim ehliydi, ilmiyle amel ettiği için etkindi. Etkin olduğu için karanlığın askerlerini korkutuyordu.
Siverek ve Eğil`de çalıştı. Ayaklı meşale gibiydi. Gittiği her yerde nur ve bereket beraberindeydi.
Ve günlerden bir gün tesadüfen düştü zalimlerin eline. Önce sırf sakallı olduğu için almışlardı dağ eşkıyaları. Bir iki hırpalayıp bırakırlardı belki de. Ama onlar oynayacak oyuncak ve zillete teslim olmuş bir korkak yürek sanıyordu. Nur karanlıktan korkmazdı. Karanlığın nur karşısında hiç şansı olabilir mi ki?
Öyleyse söndürmeleri gerekirdi gözlerindeki feri. Vücudunda sigara söndürmekle başladılar. Ardından türlü türlü işkenceler… ve sonra kurşunlar… son mermi gözünde ve nazlı gelin şehadet. Gözlerindeki fer gitti, tarihin karanlık sayfalarına yerleşti.
23 Ağustos 1992 de kaçırılmıştı. Naaşı bir hafta sonra bulundu.
Şehidin kanı ve âlimin mürekkebi, ikisi bir aradaydı şehit olduğu gün.
Arkasından üç yetim bıraktı. Henüz 32 yaşındaydı. Ahlakı, cesareti ve ilmiyle nam salmıştı. Makamıyla daha da meşhur oldu, hem yeryüzünde, hem de gökyüzünde… Molla Ali Elbahadır “Şehit” oldu…