FETÖ mağdurları: Af değil adalet istiyoruz
FETÖ`nün kumpasları sonucu 3 yıl cezaevi yatmak zorunda bırakıldığını söyleyen Bekir Yıldırım, kendisi gibi yüzlerce kişinin İslami kimliğinden dolayı cezaevine atıldığını ifade ederek yeniden yargılanma sürecinin bir an önce başlatılmasını istedi.
İslami kimliklerinden dolayı FETÖ`nün polis, savcı ve hakimleri tarafından düzenlenen kumpaslar sonucunda hukuksuz bir şekilde cezaevine atılanlar ve aileleri, yetkililere seslenerek af beklentisinde olmadıklarını yeniden ve adil yargılanma sürecinin bir an önce başlatılmasını istedi.
2010 yılında Adıyaman Vahdet-Der`e kurulan kumpaslar sonucunda cezaevine atılan Kamil Demiral`ın kardeşi İrfan Demiral, FETÖ`cü hâkimler tarafından tutuklanan İslami kimlikli mahkumlar için bugüne kadar hiçbir adımın atılmadığını söyledi.
Ağabeyi gibi birçok kişinin suçsuz yere cezaevi yattığını söyleyen Demiral, Kanun Hükümde Kararnameyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a eklenen geçici maddeyle 38 bin kişiye tahliye yolunun açıldığını hatırlattı.
Kararnameden FETÖ mağdurlarının yararlanmadığına dikkat çeken Demiral, “Asıl mağdurlar içerde yatarken, hiç alakası olmayan, mağduriyet yaşamamış, halka karşı suç işlemiş hırsız ve arsızların serbest bırakılması adaletsizliktir. Daha önce yapılan zulmün devam ettirilmesidir. Bu zulmün sonlandırılmaması bir nevi FETÖ ruhunu yaşatmaya devam etmektir.” dedi.
Yetkili makamların artık bu mağduriyetleri görmesi ve bu konuda adımlar atması gerektiğini belirten Demiral şöyle konuştu: “Şu bilinen bir sözdür: Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur. Bunun canlı örneğini şu an gözlerimizle görmekteyiz. Yetkililerin artık bu mazlumların mağduriyetlerini görmesini, mağduriyetlerini gidermesini ve devam eden bu zulmü sonlandırmasını istiyoruz. “
FETÖ`nün kumpasları sonucu 3 yıl cezaevi yatmak zorunda bırakıldığını söyleyen Bekir Yıldırım, kendisi gibi yüzlerce kişinin İslami kimliğinden dolayı cezaevine atıldığını ifade ederek beklentilerini af değil adil bir yargılanma olduğunu söyledi.
Yıldırım, “Bizim beklentimiz asla bir af değil. Çünkü af, suç işleyenler içindir. Suç işleyip de pişman olanlar af ister. Oysa gerek Yusufiler ve gerekse onların aileleri olan bizler, adil bir yargılama süreci ve bunun sonucunda adil bir karar istiyoruz. Gerçekten suç işlenmişse bunu kamuoyuna açıklasınlar. Yok, suç yoksa iade-i itibar yapılsın ve adalet yerini bulsun.” diye konuştu.
Paralel yapının hâkim ve savcılarının tutuklandığını ancak onların mağdur ettiği insanlar için herhangi bir adımın atılmadığını belirten Yıldırım, “Tutuklama sürecindeki polis, savcı ve hâkimler aynı örgütten. Kendi aralarında istedikleri gibi iddianameler hazırlayarak, keyiflerine göre Müslümanlara ceza yağdırdılar. Bugün bütün bu hukuksuzlukları ortaya çıkarılıp, tutuklanarak cezaevlerine atılmalarına rağmen bunların mağdur ettikleri için hâlâ bir adım atılmadı ve bir düzenleme yapılmadı.” diye belirtti.
“Allah rızasını gözettiğimiz için iftiralar attılar, işkencelerden geçirdiler”
Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mahkûmların psikolojisinde her zaman içlerini kemiren bir pişmanlık vardır ancak yattığım süre içerisinde ben dâhil hiçbir zaman Yusufi kardeşlerimizin böyle bir sıkıntısı olmadı. Çünkü biz yaptığımız her şeyi Allah rızası için yaptık. Sırf Allah rızasını gözettiğimiz için bizlere iftiralar attılar, küçük düşürdüler ve işkencelerden geçirdiler. Ama Allah`a hamdolsun bu gün onların geldikleri durumu görüyoruz. Hizmet ettikleri herkes tarafından dışlandılar ve yapayalnız kaldılar. Oysa biz her şeyi Allah için yaptık ve o hiçbir zaman kendisi için yapılanları boşa çıkarmaz.”
Yıldırım son olarak: “Bugün yetkililerin, kendilerini bu ülkenin sahipleri sanıp, keyiflerine göre hüküm savuran, zulüm yapan ve saltanatları ebediyen sürecekmiş gibi davrananlardan ibret alarak aynı hatalara düşmemeleri gerekmektedir. Tarih, böyle azgınlaşıp zulmedip de sonunda perişan bir halde yitip giden kralların, şahların ve imparatorların ibretlik hikâyeleriyle doludur. Zalimlerin bütün güçlerine rağmen her zaman hakkın tarafında yer alan mazlumlar kazanmıştır. Bunları unutmamak ve buna göre davranmak gerekmektedir.” dedi. (Ferit Gölgül- İLKHA)