Şehid İbrahim Hoca
Çok cesurdu, korkusu yoktu. İnsanlara karşı güler yüzlüydü, insanlar onu çok severdi, dostu çoktu. Cömert bir insandı, misafiri geldiğinde bütün servetini önlerine dökmek isterdi. Binbir çeşit iftiraya maruz kaldı. Kendisine yapılanları sinesine çekerdi. İşlerini güzellikle halletmeye çalışırdı. Kendisinin aleyhinde olan bazı hocalar, daha sonraki yıllarda hocanın yanına gelerek; bana dua edin vallahi ancak sahabe devrinde sizin gibi insan var, diyerek pişmanlıklarını dile getirdiler.
Feyzullah Zerey / doğruhaber
İbrahim Kızmaz Hoca, 01.01.1956 tarihinde Batman ili Gercüş İlçesi’nin Akburç (Kelehe) köyünde doğdu. Eğitimini tamamladıktan sonra Nusaybin’e bağlı Tepeüstü (Tılmınar) köyünde yedi yıl boyunca öğretmenlik yaptı. 1984 yılında Nusaybin’e gitti. 06 Ocak 1992’de şehid edilene kadar burada öğretmenliğe devam etti.
İbrahim Hoca, öğretmenlik yaptığı Tılmınar Köyünde İslami çalışmalar yaptı. O dönemler çeşitli sol örgütlerin faal oldukları bir dönemdi. İbrahim Hoca, 1980 öncesi fikir mücadelelerinde İslam’ı savunması ve yaymaya çalışması nedeniyle “Şeriatçı” diye anılmaktaydı. Köylülerle diyaloğu çok iyi olan İbrahim Hoca, komünist düşüncesindeki insanlarla sürekli fikir çatışmalarında bulunurdu. İbrahim Hoca’nın çalışmaları verim verdi ve çevresinde bazı gençler birikmeye başladı. Bunun üzerine tehdit edildi. Defalarca önü kesildi. Çalışmaları engellenmeye çalışıldı. Cesaretiyle tanınan İbrahim Hoca, çalışmalarından taviz vermedi.
İbrahim Hoca, çok kitap okurdu. Gençlere kitaplar okutan aydın bir kişiliği vardı. Tartışmalarda sürekli galip gelir, karşısındakiler ona cevap veremezlerdi. Gençlerin camiye gitmelerini, Kur’an okumalarını ve kitap okumalarını tavsiye ederdi. Bu konularda onlara yardımcı olurdu. İbrahim Hoca, asri kitaplardan haberdardı. Hasan el Benna, Seyyid Kutup, İmam Gazali, Bediüzzaman Said Nursi’nin kitaplarını okurdu.
İslami şuura sahip olan gençler bir güç haline gelince çeşitli ambargolarla karşılaştılar. Bu gençlere selam verilmezdi, selamları alınmazdı. Tarlalarını sürecek traktör bulamazlardı. Herhangi bir ihtiyaçları için şehre gidebilecek araba bulamıyorlardı. Bütün bunlara rağmen insanlarla irtibatı kesmek istemeyen İbrahim Hoca, “Bizim davamız bunu istiyor, selam vermemiz, ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor, belki kalpleri ısınır” derdi.
İbrahim Hoca, tebliğ çalışmalarını çevre köylere taşıdı. Öğretmenlikten aldığı maaşı köy yollarında harcadı. Ulaşabildiği kadar insana ulaşıp Allah’ın dinine davet ediyordu.
İbrahim hoca, 12 Eylül askeri darbesinden sonra yapılan ilk yerel seçimlerde Nusaybin’de bağımsız olarak adaylığını koydu, fakat yeterli oyu alamadı. Evini Nusaybin’e taşıdı. Buradaki bir ilkokulda öğretmenliğe başladı.
İslam’ın dünya görüşünü hakkıyla idrak eden İbrahim Hoca, İslam’a hizmet amacıyla Düşünce Kitabevi’ni açtı, gençlere verdiği kitaplarla onların da bu şuuru kazanmalarına çalıştı.
Âlim ve imamların İslam davasını sahiplenmeleri için defalarca kapılarına gitti.
İbrahim Hoca, çocukları çok severdi. Onlara çeşitli hediyeler alırdı. Sürekli cebinde çocuklar için bir şeyler taşırdı. Mahallenin çocuklarını sevindirirdi. Ayakkabısı eskiyen bazı öğrencilere ayakkabı alırdı.
Müslümanlara karşı halim ve selimdi. Müslüman kardeşi ne dese kızmazdı velev ki kendisine hakaret dahi yapsa. Fakat din düşmanlarına karşı tavizsizdi. Kendisinin şairliği de vardı ve çok güzel şiirler yazardı. Genelde İslamiyet ve mazlumlar üzerine şiirler yazıyordu. Türkçe yayınlanan Hicret Bant Tiyatrosu’nu Kürtçe’ye çevirdi ve yönetmenliğini yaptı.
İbrahim Hoca, karşılaştığı insanlara selam verir, dertlerini dinlerdi. O kadar ilgileniyordu ki gününün çoğu yolda insanların dertlerini dinlemekle geçiyordu. Güzel ahlakıyla kendini herkese sevdirmişti.
Arkadaşlarına “kalkın kalkın, siz yatıyorsunuz ama küfür gece gündüz durmadan çalışıyor, nedir bu haliniz kalkın uykudan” derdi.
İbrahim Hoca, kitabı okurken ağlardı. Bir yere gitmediği gün evinde kitap okur ibadet ederdi. İbrahim Hoca, gençlere özel ilgi gösterip onlarla çok ilgilenirdi. Evine sürekli gençler gelir, onlara İslam’ı anlatırdı.
İbrahim Hoca taziye evlerine de gidip İslam’ı anlatırdı. O gittiği taziye evlerinde hemen konuşmaz, orada konuşan Âlim ve imamlar onu görünce “hocam buyurun siz de anlatın” derlerdi.
Kendisine Çukubirlik başkanlığı teklifi yapıldı. İbrahim Hoca, kabul etmedi. “Öğrencilerim ilkokulu bitirinceye kadar Kur’an-ı Kerim’i de öğreniyor. Ben onlara hem okul hem de Kur’an-ı Kerim bitirdikleri için iki diploma veriyorum. Ben bu dünyaya bir kere geldim. Ömrümü İslam’a hizmet ederek geçirmek istiyorum. Ben dünya makamı değil ahiret makamı istiyorum” demişti.
Duasında sürekli “Ya Rabbi! Bana izzetli ve şerefli bir şahadet nasip et” derdi.
Şehid edildiği dönem havalar çok soğuktu. Evinde odun ve kömür de yoktu; ama o “kömürüm de odunum da olmasa, benim derdim bunlar değil, derdim Allah’ın davasıdır” diyordu. Allah yolunda her şeyimi vermeye hazırım dedikten sonra “Evet sıkıntı çekiyoruz, fakat öbür dünyada ferahlık bulacağız” derdi.
Nusaybin çok karışıktı. Mürted örgüt, gençler şeriatçı olmuş diyor ve bu çalışmalardan rahatsızlık duyuyordu. Hoca, evinde otururken eve roket attılar, roket çatıyı deldi ama patlamadı.
Tarihler 06 Ocak 1992’yi gösteriyordu, İslam düşmanları okul önünde İbrahim Hoca’yı yaylım ateşine tutarak orada şehid ettiler. Vücudundan 18 tane kurşun çıkarıldı. Allah’u Teâlâ şehadetini kabul etsin.
İBRAHİM HOCA
Ağlama gül, gül ey sümbül
Kederlenme güzel bülbül
Şehadet bize bayramdır
Kimi mevsim hazan olur
Dinmez yara çıban olur
Bu derde şehadet derman olur
Mamoste bir şehid kurban olur
Ey şehid kahraman İbrahim Hoca
Korkusuz Müslüman İbrahim Hoca
Sen ey bülbül, figan eyle
Yanık yanık oku söyle
Gül için son ağlamandır
Bazen mevsim kar kış olur
İman elde ateş olur
Güneş doğar yine bahar olur
Şehadet dertlere derman olur
Ey şehid kahraman İbrahim Hoca
Korkusuz Müslüman İbrahim Hoca
Feryat oldu dağa taşa
İbrahimi bir savaşa
Müminler sana hayrandır
Kimi hayal ziyan olur
Bazen dünya zindan olur
Güneş doğar yine bahar olur
Şehadet dertlere derman olur
Ey kahraman İbrahim Hoca
Korkusuz Müslüman İbrahim Hoca
(Şehidler Kervanı, 6/2)
Îro ez fikirîm Hinek
Îro ez fikirîm hinek
Ez ketim behrê bê binî
Min didîtin ‘ecêbin gelek
Ê kû digrîn ê ku dikenîn
Min didîtin ê ku dikenîn
Hemû xwînxwar û ‘asî bûn
Min didîtin ê ku digrîn
Hemû û jar û tev tazî bûn
Min digo qet weha nabe
Gotin derdê te çiye
Gotim lazim ev hal rabê
Gotin qey tu jî birçiya
Gotim însanim xelefim ez
Gotin îro ne meqbûle
Gotim çima hun cegerbest
Gotin dînê me mensûra
Min digo dînê we îlhad
Digotin me neqandiye
Min digo ma riya ‘ehed
Digotin ew riya ketiya
Hingê kezebêm şewitîn
Dil û hinavêm peritîn
Xwîn û mêjiyê-m lebitîn
Min gazî dikir ketiya
Gelî tazî û birçiya
Deng bidin min bêjin çiya
Ev çi-j ‘ebdar ‘ebdîtiye
Ev ğespa li ser me çiya
Çima em serê xwe nahilînin
Zulm û te’dê na teşwînin
Em barê xwe na hemlînin
Barê go red kir tev çiya
Ne layiqê me ye ev hal
‘Îşê me bûye qîl û qal
Ma qey bera hetta çend sal
Ber dewam bê tağûtiya
Bese rabin em tev û hev
Govend bikin bi roj û şev
Bigrin çavan vekin û dev
Qêrîn bikin bi haqqaniya
Bibin bakî gelek dujwar
Ne sed bihêlin ne ti dîwar
Bibin xencer singa kuffar
Bi limînin şeytaniya
Em kêlikê tixuba rakin
Tevê têla berhewakin
Mezlûma teva bira kin
Biratiya Îslamîya
Biratiya musted’efan
Ji Çîn û Hind û Pakîstan
Bimeşe welatê reşan
Veger ‘İraq û Sûriye
Bibin gilok wekî tofan
Bimeşin ser wê Awrûpan
Bavêjin qurmê wan sirpan
Xir û xwar kin iblîsîya
Serê kehniyê helbirin
Bes bi vir wirde herin
Ger fêm bikin qey hun kerin
Ne ‘Îşekî veşartiya
Gava we kehnî çikandin
Hevalê Îblîs qelandin
Rehberê Îslam neqandin
Dem dema xîlafetiya
Min di dî dengek hat ji kûr
Li ber me tev zîre û zûr
Xweda da min gelek hizûr
Hizûrek xwedî hêvîya
Digo ey ê gazî dike
Va em hatin sebir bike
Di wextekî zehf hindike
Lê hişyar kin wa ketiya
Mustekbîra hilweşînin
Gur û mihê tev biçêrînin
Emrê Rebbê xwe bimeşînin
Ser mûlkê ‘edaletiya
Hingê bihna min fireh bû
Dilê Bîlal gelek şah bû
Ha dil da bû ha can da bû
Diber hikmê Îslamiya
(Şehid İbrahim Hoca)
Îro ez fikirîm hinek
Ez ketim behrê bê binî
Min didîtin ‘ecêbin gelek
Ê kû digrîn ê ku dikenîn
Min didîtin ê ku dikenîn
Hemû xwînxwar û ‘asî bûn
Min didîtin ê ku digrîn
Hemû û jar û tev tazî bûn
Min digo qet weha nabe
Gotin derdê te çiye
Gotim lazim ev hal rabê
Gotin qey tu jî birçiya
Gotim însanim xelefim ez
Gotin îro ne meqbûle
Gotim çima hun cegerbest
Gotin dînê me mensûra
Min digo dînê we îlhad
Digotin me neqandiye
Min digo ma riya ‘ehed
Digotin ew riya ketiya
Hingê kezebêm şewitîn
Dil û hinavêm peritîn
Xwîn û mêjiyê-m lebitîn
Min gazî dikir ketiya
Gelî tazî û birçiya
Deng bidin min bêjin çiya
Ev çi-j ‘ebdar ‘ebdîtiye
Ev ğespa li ser me çiya
Çima em serê xwe nahilînin
Zulm û te’dê na teşwînin
Em barê xwe na hemlînin
Barê go red kir tev çiya
Ne layiqê me ye ev hal
‘Îşê me bûye qîl û qal
Ma qey bera hetta çend sal
Ber dewam bê tağûtiya
Bese rabin em tev û hev
Govend bikin bi roj û şev
Bigrin çavan vekin û dev
Qêrîn bikin bi haqqaniya
Bibin bakî gelek dujwar
Ne sed bihêlin ne ti dîwar
Bibin xencer singa kuffar
Bi limînin şeytaniya
Em kêlikê tixuba rakin
Tevê têla berhewakin
Mezlûma teva bira kin
Biratiya Îslamîya
Biratiya musted’efan
Ji Çîn û Hind û Pakîstan
Bimeşe welatê reşan
Veger ‘İraq û Sûriye
Bibin gilok wekî tofan
Bimeşin ser wê Awrûpan
Bavêjin qurmê wan sirpan
Xir û xwar kin iblîsîya
Serê kehniyê helbirin
Bes bi vir wirde herin
Ger fêm bikin qey hun kerin
Ne ‘Îşekî veşartiya
Gava we kehnî çikandin
Hevalê Îblîs qelandin
Rehberê Îslam neqandin
Dem dema xîlafetiya
Min di dî dengek hat ji kûr
Li ber me tev zîre û zûr
Xweda da min gelek hizûr
Hizûrek xwedî hêvîya
Digo ey ê gazî dike
Va em hatin sebir bike
Di wextekî zehf hindike
Lê hişyar kin wa ketiya
Mustekbîra hilweşînin
Gur û mihê tev biçêrînin
Emrê Rebbê xwe bimeşînin
Ser mûlkê ‘edaletiya
Hingê bihna min fireh bû
Dilê Bîlal gelek şah bû
Ha dil da bû ha can da bû
Diber hikmê Îslamiya
(Şehid İbrahim Hoca)