Evet 21.yüzyılda insanların bilhassa gençlerin hastalık boyutuna varan teknoloji bağımlılığından, yani bir nevi ülkedeki dizi senaryolarının neden bu kadar alt seviyede dolaştığını, insanların programın sonlarına doğru haftanın yedi günü yayınlanan Survivor'u neden çılgınlar gibi izlediklerini, hemen hemen her televizyon kanalında neden dalga geçer gibi evlilik programlarının olduğu vb. ülkemizin teknoloji karşısındaki yenilgisinden bahsedeceğiz.

%4.5 kitap okuma oranına karşılık ülkenin %94'ü televizyon izleyen, yani ortalama günün dört saate yakınını televizyon karşısında geçiren, yine %58'e varan bireysel internet kullanımına ulaşan, yani günün en az üç dört saatini internet kullanarak geçiren bir toplumdan bahsediyoruz. İşin felaket kısmını varın siz düşünün?

Tabi bu kadar yüksek televizyon izleme oranı olduğundan, insan artık yedi kez evlilik yapıp boşanan kişilerin evlilik programı yapmasına, üç kez din değiştirmiş insanların dini programlar yapmasına, 'Tarz' adı altında yapılan mide bulandıracak programlara, neredeyse dört diziden iki tanesinin saçma sapan aşk dizileri olmasına, insanların sırf tanınmak için televizyon programlarında şaklabanlık yapmalarına vb televizyonda yaşanan rezilliklerin tavan yapmasına şaşırmıyor artık daha doğrusu şaşıramıyor.
Yine aynı şekil internet kullanımı bu kadar yüksek olduğundan insan, online oyun için küçücük bir çocuğun öldürülmesine, yine oyun için insanların evlerini arabalarını satmasına, Facebook'tan tanıştığı erkek arkadaşına kaçan on altı yaşındaki kızın uğradığı aşağılık olaya, namaz kılarken bile çekilen fotoğrafların paylaşılmasına neredeyse tuvalette bile durum paylaşır hale gelmemize bile şaşıramıyor.

Bu teknolojik aletlerini haddinden fazla kullanmamızın yanı sıra nasıl ve ne amaç ile kullandığımız istatistikler yolu ile önümüze serildikçe ülkece utanç durumumuzun artması da işin cabası!

%90'ı Müslüman olan bir ülkenin ki bu yazıda işin dini boyutunu ele almayacağız. Sadece şuna değinmek istiyorum. Google arama sıralamalarımızın ilk sıralarını ahlaksız siteler oluşturuyor. Hal bu iken ülkede tecavüz vb sapıklık olaylarının gün geçtikçe artması pek anormal gibi görünmüyor.
Velhasıl Batı özellikle son yıllarda bizden birçok değerimizi “yerlerinden kıpırdamadan, daha da acısı bizim irademizle” söküp aldı. Daha doğrusu biz nazikçe teslim ettik.

Kitap okuyan, fikirler üreten, sorgulayan, fikirlerin tartıştığı gençlik ortamından, neredeyse eline kitap bile almayan, bırakın fikir üretmeyi üretilen fikirleri bile anlamayan veya yanlış anlayan, sadece maç sonuçlarını dizileri tartışan, gününün çoğunu saçma sapan işlerle harcayan, uyuşuk, hantal, sorgulamayan, ferasetsiz ve hedefsiz bir gençliğe varan bu oluşum sürecindeki ana karakterleri de sizlerin bulmasını temenni ederek...

Mücahit Kırmızıtoprak / K.K.T.C (Lefkoşa) – Yaş: 20

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Lefkoşadan Mücahit  KIRMIZITOPRAK Kardeşimiz: Her çağın bir hastalığı olduğu gibi bu çağın hastalığı da teknoloji hastalığıdır.Teknoloji ,her ne kadar fayda için icat edilmişse de insanlar kendi emellerini merkezileştirerek teknolojiyi ölçüsüz kullanmaktadırlar.
teknolojiyle doğaya hakim olma düşüncesi yada gençlerimizi teknoloji ağına düşürme emelleri sadece günümüzün projesi değildir. Bu proje çok eskilere dayanır.Sadece yöntem ve stratejilerde bir değişikliğin olduğunu söyleyebiliriz.Bu proje önceki yıllarda başka araçlarla yapılırken günümüzde ise kitle iletişim araçlarıyla özellikle en çok diziler aracılığıyla yapılmaktadır.
Bir şeyin faydası ve zararı kullanış amacına göre değişir.Bizler yıllarca hep teknolojinin zararlarından bahs ederken birileri bizlere  olumlu yönde nasıl kullanabileceğimizi söyleyemedi ya da bizler bu nokta da örnek teşkil edemedik.Duygularınızı güzel ifade etmişsiniz Tekekkürler.Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz.Allaha emanet olunuz.