• DOLAR 32.574
  • EURO 34.987
  • ALTIN 2457.695
  • ...
Coğrafyamızın İslam`la Şereflenmesi-16
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Yılmaz / Araştırma

Selahaddin-i Eyyübî`nin süvari birliklerinin memleketi Hakkarî Yöresi

“ Şemdinli dağlarının içtim nur çeşmesinden,

Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden”

(Seyyid Taha hayranı şair Necip Fazıl Kısakürek)

Hakkarî… Selahaddin-i Eyyübî` nin ünlü süvari birliklerinin memleketi… Onlarla Mısır`a gitti, onların alimlerinin desteğiyle Mısır`a vezir oldu.

Hakkarî… Büyük mürşid ve ıslah rehberi Şeyh Abdulkadir-i Geylanî Hazretlerini yetiştiren Ali el Hakkarî`nin memleketi…

Resulullah`ın sevgisini kendi dillerinde her Kürt evine ulaştıran, ilk Kürtçe Mewlid`in şairi Melayê Batê`nin memleketi…

Hakkarî…Şeyh Halid`in en büyük halifelerinden ve yakın zamanın sadatlarından Seyyid Taha en Nehri`nin memleketi…

Hakkarî… Zulme karşı kıyam eden ve ele geçirdiği coğrafyada bizzat Batılıların tanıklığıyla dünyanın o güne ait en adil sistemini kuran Şeyh Ubeydullah en Nehri`nin memleketi…

Hakkarî…Şark İstiklâl Mahkemesinde "Ben İslam Cumhuriyeti istiyorum" diyen Osmanlı Şurayı Devlet (Danıştay) Başkanı... Şeyh Said Efendi`yle beraber 1925`te Diyarbakır`da dar ağacında can veren büyük Seyyid Abdülkadir en Nehri`nin memleketi…

Hakkarî, bizim coğrafyamızda İslam`ın bir ser çeşmelerindendir, bir hayat kaynağıdır. İslam tarihimizi anlatıp da Hakkarî`yi anlatmamak, Hakkarî`yi atlamak mümkün mü?

TARİH ÇARPITILIYOR

Hakkarî ile ilgili ulaştığım tarihi bilgilerin ardından Hakkâri tarihinin nasıl anlatıldığını araştırmak için internet sitelerine girdim. Öylesine kahroldum ki… Daha önce televizyon kanallarındaki düğün görüntülerinden birilerinin Hakkâri`de tesettüre karşı bir savaş verdiğini anlamış ve onların etkili olduğunu öğrenince üzülmüştüm. Bu kez, ondan çok daha eziyet verici, kahredici bir manzarayla karşılaştım.

Birileri, Hakkâri yöresini İslam`a düşmanlığın kalesi gibi anlatıyor ve Hakkârililerle İslam arasında yapay bir kan davası oluşturmaya çalışıyor.

Diyarbakır`ın fethine dair yalanların, iftiraların mahalle kahvelerinde konuşulduğundan haberdardım ama Hakkâri yöresiyle ilgili bir şey duymamıştım. Meğer fitnelerini şehir şehir sürdürüyorlarmış.

ALÇAKLIK BUDUR

Bir Hakkâri sitesinde yayınlanıp Hakkari ile ilgili neredeyse her yerde karşımıza çıkan şu tarih notuna bakın. Adamlar söze,

“Halife Ömer döneminde (634–644) Arapların ve birlikleri hemen tüm Doğu Anadolu`ya akınlar yaparken Hakkâri`yi ele geçirme girişimlerinde bulunmamışlardı” diyerek başlamışlar; ardından Büveyhoğulları zamanında ( 932–1062) yöre halkının İslam adına çarmıha gerildiğini ima etmişler ve sözü,

“İslam akınları II. Ömer (Ömer b. Abdülaziz kastediliyor) döneminde başlamışsa bile, Hakkari yöresi İslam`a karşı tam 720 yıl direnmiştir. İslamiyet, yönetimdeki aileler tarafından kabullendi. Ancak yerleşik aşiretlerin birçoğu eski dinlerinde kalmak için ısrar ettiler. İslam`ın lehine denge ancak miladi 1415 yılında Cizre ve Hasankeyf beylerinin desteğiyle gerçekleşen ve adeta bir soykırıma dönüştürülen bir seferle değişti” saçmalığıyla bitirmişler.

Hakkârilileri dağlarından alıp Mısır hâkimi yapan onları idarede ve ilimde öncülük konumuna yücelten, Osmanlı sarayında Şurayı Devletin başına getiren İslam`ı Hakkari`nin soy kırımcısı diye sunmak sadece İslam düşmanlığı değil, aynı zamanda insanlık düşmanlığıdır, bilim düşmanlığıdır.

Ermeniler ve Yahudiler İslam hakkında bu kadar vicdansız olmamış, bu kadar iftiralarla örülü yalan bir tarih uydurmamış ve mahalle kahvelerinde anlatmamıştır.

İslam`ın Arap, Musevi, Türk, Fars, Kürt her kimse kendisiyle savaşanlarla savaşma hakkı vardır. Nitekim, Bedir`de Kureyş müşrikleri, Medine`de on katı kadar Yahudî; Yermük`te, Kadisiye`de çok daha fazla Bizans ve Sasanî öldürülmüştür. Ama ne Kürtlerle ne de özelde Hakkarilerle İslam`ın büyük bir savaşı olmamıştır. Olsaydı velevki Hakkari halkının hepsi de yok edilmiş olsun, tarihlerimiz mutlaka anlatırdı. Başkalarıyla savaşları gün gün kaydeden İslam tarihleri acaba neden Hakkari`yi saklasın? Mantık bunu alıyor mu?

Sonra Hakkari halkı Miladî 15. yüzyılda Müslüman olmuş olabilir mi? Siz, bu sözlerle ancak cahilleri kandırırsınız. Ancak suçlu siz misiniz biz miyiz? Seçemiyorum. Çünkü o halkı cahil bırakan, onlara bütün engelleri aşıp zamanında ulaşmayan biziz. Korkarım ki cürümünüzde sizinle ortak olmuşuz…

İSLAM, HAKKARİLİLERİ MISIR`IN HAKİMİ YAPTI

Mısır nere, Hakkari nere? Ama Selahaddin-i Eyyübî`nin tam 13 komutanı Hakkârili… Dahası Selahaddin, Fatimiler zamanında Mısır`a vezir olduğunda kadılığa kimi getiriyor, dersiniz: Büyük fakih ve İslam mücahidi İsa el Hakkâri…

Ey İslam`ı karalayanlar, sizin inanmadığınız manevi mükâfat bir yana, cennet köşkleri bir yana… Siz İslam dışında, bir Hakkârilinin dünyanın herhangi bir yerinde İslam`ın çıkardığı konuma çıktığına hiç tanıklık ettiniz mi? İlahî rızaya ulaşma ile dünya makamlarını yan yana getirmek insanı sıkıyor ama sizin iftiralarınız karşısında insan şöyle bir tarihe göz atmadan da edemiyor.

Mısır`a vezir olmak, bir efsanedir Doğu halkları arasında; işte İslam bunu vermiştir Hakkarililere… Ya siz ne verdiniz ve sizden önceki kafirler ne verdiler?

İsa el Hakkari`nin Selahaddin`in Mısır veziri olmasındaki rolü öylesine önemli ki… El Kamil fi`t- Tarih`te İbn-i Esir anlatıyor. Selahaddin`in amcası Şirkuh vefat ettiğinde Selahaddin`le ilgili ihtilaf çıkıyor, onun yaşı Mısır`a vezir olması için genç bulunuyor. Bunun üzerine,

“Fakîh İsa el Hakkârî, Seyfeddin el Maştub el-Hakkari`yi ikna edip Salâhaddin`in tarafına çekti. Sonra da Selahaddin`in dayısı el Hârimî`nin yanına gidip “Selahaddin, senin kız kardeşinin oğludur. Onun şerefi, onun hükümdarlığı senin şeref ve hükümdarlığın demektir. Selahaddin vezaret makamına geçip işleri yoluna girdi. Onu bu görevden uzaklaştırmak için çalışan ilk kişi sen olma, bu sana bir fayda sağlamaz” dedi.

Fakih İsa el Hakkarî, nihayetinde herkesi ikna ediyor, Selahaddin`in Mısır`da vezir kalmasına vesile oluyor, Kudüs fatihinin önünü açıyor. İşte Hakkari`nin daha 12. yüzyılın sonunda İslam için üstlendiği rol… Yoksa, haşa, İsa el Hakkarî hem kadıydı hem Müslüman değil miydi? Ey yalanı kendilerine meslek edinenler, gemilerini iftiralarla yürütenler yüzünüz kızarıyor mu?

Selahaddin`in ordusundaki Hakkârili sayısı öylesine çok ki başlı başına bir birlik oluşturuyorlar. Nitekim Ahmed b. Ali b. el Meştub, Eyyübilerin öncü birliklerini teşkil eden Hakkari süvari birliklerinin başında o kadar büyük hizmetler yapmış ki sonraki dönemde (o günler için büyük ordu sayılan) emrindeki 800 atlı ve 2000 bin yayayla bugünkü askerler gibi ihtilal yapmaya kalkışmasına rağmen öldürülmemiş, hatası hizmetlerine karşılık affedilmiştir. Bu bir yan… Bir başka yana da bakalım:

Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (ks), Hicri 470(Miladi 1077)`te doğmuş, İslam dünyasını en çok etkileyen isimlerin başında gelir. O büyük mürşidin hocalarından biri de Ali el Hakkari adlı alimdir. Şeyh Abdülkadir`lere ders verme onuru… Bunu İslam`dan başka Hakkâri`ye kim verebilirdi ve eğer Hakkârililer 700 yıl İslam`la mücadele etmişlerse Ali el Hakkari neyin nesidir? Buna nasıl cevap verilecek?

İLK HAKKÂRİ BEYLİĞİ

İzzeddin Şîr, Hakkari Beyi olup Timur öncesinde başta Gevaş olmak üzere ta Van yöresine uzanan bir Hakkari beyliği kurmuştur. Timur, Van`a girdiğinde onu Kürdistan beyi yaptı ve beyliğinin başında bıraktı. Tarihler hangi dönemi gösteriyor, dersiniz? 1360`ları...İzzeddin Şîr, Gevaş (Vestan) `ta bir medrese yaparak İslam`a hizmet etmiştir. Bunlar hayal mi acaba?

MELAYÊ BATÊ

Resullullah (sav)`ın sevgisini her Kürt evine ulaştıran büyük şair… Kürtçeyi edebi bir dil haline getiren büyük dil ustalarından… Mewluda Şerif`in yanında Divanı ve Zembilfroş destanı ünlü olan Seyda…

Sol görüşlü Fehmi Işık`tan onunla ilgili birkaç söz aktarıyorum: “Çarlık Rusya`sı Erzurum Başkonsolosu Alexander Jaba, Petersburg Bilimler Akademisinin talebi üzerine Erzurum ve çevresinde Kürt dili ve edebiyatı üzerine yaptığı araştırmalarda edindiği bilgilerden ve el yazması ürünlerden sonra kaleme aldığı kitabında asıl adı Ahmed olan Melayê Batê`nin (Çoğu kaynağa göre adı Hüseyin, lakabı Ahmet`tir) 1417 ile 1491 yılları arasında yaşadığını yazar. Melayê Bate`nin Hakkari`ye bağlı Beytüşşebap ilçesinin Batê Köyünde dünyaya geldiğini belirten Jaba, Mewluda Kurdî (Mewluda Pêxember, Mewluda Şerîf) eserinin yanı sıra büyük bir divanının olduğunu da söyler. Jaba`dan sonra yazan M. B. Rudenko ise Kürt edebiyatı üzerine yaptığı incelemeleri kaleme aldığı eserinde Melayê Batê`nin Zembilfroş adlı bir manzum eserinin de olduğunu söyler. Melayê Batê`nin her iki eseri bugün de, Rusya`nın St. Petersburg kentinde, Saltikov-Sçedrin kütüphanesinde mevcuttur. Ancak Jaba`nın sözünü ettiği Divan`ı henüz bulunmamıştır. Jaba, Melayê Batê`nin Divan`ında yer aldığını belirttiği bazı şiirlere çalışmasında yer vermiştir.

Melayê Batê`nin Feqiyê Teyran`ın doğum yeri olan Mûks`te, Mîr Hesen Velî`nin medresesinde okuduğu, dini eğitimin yanı sıra tıp ve edebiyat eğitimi aldığı ve Hakkari Meydan Medresesinde hocalık yaptığı biliniyor.”

Melayê Bate, aynı zamanda bir halk kahramanıdır. Dostu Mir karşısında halkın haklarını savunmuş, vergileri azaltmış, gerçek bir İslam alimidir.

SEYYİD TAHA EN NEHRİ (Vefatı 1853)

Şeyh Abdülkadir-i Geylanî Hazretlerinin soyundandır. Kadiri tarikatına mensupken Şeyh Halid`e kast etmiş; onun halifeliğine yükselmiştir.

Şeyh Halid`in Seyyid Taha`ya kazandırdığı yüksek bilinç Hakkâri yöresinde bambaşka bir manevi havaya vesile olmuş ve Şeyh Halid`in halifesi Ali Septi Hazretleri nasıl Bingöl-Elazığ-Diyarbakır yöresini manevi bir dergaha dönüştürmüşse Seyyid Taha da Hakkari yöresini öylesine bir dergaha dönüştürmüştür. Seyyid Taha, hızla siyasi bir güce de ulaşmış hem İran Şahından hem Osmanlı Padişahından saygı görmüştür.

Seyyid Taha, vefat ettiğinde yerine kardeşi Şeyh Salih; o da vefat ettiğinde yerine oğlu Şeyh Ubeydullah-ı en Nehri geçti.

Şeyh Ubeydullah, Şeyh Halid`in izinde büyük bir devrimci karaktere sahipti. Bunun için İran Şahının zulmüne karşı başkaldırdı; Osmanlı`nın tepkisini çekince 1880`de Osmanlı`ya da karşı çıktı ve Hakkâri`den Van`a uzanan bölgede bir Batılı`nın dünyanın en adaletli bölgesi dediği bir alan oluşturdu.

1883`te sürgün yaşadığı Mekke`de secdede iken vefat eden Şeyh Ubeydullah Hazretleri, yakın dönem tasavvuf geleneğimiz içinde kıyam eden ilk öncüdür, çağında Kürtler arasında en çok saygı duyulan kişidir. Oğlu Seyyid Abdülkadir de İstanbul`da Kürt Teali Cemiyetinin başında iken Kürt aydınlarının İslamî bir çizgiyi benimsemelerinde etkili olmuştur. Aynı zamanda Şurayı Devlet (Danıştay) başkanı olan Seyyid Abdülkadir de İstanbul`un en saygı değer Kürdü olarak bilinmiş ve Şeyh Said Kıyamından sonra Diyarbakır`da darağacında can vermiştir.

Hakkâri İslam`a sarıldıkça yüceldi, gelişti, dünyaya hükmetti; İslam`dan uzaklaştıkça geri gidecek ve tükenecektir. Bugün Hakkâri yöresinde İslam düşmanlığı yapanlar, Hakkâri kadınının başını açmak için özel bir mücadele verenler Hakkâri dostu, Kürt dostu değil; Kürtlerin meşhur deyimiyle din ve namus düşmanıdır.

Hakkâri`nin mirasına sahip çıkmaması, Batılılaşma yalanıyla avunması kahredici bir hâldir. İnşaallah yeni kuşak Hakkârililer uyanır, Şemdinli dağlarının nur çeşmesinden içer, İslam`la yücelmenin yoluna yeniden girerler.

SON...

KAYNAKLAR:

1. Diyanet İslam Ansiklopedisi

2. Rojdar Merdoxi, Boris James, Saladin et les Kurdes, s.152

3. Önder Kaya, Anadolu`da Eyyübiler, Yeditepe Yayınları, s. 117

4. Fehmi Işık, Kürt Klasik Edebiyatının İz Bırakanları

Bu haberler de ilginizi çekebilir