• DOLAR 34.258
  • EURO 37.633
  • ALTIN 2922.771
  • ...
"Ümmetin her ferdi Anadolu`nun doğal vatandaşıdır"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki Suriyelilere vatandaşlık hakkı verileceğine ilişkin açıklamasından sonra Başbakan Binali Yıldırım da konuştu. Yıldırım, İçişleri Bakanlığı'nın vatandaşlık konusunda yaptığı çalışmanın tamamlandığını belirtti. Muhalefet ise Suriyelilere vatandaşlık verilmesiyle ilgili sürece tepki gösteriyor.

Mardinli âlim, kanaat önderi, siyesiler, STK`lar ve düşünce kuruluşları, Suriyelilere vatandaşlık verilmesiyle ilgili görüşlerini İLKHA ile paylaştılar.

Âlimler ve kanaat önderi, Cumhuriyet dönemindeki zulümden dolayı evini barkını terk edip Suriye`ye göç edenlere vatandaşlığın verilmesi gerektiğine vurgu yaparken STK`lar ise Suriyelere vatandaşlığın verilmesini doğru bulmadıklarını beyan ederek bunun nedenlerini anlatıyorlar.

“Cumhuriyet zulmünden Suriye`ye göç etmek zorunda kalanlara vatandaşlık verilsin”

Mardinli âlim ve kanaat önderi Abdullatif Nakşioğlu, Suriyelilere vatandaşlık verilmesiyle ilgili şunları söyledi: “Bir dönem İsmet İnönü ile arkadaşı; âlim, şeyh ve inançlı insanlara yaptıkları zulüm neticesinde birçoğu idam edildi. Kalanlar ise her biri bir tarafa dağıldı. Suriye`ye ve başka yerlere gitmek zorunda kaldılar. İngilizler ise aramıza hudut koydu. O zaman Suriye`ye göç etmek zorunda kalanların çoğunun akrabaları Türkiye`dedir. İnönü zulmünden kaçıp Suriye`ye gidenler orada da diğer zalim olan Hafız Esad zulmüne maruz kaldılar. Hâlâ da o zülüm devam ediyor. Hafız Esad`ın oğlunun zulmünden ise Türkiye`ye göç etmek zorunda kaldılar. Bu insanlar muhacir statüsündedir. Nasıl zamanında oraya gittiklerinde muhacir oldular, oradaki zalimin zulüm ve katliamlarından kaçıp burada da muhacir oldular. Akrabaları, evleri, toprakları burada varsa onlar vatandaşlığa alınabilir.” dedi.

“Göç edenlerin çoğunun akrabası zaten Türkiyeliydi”  

2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaşın tarihin en acımasız, en yıkıcı ve en vahşi savaşlarından biri olduğunu kaydeden 24`üncü dönem Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, ABD ve Rusya başta olmak üzere küresel ve bölgesel birçok aktörün direk ve bazen örgütler üzerinden savaşa müdahil olduklarını söyledi. Savaş nedeniyle yaklaşık 3 milyon Suriyelinin Türkiye göç ettiğini hatırlatan Akdağ, “Türkiye`ye göç edenlerin çoğunun akrabası zaten Türkiyeliydi. Tarihte örneği olmayan bir kadirşinaslıkla bu mazlumlara sahip çıkıldı, muhacir-ensar kardeşliği adeta tekrar yaşandı. Dünya kamuoyu buna şahitlik etmektedir.” dedi.

“Eğitimli/vasıflı olanların işgücünden istifade edilebilmesi için bu gereklidir”

Vatandaşlık verilmesi konusunun gündeme gelmesini doğal olarak karşılayan Akdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Elbette tamamına bu hakkı tanımak mümkün olmayacaktır. Ancak sosyal hayata entegre olmak ve olağan hayat akışı içerisinde durumu mümkün olanların vatandaşlığa alınması gerekmektedir. Özellikle eğitimli/vasıflı olanların işgücünden istifade edilebilmesi için bu gereklidir. Çoğu çocuk ve kadın olan göçmenlerin savaş bittiğinde ülkelerine döneceğini hatırlatmakta yarar vardır. Mallarını, mülkleri, hatıralarını hatta bazı aile fertlerini orada bıraktıkları unutulmamalıdır. Denizlerde boğulmamaları için; Suriyelilere şimdiye kadar büyük hizmetler yapıldığı gibi bazı kriterler dâhilinde vatandaşlık da verilmelidir.”

“Ümmetin her ferdi Anadolu`nun doğal vatandaşıdır”

Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Suriye`deki iç savaştan kaçarak Türkiye`ye sığınanlara vatandaşlık verileceğine dair açıklamasının ardından ciddi bir bilgi karmaşası yaşandığını söyledi.

Akgül, “Kamuoyunda resmi olarak 3 milyon, gayri resmi 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin hepsine vatandaşlık hakkı verileceği ile ilgili bilginin kaynağından alınmış doğru bir bilgi olmadığını düşünüyoruz. Salt Türkiye açısından baktığımızda tercihli vatandaşlık konusu doğrudur ama Anadolu`nun tarih boyunca İslam coğrafyası için üstlendiği misyon açısından baktığımızda Hindistan`ından Libya`sına, Somalilisinden Suriyelisine ümmetinin her ferdinin Anadolu`nun doğal vatandaşı olduğunu ve bunun aksini savunanların bu ruha sahip olmayan kitleler olduğunu düşünüyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, bir süre ortalıkta serseri mayın gibi dolaşan ve herhangi bir iç karmaşada PYD gibi örgütlerinin dolduruşuna gelebilecek yapıda olanların bırakın vatandaşlık konusunu, sıkı bir gözlem altında tutulmalarından yanayız. Yine vatandaşlık konusunun, sistematik iç ve dış göçlerle hızla değiştirilen Suriye`nin demografik yapısını kabullenmişe götürecek bir şekilde uygulanması ise tarihin affetmeyeceği bir durum olacaktır. Türkiye`nin şimdiye kadar kapısına gelen her Suriyeliyi kabul etmesi tamamen insancıl bir davranış olarak okunmalıdır. Tercihli vatandaşlık ve bunlardan ülke yararına yararlanma konusunun en başından beri olması gereken fakat geç kalınmamış bir hamle olarak anlaşılmalıdır. Vatandaşlığa alınacak kimselerin zaten birtakım sorunlarıyla boğuşan ülkemizi bu sorunları daha da ileriye götürecek ideolojik körlük derecesinde olanlardan (bilim adamı bile olsa) kimselerden kesinlikle olmaması yönünde düşüncemizi ortaya koyuyoruz.” dedi.

“Bizim on binlerce eğitimcimiz, mühendislerimiz, tıp teknisyenlerimiz açıkta duruyor”

Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı (MTDF) Mehmet Şerif Öter ise “Buradaki halk Suriyeli mülteciler için ellerinden geleni yaptı. Hiçbir şeyi esirgemediler. Gerektiğinde iki elbisesi olan vatandaşlar bir tanesini Suriyeli kardeşlerine verdi. Evdeki gıdasını onlarla paylaştı ve böyle olmaya da devam edecektir. Bu bizim insani, kardeşlik ve komşuluk görevimizdir. Hükümetimiz de yardımcı oldu. Yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteciden bahsediliyor. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere onlara bedava hizmet veriliyor. Son günlerde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet büyüklerinin ‘Suriyeli mültecileri vatandaşlığa alacağız` diye bir açıklamaları oldu.  İçlerinde nitelikli, okumuş, kültürlü insanları alacağız diyorlar. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Çünkü bizim on binlerce okumuş eğitimcimiz, mühendislerimiz, tıp teknisyenlerimiz açıkta duruyor. Bunlara iş bulunsun. Suriyelileri vatandaşlığa aldıktan sonra işe alındığı zaman bizimkiler dışarda kalacak ve haliyle bir kırgınlık olacak. Ülkeleri huzura kavuşuncaya kadar onlara bakalım, her şeyimizi onlarla paylaşalım. Ama vatandaşlığa almayalım.” dedi.

“Ölen yakınlarını Suriye`ye götürüp gömüyorlar”

“Birçok Suriyeli burayı kendi memleketleri gibi görmüyor ve kendi memleketleri huzura kavuşacağı ümidiyle burada bir yakınları vefat ettiğinde bir bin zorlukla onları oraya götürüp defnediyorlar.” diyen Öter, “Çünkü onların gözü gönlü kendi topraklarındadır. Bizler ülke olarak hepimiz bu insanların kendi yurdu ve topraklarına dönmesi için Suriye`nin huzur ve refaha kavuşması için elimizden geleni yapalım. Vatandaşlık konusunu bu aşmada doğru bulmuyoruz.” dedi. (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan – İLKHA)










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir