PKK`nin katlettiği `cami yarenleri` rahmetle yâd edildi
Diyarbakır`ın Silvan ilçesine bağlı Susa köyünde 1992 yılında PKK`lilerce camide katledilen Müslümanlar, binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen bir etkinlikte rahmet ve minnetle yâd edildi.
26 Haziran 1992 yılında yatsı namazı sonrası Diyarbakır'ın Silvan (Farqîn) ilçesine bağlı Susa (Yolaç) köyünde PKK tarafından cami avlusunda kurşuna dizilerek katledilen 10 Müslüman, binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen etkinlikle anıldı.
Susa-Der tarafından organize edilen "Susa Şehitlerini Anma Etkinliği"ne kadın-erkek, çocuk, yaşlı-genç binlerce kişi yoğun katılım gösterdi. Etkinliğe ayrıca, HÜDAPAR Genel Başkan Yardımcıları Hüseyin Yılmaz, Sait Şahin, Bahattin Temel, çok sayıda STK temsilcileri ile kanaat önderleri ve alimler de katıldı.
Katliam tarihi 26 Haziran'ın Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle bayramın 3'üncü gününde düzenlenen etkinliğe yoğun ilgi gösteren halk, programdan önce katliamın yaşandığı Susa Camii ile katledilenlerin kabirlerini ziyaret etti. Katliamın yaşandığı Susa Camii ziyaretinde, o akşam yaşananlar anlatıldı ve olayda şehid edilen 10 Müslüman`ın hayatından kesitler sunuldu. Katliamın yapıldığı camiyi ziyaret eden halk, sloganlar atarak PKK`ye lanet yağdırdı.
Programın yapıldığı alan, 90`lı yıllarda Kürdistan coğrafyasının farklı yerlerinde PKK, JİTEM ve derin devlet ile dünyanın farklı ülkelerinde zalimler tarafından hunharca katledilen şehitlerin fotoğrafını gösteren afişlerle süslendi.
Şehitlerin fotoğraflarının bulunduğu alana akın eden halk, sergiyi gezerken duygulu anlar yaşadı.
Fotoğraf sergisinde Şeyh Said ve Üstad Bediüzzaman`ın yanı sıra 17 Ocak 2000 tarihinde katledilen Hizbullah Cemaati`nin kurucu lideri Hüseyin Velioğlu`nun da fotoğrafının yer aldığı görüldü.
Ayrıca alana, PKK`lilerce katledilen Aytaç Baran ile 6-8 Ekim`de katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının bulunduğu şehitlerin fotoğrafını gösteren afişlerde asıldı.
Etkinlik, cami ziyaretinden sonra cemaatle kılınan öğle namazının ardından başladı.
Kur`an-ı Kerim`in okunmasıyla başlayan programda platforma çıkan sanatçılar, Susa Şehitlerine atfen yazılmış birbirinden güzel ezgiler seslendirdi. Ezgilerin seslendirilmesiyle alanda duygulu anlar yaşanırken, katılımcılar sık sık tekbirler getirip, PKK'ye lanet okudu.
“Zalimler, her dönemde büyük bir kinle bize ve camilerimize saldırmıştır”
Programda Kürtçe bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Temel, Susa`da yapılan katliamın bir ilk olmadığını belirterek, “Bizler geçmişte de camilerde katledildik. Camilerimiz ve mescitlerimiz yıkılmıştır. Zalimler, her dönemde büyük bir kinle bize ve camilerimize saldırmıştır. Bizler geçmiş tarihten bu yana camilerde katlediliyoruz. Halen daha İslam topraklarının her yerinde bombalar ve silahlar patlamaktadır. Emperyalistler eskiden beri camilerimize saldırılar yapmaktadırlar. Geçmişte camilerimize yapılan saldırıları biliyoruz.” dedi.
“Kürdistan`da Moğolların torunları bugün toprağımızı kanla kırmızıya çevirdiler”
Moğolların İslam`ın beldelerini ve topraklarını harabeye çevirdiklerini anımsatan Temel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Moğollar hususen camilerimize saldırıp, Müslümanları katlediyorlardı. Yine bu Moğollar bizim topraklarımıza geri döndü. İslam topraklarında ve özellikle Kürdistan`da Moğolların torunları bugün toprağımızı kanla kırmızıya çevirdiler. Hususen bunların saldırıları camilerimiz ve mescitlerimizdir. Cizre`ye, Sur`a, Nusaybin, Silvan`a ve tüm Kürdistan`a bakın, onların hedefinden olan camilerimize ve mescitlerimize nasıl saldırı yaptıklarını göreceksiniz.”
“Bu topraklar İslam`ın topraklarıdır”
Camileri korumak için İslam düşmanlarına karşı çıkarak şehit olanların yolundan gidilmesi gerektiğine işaret eden Temel, “Nasıl bu şehitlerimiz camilerin izzetini korumak ve muhafaza etmek için kanlarını döküp, hayatlarından vazgeçtilerse bizler de aynı şekilde camilerimize ve mescitlerimize sahip çıkmalıyız. Bu yüzden bizler artık camilerimizde olmalıyız. Velev ki, camilerimiz başımıza yakılsa dahi bizler içinden çıkmamalıyız, çocuklarımızla birlikte orada olmalıyız. Bu topraklar İslam`ın topraklarıdır. Her ne kadar şehirlerimiz, köylerimiz yıkılsa dahi, perişan olsak da bu topraklar bizimdir. Şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır. Bizler Allah`a söz veriyoruz; bedenimizde bir damla kan kalana kadar mücadelemizi vereceğiz, ta ki ak bir yüzle Rabbimizin yanına varalım. Şehitlerin gittiği yola sahip çıkacağız. Bizler mescitlerimize sahip çıkacağız.” diye konuştu.
“Mektebinde şahadet olan asla zillet ve mağlubiyete dücar olmaz”
Daha sonra Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, Türkçe yaptığı konuşmada, ayet ve hadislerden örnekler vererek, şehitliğin önemine değindi.
Şehitlik ve şahadetin her Müslüman`ın arzusu ve en yüce değeri olduğunu vurgulayan Çelik, “Şahadet yüce İslam davasının yakıtıdır. Mektebinde şahadet ve şehitlik olan asla zillet ve mağlubiyete duçar olmaz. Eğer bugün İslam davası ayaktaysa, eğer bugün bizler korkusuz bir şekilde bu yüce davanın müntesipleri olduysak, eğer bizler bu davaya gönül verdiysek şunu iyi bilelim ki, işte Susa`da kanını akıtan 10 yiğit ve cengaverin kanının bereketidir. Onların şahadetinin bereketidir. Yeryüzünün doğusunda ve batısında mübarek kanını Allah için akıtan o şehitlerin bereketiyledir ki bugün yeryüzünün dört bir yanında elhamdülillah İslam bayrağı ve İslam davası dalgalanıyor.” ifadelerini kullandı.
“Bizleri şehit etmekle ancak davamıza hizmet ederler”
Konuşmasının devamında Çelik, şunları söyledi: “Şehitlerin bize kanı ve canıyla emanet ettiği o mübarek bayrağı, biz de kanımız ve canımızla bizden sonrakilere ak bir alınla teslim edelim. Bu yüce İslam davasının şehitleri, Allah`a (cc) olan imanlarında ve kulluklarında sadıkane bir şekilde sadakat ve iman etmiş ve Allah`a kulluk vazifesini yerine getirmiştir. Bizler İslam`ın tohumuyuz. Şehitlerimiz İslam`ın tohumudur. Susa`da 10 tane canı aldınız, binlerce can o tohumdan meydana geldi. Binlerce Hüseyin, Adnan, Hacı Ahmet o tohumdan filiz verdi. Bizleri öldürmekle, şehit etmekle ancak bizim davamıza farkında olmadan hizmet ederler.”
Konuşmaların ardından program, Kerbela Şanlı hocanın okuduğu dua ile son buldu. (M. Fatih Akgül, İdris Kılıçaslan, Ramazan Casuk- İLKHA)