Ailesinin dilinden Şehid Abdulkuddus Yazgil
DİYARBAKIR - Diyarbakır`ın Silvan ilçesinde 23 Haziran 1994 yılında PKK`liler tarafından katledilen Abdulkuddus Yazgil`i, şehadet yıldönümünde ailesi onun örnek şahsiyetini anlattı.
23 Haziran 1994 yılında Diyarbakır`ın Silvan ilçesinde PKK tarafından katledilen Abdulkuddus Yazgil`i, şehadet yıldönümünde ailesinden dinledik.
Tarih 23 Haziran 1994`ü gösterdiğinde PKK yine kanlı yüzünü göstermiş ve çevresi tarafından çokça sevilen Abdulkuddus Yazgil'i kurşun yağmuruna tutarak katletmişti. Şehadet yıldönümünde İLKHA`ya konuşan Şehid Abdulkuddus`un eşi Nesihat Hanım ile oğlu Gürgin Yazgil, şehidin örnek şahsiyeti ve hayatından kesitler anlattı.
Eşinin 10 Ağustos 1941`de Silvan`a bağlı Taşpınar (Tağik) köyünde dünyaya geldiğini söyleyen Nesihat Hanım, çiftçilik yaparak geçimlerini sağladığını belirtti.
Abdulkuddus Yazgil'in 12 Eylül askeri darbesi öncesi balık avlamaya gittiği esnada elinde patlayan dinamitten dolayı bir elinin sakat kaldığını hatırlatan Nesihat Hanım, eşinin daha sonra Silvan Belediyesi`nde bekçi olarak işe alındığını belirtti.
Şehid Abdulkuddus`un kendisine ve çocuklarına karşı çok merhametli ve iyi davrandığını söyleyen Nesihat Hanım, komşularının da ondan daima razı olduğunu ifade etti.
Şehid Abdulkuddus sabah namazlarına büyük önem verirdi
Çocuklarının hem dinî hem de dünyevî eğitimlerine önem verdiğini söyleyen Nesihat Hanım, “İbadetlerine çok düşkündü. Çocuklarının okumalarını çok severdi. Her şeyiyle dindar bir kişiliğe sahipti. Birileri Müslümanlar hakkında kötü sözler sarf etseydi, ‘Nasıl oluyor da bunlar böyle konuşuyor.` diye karşı çıkardı. Çocuklarını daima sabah namazına kaldırırdı. Şehid Abdulkuddus özellikle sabah namazlarına büyük önem verirdi.” dedi.
Eşinin, insanlara İslam dinini anlattığı için şehit edildiğini belirten Nesihat Hanım, “Allah'a hamdolsun ki onun şehadetiyle iftihar ediyoruz. Şükürler olsun ki şehid oldu. Keşke şehadet bize de nasip olsa. O, şehadeti çok istiyordu. Bir defasında bana, ‘Şehit olmayana kadar Susa'ya gitmeyeceğiz.` demişti.
“Kolu sakat olmasına rağmen daima şükrederdi”
Şehid Abdulkuddus`un bir kolunun sakat olmasına rağmen hiçbir zaman bundan şekva etmediğini söyleyen Nesihat Hanım, “Her şeye rağmen Allah`a hamd ve şükrederdi. Bir gün bile elinin bu halde olmasından asla şikâyet etmedi. ‘Bazılarının kolunun tamamı veya yarısı yok. Benim halim yine daha iyi` derdi.” diye belirtti.
“Kötü bir şey gördüğü vakit karşı koyardı”
Şehit Abdulkuddus`un oğlu Gürgin Yazgil ise merhum babasını şöyle anlattı: “Komşuluğa riayet ederdi. Hem köyde hem de şehirde herkes ondan razıydı. İyi olan insanları severdi. Köyde fakir olan insanlar anne babaları kendilerine bakmazken kendisi çocukların nafakaları için onlara yardımda bulunurdu. Ahlakı çok güzeldi. Ondan kimse rahatsız olmazdı. Çabuk çabuk sinirlenmezdi ta ki kötü bir şey görmeyene kadar, gördüğü vakit tanıdık veya tanımadık fark etmeksizin karşı koyardı. Küçükken ben ve ağabeyim Molla Hadi'yi babam sürekli sabah namaz için camiye gönderirdi. Babam sürekli çocuklarının dindar olmasını isterdi, başka yollara girmemizi asla istemezdi. Allah'a şükürler olsun ki Allah onun dediği oldu.”
“Yaşlı ve bir eli sakat olmasına rağmen yine de onu tehdit ediyorlardı”
Babasının sık sık ölümle tehdit edildiği söyleyen Yazgil, “Hem köyde hem de şehirde bize tehditler geliyordu. Tek başına Mescit Mahallesi`nde kaldığı evinde gece yarısı tehdit içerikli yazılar içeren bildirileri kapısına bırakmışlardı. Tehditlerinde ‘Ya bu mahalleyi terk edeceksin ya da seni öldüreceğiz.` diyorlardı. Yaşlı ve bir eli sakat olmasına rağmen yine de onu tehdit ediyorlardı.” dedi.
Yazgin, “O dönemde bizim evimiz köydeydi. Babam Silvan Belediyesi`nde çalıştığı için merkezde de ona bir ev tutmuştuk. Hafta sonlarında köye gelir hafta içi ise belediyede çalıştığı için Silvan merkezinde bulunan evinde kalırdı. Bizim o sırada evimiz daha köydeydi. PKK bize sürekli olarak ‘Köyü terk edin.` diyorlardı. Birçok köylü o süreçte PKK'lileri barındırıyordu. Biz onları göremiyorduk fakat kendi aralarında karar alıp bu gece onların evine de gideceğiz demişlerdi. Tabi sonra kimse gelmedi.” dedi.
Kurşun yağmuruna tuttular…
Yazgil babasının şehid edildiği geceyi şöyle ise anlattı: “1993 yılının Nisan ayında evimizi tamamen köyden getirdik. Evimizi köyden getirdikten yaklaşık bir sene sonra 23 Haziran 1994 yılında Bahçelievler Mahallesi Eski Bitlis Caddesi üzerinde Belediye'ye ait garajın bekçiliğini yaptığı esnada militanlar gece saat 22.30 sıralarında nöbet tuttuğu kulübeden ‘Nöbetçi!` diye bağırarak onu kulübeden dışarı çıkarmaya çalışıyorlar. Babam da kulübeden dışarı çıktığı gibi onu silahla taramaya başlıyorlar ve orada şehid oluyor. Sonradan öğrendim babam abdest almaya hazırlanırken onu kulübeden çağırıp bahçe duvarına yaklaştığı esnada şehid etmişler.” (İdris Kılıçaslan- İLKHA)