Gazeteci Tarık Ebu Ziyad, devletin heybetine zarar veren yalan haber yayınlama suçlamasıyla Filistin Yönetimi`ne bağlı istihbarat birimi tarafından yönetimin kararıyla tutuklandı.

Günlerdir gazeteciyi gözaltında tutan istihbarat birimi onu serbest bırakma niyetinde değil. Ancak gazeteciyi suçlarken onun devletin heybetine zarar veren hangi haberleri yayınladığını, zarar verdiği devletin ve heybetinin de ne olduğunu açıklamadı.

Meslektaşımız Tarık, Batı Yaka`da yayın yapan El-Aksa televizyonunun muhabiri. İşgal güçleri tarafından uzun süre takip edilip kovalandı. Ardından çalıştığı El-Aksa televizyonu, Ekim ayında patlak veren intifadanın başında kapatıldı. Çalıştığı televizyon kanalı kapatılmasına rağmen meslektaşımız görevine devam etti. İntifadanın sesini duyurmak, şehit ve esirlerin hikâyelerini saniye saniye nakletmek ve mesajını dünyaya iletmek için defalarca kendini tehlikeye attı.

Güvenlik güçleri onu tutuklamaktan utanmadı. Aksine bunu duyurdu ve yönelttiği suçlamayı da söyledi. O bunu yaparken Filistin Gazeteciler Sendikası olarak bilinen kuruluş da sustu. Bu, güvenlik biriminin basın ayağı olduğu gibi, geçen dönemde enformasyon kurumlarının İsrail güvenlik birimleriyle işbirliğine gitmesi konusu üzerinde epey durmuş ve savunmuş bir kuruluştur.

Filistin Yönetimi`nin Batı Yaka`da gazetecilere verdiği ödül tutuklama, baskı ve ifadeye çağırmadır. İki ay önce tutuklanan meslektaşımız Mahmud Hamamira ve diğer gazetecilere yönelik yapılan tehditler bunun sadece birkaç örneğidir. Bir süre önce Ulusal Müze açılışında yabancı diye takdim edilen ama temelde Siyonist olan gazeteciler lehine Filistinli gazetecilere yapılan baskılar ve tehditler hâlâ hafızalarda yerini koruyor.

Gazetecilerin tutuklanması, Filistin Yönetimi`nin Filistin toplumunun bütün kesimlerine; özellikle esir ve özgürlüğe kavuşmuş eski esirlere yönelik tutumumun bir parçasıdır. Siyonist işgal zindanlarından çıkan esirler bir hafta sonra Filistin Yönetimi zindanlarında soluğu alıyor. Ya da tersi oluyor.

Eski esir Rami El-Bergusi`nin Siyonist işgal zindanlarında 14 yıl kalıp orada türlü türlü eziyet ve işkencelere maruz kaldıktan sonra salıverildiğinde aynı suçlamalarla Abbas güçleri tarafından tutuklanması rolleri paylaşmadan başka bir şey değildir. Bu, Batı Yaka`da esirleri tekrar tutuklama konusunda döner kapı siyasetini gösteriyor.

Önümüzdeki süreçte de durumun değişeceği gözükmüyor. Hele hele Kudüs intifadasının sürdüğü bu süreçte intifadayı bastırma politikası kapsamında hem Abbas güçleri hem de işgal güçlerinin özgürlükleri kısıtlama çabaları devam ederken bu konuda bir değişiklikten bahsedilemez. Siyonist işgal zindanlarından yeni çıkan üniversite öğrencisi Salih Sa`di El-Amuri`nin yazdığı bir makale yüzünden tutuklanması, Filistin Yönetimi güçlerinin arkadaşı Murad Fettaş`ı ve iki arkadaşını yıllardır içerde tutması düşüncemizi destekliyor.

Batı Yaka`daki tutuklamalara baktığımızda tutuklananların daha çok üniversite öğrencileri, gazeteciler, özgür basın mensupları, direnişçiler, öğretmenler, aydın ve toplumda oldukça nezih ve ağırlığı olan aile çocukları olduklarını görüyoruz.

Bu seçkin kişiler, makam mevki düşkünü, hırsız, ahlaki olarak olumsuz ve güvenlik açısından da karanlık düşük kişiler tarafından tutuklanıyorlar. Siyonist işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme çabası güden ve bunu savunan kişilerin Abbas`a bağlı güçlerin yardımıyla ele geçirdikleri Gazeteciler Sendikası ise olup bitenlere seyirci kalıyor, sesini çıkarmıyor.

İyad El-Kara - Filistin Haber / Çeviri Makale