`Müslümanlar Ramazan ayında manevi zırha bürünmelidir`
Ramazan ayının iyi değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu belirten Suriyeli Molla Said; Ramazan`da nazil olan Kur`an`ın hayat nizamı olduğunu belirterek, kurtuluş ve saadetin ancak Kur`an`a uymakla mümkün olduğunu ifade etti.
Ramazan ayı hakkında değerlendirmelerde bulunan Suriyeli Molla Said, Ramazan'da nazil olan Kur'an'ın hayat nizamı olduğunu belirterek, kurtuluş ve saadetin ancak Kur'an'a uymakla mümkün olduğunu söyledi.
Müslümanları zekâtı hakkıyla vermeleri konusunda uyaran Molla Said, zekâtın hakkıyla verilmesi durumunda yeryüzünde fakir kimsenin kalmayacağını belirtti. Molla Said, zekâtın hakkıyla verilmemesi nedeniyle Komünizm gibi ideolojilerin fakirliği kendilerine bir araç yapıp, Müslümanların akidesiyle oynadığını ve fikirlerini değiştirdiğini ifade etti.
Müslümanların bugün bölük pörçük olmalarından dolayı sahabeler gibi izzet sahibi olamadıklarını dile getiren Molla Said, Müslümanların birlik olmaları durumunda onların başını eğdirecek hiç kimsenin olamayacağını belirterek, ümmetin birliği konusunda âlimler ve devlet yöneticilerine büyük görevler düştüğünü vurguladı.
Ramazan ayının çok değerli bir ay olduğunu ve en güzel şekilde ağırlanması gerektiğini belirten Suriyeli Molla Said, “Ramazan ayı yaklaştı ve bizler bir an önce hazırlığımızı yapmalıyız ki, bu ayın hakkını eda edebilelim. Allah`ın bu ayda bizden istediği her şeyi yapmamız gerekiyor. Ramazan ayında ehemmiyeti büyük olan bazı hususlar vardır. Ramazan ayının diğer tüm aylardan daha kıymetli olmasının sebebi içinde iki önemli esas barındırmasıdır: Birincisi Allah bu ayda Kur`an'ı indirmiştir ve ikincisi ise bu ayın içinde Kadir Gecesi olmasıdır.” dedi.
“Saadet ve kurtuluşumuz Kur`an`dadır”
Ramazan ayının Kur`an ayı olduğunu vurgulayan Molla Said, “Bu Kur`an bizim hayat nizamımızdır. Bizler Kur`an sayesinde helal ve haramları tanıyoruz. Kur`an-ı Kerim bizim şeriatımızdır. Saadet ve kurtuluşumuz bize gönderilen Kur`an`dadır. Ramazan ayındaki Kadir Gecesinin de önemi çoktur. Allah ve O'nun Peygamberi beyan etmiştir ki, Kadir Gecesi`ndeki hayır, bin geceden daha hayırlıdır.” diye konuştu.
Ramazan ayının Müslümanlara güzel ahlak sahibi kazandırdığına işaret eden Molla Said, konuşmasının şöyle sürdürdü: “Ramazan ayında sabırlı olmayı öğreniyoruz. Bizler bu ayda takva sahibi oluyoruz. Bu ayda Allah`ın neyh ettiği şeylerden uzak durup, O`nun razı olduğu şeyleri yapmayı öğreniyoruz. Bu ay bize rahmet sahibi olmayı öğretiyor. Oruç tutan insanın fakirler üzerine merhameti, şefkati oluşuyor.”
“Gerçek manada zekât verilse, yeryüzünde bir tane dahi fakir kalmaz”
Ramazan ayında verilen zekâtın mahiyeti ve önemi hakkında da konuşan Molla Said, “Ramazan ayını önemli kılan bir diğer önemli husus zekâttır. Müslümanlar bu ayda hem fıtır ve hem de malın zekâtını çıkarmaktadır. Özellikle Müslümanlar zekâtlarını Ramazan ayında veriyorlar. Bunun sebebi ise Ramazan ayında verilen hayırların değeri Allah katında çok olmasındandır. Zekât vermek çok önemlidir. Gerçek manada Allah`ın istediği şekilde Müslümanlar zekâtlarını verseler yeryüzünde bir tane dahi fakir kalmaz.” ifadelerini kullandı.
Hakkıyla zekât verilseydi yeryüzündeki fitne, musibetlerin de ortadan kalkmış olacağını vurgulayan Molla Said, “Gerçek manada zekât verilmiş olaydı, Müslümanların arasına Allah`ın yolundan saptıran Komünizm gibi kötü fikirler girmezdi. Komünizm gibi kötü fikirler, fakirliği kendilerine bir araç yapıp, Müslümanların akidesiyle oynuyor, fikirlerini değiştiriyorlar. Allah zekâtı farz kılmasının sebebi, bunda büyük bir hikmetin bulunmasındandır. Allah hiçbir şeyi boşuna emretmemiştir.” dedi.
“Müslümanlar Ramazan ayında manevi zırha bürünmelidir”
Müslümanların Ramazan ayını en güzel şekilde eda etmesi gerektiğini kaydeden Molla Said, “Ramazan ayında Müslümanlar camilere gitmelidir. Bol bol Kur`an okuyup, dinlerini öğrenmelidirler. Müslümanlar zamanlarını kesinlikle hayır yerlerinde, ibadetle geçirmelidirler. Günahlardan uzak durup, Allah`a yönelmeliyiz. Allah`ın yasakladığı şeylerden geri durmalıyız. Ramazan Müslümanlar için büyük bir fırsattır. Müslümanlar nefse ve şeytana savaş açıp, kendisini manevi zırha bürümelidir. Ramazan bittiği zaman, şeytan ve nefis insana yaklaşmaya çalışsa da, Ramazanda yaptığın manevi zırhla kendini koruyabilsin. Ramazan ayında oruç tutanlara büyük hayır verilir. Ama bu ayda fitne, günah, zulüm yaparsa, insanların malını yerse kişinin tüm hayrı gider. Bunları yapan insanın tuttuğu oruç kendisine açlık ve susuzluktan başka bir şey vermez.” şeklinde konuştu.
“Âlim ve devlet yöneticileri ümmetin birlik ve beraberliklerini sağlayabilir”
Dünyanın her yerinde İslam âleminin büyük sıkıntılar yaşadığını söyleyen Molla Said, ümmetin zor bir süreçten geçtiğini ve Müslümanların tekrar birlik ve beraberliklerinin sağlanmasında âlim ve devlet yöneticilerine büyük sorumluluklar düştüğünü belirtti.
Müslümanların bugün bölük pörçük olmalarından dolayı sahabeler gibi izzet sahibi olamadıklarını dile getiren Molla Said, “Müslümanlar bugün parça parçadırlar. Müslümanların düşmanları birleşirken, Müslümanlar ise parça parçalandılar. Bu çok büyük bir durumdur. Bu hal hiç iyi bir hal değildir. Müslümanların tarihine bakıyoruz, Müslümanlar kuvvet sahibiydiler. Niye? Çünkü birlik ve vahdet içerisindeydiler. Müslümanlar arasında birlik ve vahdet olduğu zaman kuvvet sahibi olurlar. Birlik ve beraberliğimiz olduğu zaman kuvvetimiz vardı, milletler bize muhtaç oluyordu. Lakin ne zaman sırtımızı dinimize, Kur'an'ımıza döndük, bunlara ehemmiyet vermedik, işte o zaman parça parça olduk, zayıf duruma düştük.” ifadelerini kullandı.
Molla Said, son olarak şunları söyledi: “İki sınıf insan tekrar Müslümanları tefrika ve parçalanmalarından kurtarıp, bir araya getirebilir. Birincisi Allah`ın dinini hakkıyla yerine getiren ümmetin âlimleri, ikincisi ise devlet yöneticileridir. İşte bu iki sınıf, ümmeti bir araya getirebilir. Eğer ki ümmet, Allah`ın şeriatına sarılırsa her daim kuvvetli ve aziz olur. Böyle olursa ümmetin başı dik olur ve hiç kimse hiçbir zaman bu ümmetin başını eğdiremez. Ama tam tersi olursa ümmet baş aşağı olur, hiçbir zaman başları dik olmaz.” (M. Fatih Akgül - İLKHA)