Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Tutuklandı
İlker Başbuğ, şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Başbuğ, `darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek` suçlamasıyla tutuklandı.
-Başbuğ güvenlik konvoyu eşliğinde Silivri cezaevine götürüldü...
-Başbuğ, Adli Tıp`ta
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, sağlık kontrolü için Adli Tıp Kurumu`na getirildi.
-Başbuğ Tutuklandı
Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, İnternet Andıcı Soruşturması kapsamında, şüpheli sıfatı ile ifade vermek için geldiği Beşiktaş`taki İstanbul Adliyesi`nde tutuklandı.
İnternet Andıcı Soruşturması kapsamında `şüpheli` sıfatıyla ifadeye çağrılan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Cihan Kansız`a, yaklaşık 7 saat ifade verdi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez eski bir genelkurmay başkanı olarak sivil bir savcının makamında ifade veren Başbuğ, "Terör örgütü yöneticisi olmak ve darbeye teşebbüs" suçlarını işlediği iddiasıyla tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. 12. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yargılanan Başbuğ, “Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak ve cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçları ile tutuklandı.
Darbeye teşebbüsten tutuklandı
`Komutana arz` notuyla İnternet Andı-cı`nın sunulduğu dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Başbuğ, `darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek` suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi`ne gönderildi. Başbuğ, sivil Ergenekon davası kapsamında devam eden `İnternet Andıcı` ile `AKP ve Gülen`i Bitirme Planı` soruşturmasının uzandığı son isim İlker Başbuğ oldu. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, hükümet aleyhinde kara propaganda yapmak amacıyla Karargâh`ta kurulan internet siteleriyle ilgili soruşturmada `şüpheli` sıfatıyla ifade verdi. `Darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek` suçlarından tutuklanması talebiyle İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi`ne sevk edilen Başbuğ, mahkeme sorgusunun ardından Silivri Cezaevi`ne gönderildi. Başbuğ, sivil yargıya hesap vererek tutuklanan ilk Genelkurmay başkanı oldu.
İlker Başbuğ, mahkemede hakkındaki bütün iddiaları yalanladı. Andıç belgesinde parafının olmadığını söyledi. Başbuğ, adliyeden götürülürken gazetecilere yaptığı açıklamada ise "Türkiye Cumhuriyeti`nin 26. genelkurmay başkanı tutuklandı, takdiri yüce Türk milletine bırakıyorum." ifadelerini kullandı. Başbuğ`un avukatı İlkay Sezer, müvekkiline, `İrticayla Mücadele Eylem Planı`nın da sorulduğunu aktardı. Savcının, `kâğıt parçası` ve `boru` açıklamalarını hatırlattığı Başbuğ`un, "Ben Türk Silahlı Kuvvetleri`nin başkanıydım. İyi niyetli açıklamalardır. Başka bir niyet yoktur. Komutan olarak TSK`ya moral vermek niyetiyle yapılmış açıklamadır." dediği öğrenildi.
Mahkeme, davanın 30 Aralık 2011 tarihli duruşmasında, sanıkların savunmalarıyla ilgili beyanlarda ve belgelerde adı geçen İlker Başbuğ hakkında gereğinin takdir ve ifası için özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği`ne yazı yazılmasına karar verdi. Başsavcılık, söz konusu yazıya istinaden 2 Ocak`ta İlker Başbuğ hakkında soruşturma başlattı. Tebligat yapılan Başbuğ, dün savcının istediği saatte 13.30`da avukatıyla birlikte İstanbul Adliyesi`ne geldi. Soruşturma Savcısı Cihan Kansız`ın yaptığı sorguya zaman zaman İstanbul Özel Yetkili Başsavcı Vekili Fikret Seçen de eşlik etti. Başbuğ`un sorgusu yaklaşık 7 saat sürdü. Savcının, 60 soru sorduğu öğrenildi. Başbuğ`un tüm soruları ayrıntılı bir şekilde cevapladığı belirtildi. Sorgusunun tamamlanmasının ardından Başbuğ, `Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme` ve `terör örgütü yönetmek` suçlarından tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi.
İlker Başbuğ`un mahkeme sorgusu yaklaşık 2 saat sürdü. Mahkeme sorgusunda hakkındaki bütün suçlamaları reddeden Başbuğ, "Bu andıç bana arz edilmedi. Arz edilmiş olsa muhakkak üzerinde imzam ya da parafem olurdu." şeklinde konuştu. İlker Başbuğ, İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi`ndeki sorgusunun ardından `darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek` suçlamasıyla tutuklandı. 01.10 sularında adliyeden götürülürken gazetecilere konuşan Başbuğ, "Türkiye Cumhuriyet`in 26. genelkurmay başkanı tutuklandı. takdiri yüce Türk milletine bırakıyorum." ifadelerini kullandı.
Sanıklar Başbuğ`u suçlamıştı: Andıç ona sunuldu
Davanın 29 Aralık 2011`de görülen duruşmasında Bilgi Destek Dairesi Destek Şubesi`nde görev yaparken dava konusu `İnternet Andıcı`nı hazırlayan tutuksuz sanıklardan Yüzbaşı Murat Uslukılıç`ın savunması alınmıştı. Andıç hazırlama emrini Dursun Çiçek`ten aldığını söyleyen Uslukılıç, "Andıcı taslak olarak hazırlayıp Dursun Albay`a gönderdim. Bildiğim kadarıyla andıç, Genelkurmay 2. Başkanı (Hasan Iğsız) tarafından Genelkurmay Başkanı`na (İlker Başbuğ) arz edildi. Genelkurmay Başkanı onayladıktan Dursun Albay andıcı bize getirdi.`` demişti. Kaos Planı`nın altında imzası bulunan Dursun Çiçek, mahkemedeki ifadesinde İnternet Andıcı`nın gerçek bir belge olduğunu itiraf etmişti. Savcılığa verdiği 13 sayfalık ifadede ise andıçtan sıralı komutanlarını sorumlu tutmuş, belgenin emir-komuta zinciri içinde hazırlandığını söylemişti. Çiçek, Korgeneral Mehmet Eröz, Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Tümgeneral Hıfzı Çubuklu`yu kastederek, "Sıralı amirler benim kadar sorumludur." ifadesini kullanmıştı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen davanın 46. duruşmasında sanıklardan Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu da 2009`da hazırlanan andıcın yasaya uygun olup olmadığına baktığını söylemişti. Çubuklu, "Bizdeki işlem sadece hazırlıktır. Parafladığım andıçta hukuka aykırı bir şey yok. Bu andıç, 5651 sayılı yasaya göre hazırlanmış gerçek bir evraktır. Benim parafımdan sonraki işlem, belgeyi hazırlayan başkanlığa aittir. Bu da komuta katının imzasından sonra olur.`` diyerek üstlerini işaret etmişti. Çubuklu, İlker Başbuğ`un Kaos Planı belgesi için `kâğıt parçası` ifadesini kullanmasının talihsizlik olduğunu söylemişti.
Yaklaşık 7 saat sorgulandı 60 soruya cevap verdi
Sabahın erken saatlerinden itibaren adliyeye gelen basın mensupları, gelişmeleri anında canlı olarak duyurdu. Savcı Cihan Kansız, İlker Başbuğ`a 60 soru yöneltti. Başbuğ`un yaklaşık 7 saat süren sorguda bütün soruları ayrıntılı bir şekilde cevapladığı belirtildi. Mahkemenin, tutuklamaya gerekçe olarak CMK`nın 103`üncü maddesinde yer alan `kuvvetli suç şüphesi ve delilleri karartma ihtimali`ni gösterdiği öğrenildi.
O istemezse, kalem bile oynatamazsınız
İnternet Andıcı davasında tutuklu yargılanan emekli ve muvazzaf askerler, savunmalarında sürekli İlker Başbuğ`u işaret etmiş ve andıcın emir komutayla hazırlandığını açıklamıştı. Tutuklu sanıklardan eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, yayınlanan andıçta en yetkili makamın `Genelkurmay başkanı` olduğunu söylemişti. Dava konusu andıç hazırlandığında Genelkurmay 2. başkanı olarak görev yaptığını hatırlatan Iğsız, çapraz sorgusunda, savcının sorusu üzerine belgedeki `Sayın komutana arz` ifadesini de detaylandırmıştı. Iğsız, "Sayın komutana arz demek, bu kişinin, yetkilisinin o olduğunu gösterir. Ona arz edilmeden hiç kimse kalem oynatamaz, işlem tamamlanamaz... Eğer bir tasarrufta bulunma ihtiyacı ortaya çıktıysa böyle bir konu en üst makama sunulmadan karar alınması mümkün değildir." ifadelerini kullanmıştı. İnternet Andıcı`nın yayımlanmasıyla ilgili en yetkili makamın hangisi olduğu yönündeki soruya ise `Genelkurmay başkanı` şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanıklardan Adana 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz de yapılanların emir-komuta zinciri içerisinde olduğunu söylemişti. Eröz, andıç emrinin komuta katından geldiğini aktarmıştı.Söz konusu internet sitelerinin Genelkurmay bünyesinde kurulduğu ileri sürülüyor. İddialara göre, sitelerde AK Parti hükümetinin aleyhinde yayınlar yapılıyordu. Siteleri hazırlayan kişi ise İrticayla Mücadele Eylem Planı`nın altında imzası bulunun emekli Albay Dursun Çiçek. Kaos Planı da AK Parti`yi hedef almıştı. Plan, masum insanlara suç isnat edip, askerî mahkemelerde yargılamayı öngörüyordu.