Ekonomi ve sermaye çevrelerinde “sermaye, kapital korkaktır ve asla kumara girmez” sözü meşhur ve yaygındır. Bütün dünya, Kudüs eyleminden sonra Siyonistlerin Tel Aviv`de bütün Arapların öldürülmelerini isteyen gösterilerini ve Resuli Ekrem`i kötüleyici pankartlar taşıdıklarını gördü. Peki, dünyadaki zenginler, iş adamları, şirketler ve yatırımcılar, Yahudi yerleşimcileri bölgede yaş ve kuru ne varsa hepsini silip süpürecek dini bir savaşı başlatmaya özendiren bir yönetimde yatırım yapar mı?

Kudüs`teki otobüs eylemi birçok çevre ve kesimi vurdu. Öncelikle işgal rejiminde korku ve paniğe neden oldu. Bütün gazeteler, radyo ve televizyonlar, sosyal paylaşım siteleri bu konuyu genişçe işlemeye, sebep ve sonuçları üzerinde konuşmaya başladı. İnsanlar gösteriler düzenledi.

İşgal rejimi askeri mahkemesinin yayın yasağı getirdiği Kudüs eylemi birçok kişi, birim, çevre ve anlayışı vurdu. Özellikle güvenlik algısını vurdu ve yerle bir etti. Çünkü Netanyahu intifadanın gevşediğini, zayıfladığını; bıçaklı, araçlı ve silahlı eylemlerin azaldığını ve dolayısıyla güvenlik konusunda iplerin kendi ellerinde olduğunu kasıla kasıla anlatmıştı. O bunları anlattıktan birkaç gün sonra, caydırıcı olmadığını, güvenliği sağlayamadığını herkes gördü.

Yediot Ahranoot gazetesinin yazdığı da budur. Gazetenin siyasi analisti yaptığı değerlendirmede “Güvenliğin elinde olduğunu, herkesi geride bıraktığını ve kontrolü sağladığını söyleyen Netanyahu`nun doğru söylemediğini ve gerçeklerin hiç de öyle olmadığını gördük” dedi.

Kudüs eyleminin derinden etkilediği diğer bir sektör kuşkusuz ekonomidir. Kudüs ve Tel Aviv`deki otellerde rezervasyonlarda ciddi bir azalma var. Akıllı bir insan gezip eğlenmek için insanların caddelerde boğazlandığı ve otobüslerin havaya uçtuğu bir bölgeye gider mi?

İşgal rejimindeki istatistiki raporlar, Kudüs intifadasıyla başlayan bıçaklama eylemlerinin turizm sektörüne ciddi zararlar verdiğini gösteriyor. İşgal rejimindeki gözlemci, analist ve uzmanlara göre son otobüs olayı bu zararı daha da artıracaktır.

Son eylemin ardından işgal rejiminde insanların özellikle Kudüs ve diğer kalabalık şehirlerde otobüslere binmekten kaçınmaları yolcu taşıma şirketlerinin zarar etmelerine neden oluyor. Korkuya kapılan Siyonistler otobüs yerine başka araçları kullanmayı tercih ediyorlar.

Kudüs`te alış veriş ve çarşı pazarlarda hareketliliğin gözle görülür derecede azaldığı gözleniyor. Yerleşimciler ve gelen yabancılar saldırıya uğrama korkusuyla çarşı pazara çıkmıyorlar. Çarşı pazarlar bu nedenle eski canlılığını kaybetmiş durumda.

İşgal rejimindeki Turizm Bakanlığı, bıçaklama eylemlerinin turizmi etkilemesinden korktuklarını belirtirken, intifada sürecinde birçok turist rezervasyonlarını iptal ettirdi. Kudüs`te meydana gelen otobüs eylemi turizm sektöründe işleri iyice karıştırdı.

Kudüs intifadası sürecinde işgal rejimindeki ekonomi sektörünün ciddi manada zararlar ettiği, direnişin eylemleri karşısında işgalci bu topraklardan gidinceye kadar da zarar edeceği ve giderek kan kaybettiği bir gerçektir. Ancak bundan daha önemli olan ve Filistin direnişinin elde ettiği en büyük kazanım, işgal rejimindeki her bir bireyin şahsi güvenliğini kaybetmesi, can güvenliğinin olmadığını fark etmesi, huzur ve güven içinde çarşı pazara gidemeyeceğini anlamasıdır.

Hak ve batıl mücadelesinin devam ettiği bu aşamada Filistin halkıyla direnişinin kazandığı en büyük zafer işte budur.

Dr. Halid Maali - Filistin Haber / Çeviri Makale