Üniversitede Kılık Kıyafet Sorunu Yaşamıyoruz
Rektörlükte 3. yılını tamamlayan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet, makamında gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet, “Öğretim üyeleri, başörtüsü gibi, Türkiye’nin hakikaten boşa enerji harcadığı ve nedense bir türlü yüreklerde ve beyinlerde çözmeyi başaramadığı sorunların, bizim için çok arka planda olduğunu anladılar” dedi. Söylet, “Bir kısmı bunu içinde kabullenmese de ‘Bu adamı üzmeyelim’ diye kabul ediyorlar. Üniversitede biz kılık kıyafet sorunu yaşamıyoruz” diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet, öğretim üyelerinin, başörtüsü gibi, Türkiye’nin hakikaten boşa enerji harcadığı ve nedense bir türlü yüreklerde ve beyinlerde çözmeyi başaramadığı sorunların, üniversite için çok arka planda olduğunu anladığını belirterek, “Bir kısmı bunu içinde kabullenmese de ‘Bu adamı üzmeyelim’ diye kabul ediyorlar. Üniversitede biz kılık kıyafet sorunu yaşamıyoruz” dedi. Rektörlükte 3. yılını tamamlayan Söylet, makamında gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı. “İÜ, ‘Dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi’ sıralamasındaki yerini 19 sıra yükselterek, 404’ten 385’e çıkardı. Bunun nasıl başardınız?” sorusu üzerine Söylet, “Bunu, ben de kendime sordum. Böyle bir sonucu almak için bilinçli yaptığımız bir takım eylemler var. Öğretim üyelerine, ürün vermenin çok önemli ve bizim de yönetim olarak çok değer verdiğimiz bir mesele olduğunu anlattık. Tezlerin ve diğer çalışmaların teknolojik ürünlere, patentlere, ticari materyale dönüşmesi konusunda üniversitenin çok büyük potansiyeli olduğunu ekibe anlattık” diye konuştu.
Öğretim Üyesi İnanç ve Görüşünden Dolayı Ezilip Büzülmez
Prof.Dr. Söylet, şunları kaydetti: “İstanbul Üniversitesi’nde özgür bir araştırma ortamı, akademik özgürlük var. Öğretim üyesi, televizyondaki bir demecinden, inanç ve görüşünden dolayı, kimseyi taciz etmeyen, şiddet içermeyen, şiddete yol açmayan fikrinden dolayı, yaptığı bir çalışmadan dolayı ezilip büzülmeyeceğini, yönetimi tarafından asla sıkıntıya sokulmayacağını biliyor. Belki ilk göreve geldiğinde böyle düşünmüyor olabilirler ama bir yıldan sonra her fikirdeki öğretim üyelerimizin, bu akademik özgürlük ortamını gerçekten hissettiğini biliyorum.
Çeşitli sebeplerden dolayı beni hâlâ çok beğenmeyen, benimsemeyen öğretim üyeleri elbette var, bunu da biliyorum, normal karşılıyorum. Ama bu tarafıma hiç kimsenin bir söz söylediğini de duymuyorum. Akademik özgürlükte bence insanların üretiminin, üretim arzusunun, motivasyonun artması çok önemli.”
Herkes, Her Fikre Saygılı Olduğumu Öğrendi
İÜ Rektörü Prof.Dr. Söylet, “Üniversite uzun yıllar başörtüsü ve karşıt görüşlü öğrencilerin eylem mekanı olarak algılandı. Son 3 yıldır bunlar düzene girdi. 3 yıllık çalışma sürenizde ne yaptınız?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Her fikre saygım olduğunu üniversitedeki herkes öğrendi. Bunlar ilk günden hallolmadı.
Önce bir tanışma, karşılıklı birbirimizi anlama ve sonra da güven süresini geçirdik. Öğretim üyelerinden beni eksik ve hatalı bulanlar olabilir, daha iyi yapılabilecek işleri görenler vardır, mutlaka bu tür hatalar yapıyoruz ve yapacağız da... Ama şuna emin oldular, ‘Rektör iyi niyetlidir, rektörün amacı üniversitenin görev tanımı içinde çalışmaktır, herhangi bir sembol ve semboller üzerinden mesaj vermez, semboller üzerinden hiçbir kavga yürütmez, bunlardan hoşlanmaz ve rektörlüğünü yapar. İster ki, insanlar hakikaten bunlara enerji harcamasınlar.’ Öğretim üyelerinin bunları anlamaları biraz zaman aldı. Çok net hatırlıyorum 14. aydan sonra, ne enteresan bu kadar sürdü, belki bunu daha çabuk anlatmak mümkün ama benim için biraz uzun sürdü. 14. aydan sonra yavaş yavaş bu konu başörtüsü gibi Türkiye’nin hakikaten boşa enerji harcadığı ve nedense bir türlü çözmeyi gerçek anlamda, yüreklerde ve beyinlerde çözmeyi başaramadığı sorunların bizim için çok arka planda olduğunu anladılar diye düşünüyorum.
Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Bir kısmı bunu içinde kabullenmese de ‘Bu adamı üzmeyelim’ diye kabul ediyorlar. Üniversitede biz kılık kıyafet sorunu yaşamıyoruz. O kadar ciddi çözmemiz gereken sorun var ki, bunlara harcanan enerjiye acırım. Yıllardır da acımışımdır.”
YENİ AKİT