Her insan bilerek veya bilmeyerek kendisinin içinde bulunduğu durumu geçmişte bulunduğu duruma göre kıyaslayıp değerlendirebilme fıtratına uygun olarak yaratılmıştır. İçinde bulunduğu durumdan hoşnutluk veya hoşnutsuzluk duyabilir. Zira Peygamber (s.a.v) "İki günü eşit olan zarardadır" diye buyurarak kişinin içinde bulunduğu zaman ve duruma göre zarar veya kazancın kıyaslamasının bu şekilde yapılması gerektiğine işaret etmektedir. Kişi eğer bugün içinde bulunduğu durum itibariyle düne göre bir adım ilerlemiş işe; bu kişi kazançlı bir kişidir. Fakat düne göre bir adım gerilemiş ise; bu kişi -hadiste' de belirtildiği üzere- zarardadır.

Peki biz Müslümanlar bugün Ümmet olarak içinde bulunduğumuz durumu geçmiş durumumuzla kıyaslayıp değerlendiriyor muyuz? Hayır! Oysa dünyevi meselelerimizde ve maddi hesaplamalarımızda mutlaka durumumuzu sırf "kar mı ettik, zarar mı etik?" diye geçmişteki durumumuz ile kıyaslarız. Yaptığımız bu kıyasa göre eğer düne göre sermayemizde bir artış yoksa hemenferyatlar, figanlar yükselir. Oysa asıl amacımız, asıl yapmamız gereken kıyaslama dünyevi çıkarımıza göre olmamalıydı. Oysa yapacağımız bu kıyaslama prensibi gerçek olan ve ebedi olan dünya hayatı için olmalıydı.

Şuan içinde bulunduğumuz bu zaman zarfında elimizde büyük ve değerli iki nimet var:
Zaman ve Fırsat... Nefes alıp verdiğimiz bu zaman zarfında "Zaman ve Fırsata" sahibiz demektir. Bir futbol maçında futbolcunun eline top geçtiği vakit ; "Zaman ve Fırsata" sahiptir. Eğer bu zaman içinde, bu fırsatı iyi değerlendirip gol atarsa; önceki zamana göre şuan kazançlıdır demektir.

Rabbimiz bizlere "Zaman ve Fırsat" vermiştir. Bize vermiş olduğu bu zamanında ne kadar değerli ve kıymetli olduğunu göstermek içinde değerli ve kıymetli olan Kuranı-Kerimde bu değerli ve kıymetli zamana yemin etmiştir. Zamana yemin olsun ki; İnsan mutlaka zarardadır. Ancak iman edenler, iyi işler işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. (Asr Süresi)

Mustafa Gözel / Şanlıurfa (Suruç) - Yaş: 19

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

Şanlı Urfa`nın Suruç İlçesinden Mustafa GÖZEL Kardeşimiz: Sosyal psikoloji insana çok şey atfetmiştir. Düşünen, akıllı, gülen, dik duran, ekonomik düşünen, kıyas yapabilen insan olarak yorumlamıştır. İnsanlar istemese de( uyuma kalkma) gibi zamanı geldiğinde mutlaka kıyas yaparlar. Fakat kıyaslarını hep maddi kazanç üzerinden yaptıkları için hikmet nazarıyla hesap yapamazlar.

Bu yüzden hesapları tutmaz yani insanların bir hesabı varsa Allahın da bir hesabı olduğunu unutulmamalıdır. İnanç sahipleri hesaplarını yaparlarken mutlaka Allah`ın payını ayırmalıdırlar. Kendi rızıkları için nasıl düşünüp uykusuz kalabiliyorlarsa kendi kardeşlerinin durumunu da gözetmek zorundadırlar.

Bunu gerçekleştirdikleri takdirde maksimum kazancı elde etmiş sayılırlar. Unutmayalım ki hiçbir ücret ve kazanç Allah`ın rızasını kazanmaktan daha değerli değildir. Duygularınızı güzel ifade etmişsiniz. Teşekkürler. Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz.