"Savaş meydanlarının yerini medya almıştır"
Marifet Der tarafından 'Düşünce Akademisi' dersleri kapsamında verilen seminerde konuşan Şuheda Botan, günümüzde savaş meydanlarının yerini medyanın aldığını söyledi.
İstanbul'da faaliyet yürüten Marifet Eğitim Derneği bünyesinde iki yıldır süregelen 'Düşünce Akademisi' dersleri devam ediyor. Her hafta farklı konuların bayan üniversite öğrencileri tarafından analiz edildiği seminerde konuşan Şuheda Botan, günümüzde savaş meydanlarının yerini medyanın aldığını belirti.
Marifet Eğitim Derneği, bayan üniversite öğrencileri tarafından farklı konuların ele alındığı 'Düşünce Akademisi' derslerine bu hafta Şuheda Botan ve Sümeyya Turan tarafından verilen seminerde medyanın tarihsel gelişimi ve sosyal medya konuları ele alındı.
Medyanın tarihsel gelişimiyle ilgili ilk sunumu yapan Şuheda Botan, geçmişten günümüze medyanın tanımı ve günümüz medyasının durduğu yeri tanıttı.
"Savaş meydanlarının yerini medya almıştır"
Botan konuşmasının devamında medyanın günümüzde ruhsal terör etkisi yarattığına da dikkat çekerek, “Bugün bilimsel bilginin görüntü bilgisinin egemenliği altına girdiği, bilgi kirliliğinin son sınıra ulaştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bir haberi medyadan öğrenen bir insanın, o haberi kendi imkânlarıyla araştırması ve doğrusu neyse ona inanması neredeyse mümkün değildir. Her şeyi bildiğini zanneden ancak aç komşusundan habersiz, dünyanın öbür ucunda yaşayan soyu tükenmekte olan bir canlı türüne acıyan yığınlar üretilmiştir. Televizyondan önce siyasi terör vardı. Televizyondan sonra siyasi terör yerini ruhsal teröre bırakmıştır. Televizyonun izlenme oranının artışıyla yığınla bilgi taşıyan ancak yönünü tayin edemeyen asosyal kişilikler türemiştir. Günümüzde savaş meydanlarının yerini medya almıştır.” dedi.
"Geleneksel toplumdan modern topluma geçiş"
Medyanın tarihsel gelişiminin akabinde sosyal medya hakkında sunum yapan Sümeyya Turan ise sosyal medyanın, televizyon ve gazetelere oranla iyi kullanılması halinde kimi zaman çok daha etkili olabileceğine dikkat çekti.
Gelişen teknolojiyle birlikte medyanın da çok geliştiği ancak İslami ve insani değerlerde körelmenin meydana geldiğine değinen Turan, “Geleneksel toplumdan modern topluma geçişte göze çarpan en belirgin olgu kuşkusuz değişimin ve dönüşümün hızıdır. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak kitle iletişim araçları günden güne bireyleri etkileme gücünü arttırmış ve tabiri caizse dünyayı yeni baştan biçimlendirmiştir. Gerek yurtta gerekse dünyada yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal gelişmeler internet üzerinden rahatlıkla takip edilebilir hale gelmiştir. İnternetin bir uzantısı olan sosyal medya ise kısa bir süre içerisinde bireylerin ilgisini çekmeyi başarmış ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılan milyonlarca üyeye sahip sosyal ağlar popüler bir hal almasını sağlamıştır.” şeklinde konuştu.
Sosyal medyanın kültürel değerler üzerindeki olumsuz yönlerine de değinen Turan, “Teknolojiye paralel olarak sosyal medyanın da hızla değişim göstermesi ve yayılması; aile yaşantımızı, dini değerlerimizi, düşünce yapımızı dahi etkiler hale gelmiştir. Radyo ile televizyonun yanında özellikle güçlü bir potansiyele sahip olan internet, sınırları ortadan kaldırmış merak hissi üzerine temellenmiştir. Geçmişe bakıldığında her yörenin kendine özgü çoğu tesettüre uygun geleneksel kıyafetleri bulunmaktaydı. Farklılıklar zenginliğimiz iken popüler kültür altında bize dikte edilen moda anlayışı insanları aynılaştırmıştır” diyerek toplumun tüm kesimine yayılan sosyal medyanın İslami, insani ve kültürel değerlerimizi etkilemesine müsaade edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı. (Ahmet Karakaş-İLKHA)