• DOLAR 34.619
  • EURO 36.363
  • ALTIN 2918.194
  • ...
Başbakan Davutoğlu uçakta gündemi değerlendirdi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Başbakan Davutoğlu, Ensonhaber.com'dan Serkan Kalemciler'in de aralarında bulunduğu gazetecilerle sohbetinde dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalara da değindi. "Biz kimseyi siyasetin dışına itmiyoruz. Sen suç işlemişsin, Meclis yargıya seni yargılama izni veriyor" diyen Başbakan HDP'nin mağdur edebiyatı yaptığını ifade etti.

"HAZIRLIKSIZ YAKALANDILAR"

"Sanki AK parti kendisinden çekiniyor, güveni yok, dokunulmazlık kaldırmaya cesaret edemez, biz ise siyasi açıdan AK Parti tarafından baskıdayız, verilen hava bu" diyen Davutoğlu, devamında şunları söyledi:

"MHP daha tutarlı bir tavır sergiledi. Tüm bu dengelime bakılınca, bütün bu oyunu değiştirecek, bozacak hamle gerekiyordu, bu da eldeki tüm fezlekelerin aynı anda dokunulmazlıklarının kaldırılması. HDP'lilerin mağduriyet yaşatmaması, yani halka gidip bakın siyaset kapımızı kapattılar demesinler, AK Parti korkuyor çekiniyor olmasın, kim suçlu ise de yerini bulsun. Amaç bu. Hazırlıksız yakalandıklarını ortaya koydular"

Davutoğlu ayrıca, bu konunun halka "Vekil kuşağından tutulup Meclis dışına atılacak gibi" anlatıldığının altını çizerek, dokunulmazlıkları kalkan vekillerin olası bir hüküm giyme durumuna kadar Meclis'e gidip geleceğini anlattı:

"KİMSEYİ SİYASETİN DIŞINA İTMİYORUZ MECLİS SENİ YARGILAMA İZNİ VERİYOR"

"Öyle hava ediyorken sanki bunlar bazıları, bizim elimizde sanki kudret var alıp çıkarıyoruz gibi... Biz kimseyi siyasetin dışına itmiyoruz. Sen suç işlemişsin, Meclis yargıya seni yargılama izni veriyor. Bıraksak birkaç vekil için bile fezlekeleri tek tek okutmaya kalksak, başka iş yapmamız lazım. Üstelik bunlar olurken ortaya çıkabilecek direniş , görüntüleri var. Bu yüzden hepsini kaldıralım. AB yol haritası, reformlar bir sürü başlık var"

Başbakan Davutoğlu uçakta gündemi değerlendirdi

TÜRKİYE- AB İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR BOYUT

AB serüvenimiz uzun, altmışlı yıllardan bu yana değişik yollardan geldik. Bizim iktidarlarımız döneminde de kritik zirveler oldu. 2002 aralık zirvesini hiç unutmuyorum. Zorlu bir zirveydi, Kıbrıs Irak AB açısından. 2004 de öyle.

Uzun bir ara vermişiz. Son üç ay içinde 28 artı bir olarak üçüncü zirvemiz.

Fikirdaş ülkeler denen mülteciler konusunda ayrı bir zeminde dört veya beş kez bir araya geldik.

Bu tempo bile Türkiye-AB ilişikilerinde yeni bir boyut.

İKİNCİ YOLU SEÇTİK

Önümüzde iki boyut vardı, ya bu ilişkiyi bir kriz olduğunda buluşmak üzere yöneteceğiz ya da tüm bu tecrübelerden sonra Türkiye-AB ilişikilerini yeni bir zemine oturtacağız ki kriz gelince göğüsleyebileceğiz. Bu olay ikinci yolun inşa edilmesi gerektiğini gösterdi. Diğerleri ile bu zirve arasında çok ciddi farklar var. Bu süre içinde Konsey Başkanı Tusk üç dört kez geldi. Merkel aynı şekilde. Bu zirve başarılı bir zirve oldu.

Türkiye AB ilişkilerinde kriz yönetiminden vizyona geçiş için bir paket hazırladık. Yani hem sorunları giderelim hem de ilişkileri derinleştirelim dedik.

Şimdi saatler süren toplantılarda beraber oluyoruz, bu krizden bir şeyler çıkarmalıyız. AB her krizden bir şey çıkarıp büyür. Bu krizden Türkiye AB birbirini keşfederek çıktı.

İKİLİ İLİŞKİLER YOĞUNLUK KAZANDI

29'unda vardığımız eylem planı iki üç ay bizi belli bir çerçevede beraber çalışmaya yöneltti. Bir yer geldi tıkandı, fark ettik ki sadece bu tedbirlerle sorun açılamıyor, bunun üzerine iki hafta önce bir teklifle geldik Türkiye olarak. Öyle bir çözüm bulalım ki, Türkiye de mülteci sayısı artmasın, Türkiye'nin transit ülke olarak cazibe olmasın, bu nasıl olurdu, Türkiye'nin cazibe merkezi olmaması, geçişte...

Ve bir de aradaki insan kaçakçılığı, kriminal kazanımlar, bir psikolojik eşik aşıldı. Yeni dönem ikili ilişkiler yoğunluk kazandı.

Yöntem olursa, illegal geçişler azalacak, çünkü bir şey ifade etmeyecek. Türkiye daha az geçiş geliş olacak.  Türkiye de mülteci sayısı artmayacak.  Ne kadar alırsak aynı gün aynı hafta aynı ay kamplardan Avrupa'ya gidecek.

Avrupa içinde illegal geçişler düzenli hale gelecek. Bu süreç içinde Türkiye'nin mülteci sorununu tek başına göğüslemesi konteksinden çıkılacak AB ile külfet paylaşılacak. Üç milyar da , altı milyara çıktı, ihtiyaç olursa tekrar değerlendirilecek.

Vize muafiyeti hayal değil, öne çekerek kendimizi de disiplinine ediyoruz ki şartları bir an önce yapalım gerekli vize muafiyeti sağlansın.

72 kriterden üç ayda 19 yaptık, 10 günde 37 ye çıkardık. 35 kaldı. 1 Mayıs'ta da bunu tamamlayacağız.

Suriye içinde güvenli alan konusunda ilk defa AB bir tanımda bulundu. Daha güçlü bir tanım vardı, bir ülke muhalefet etti. Uzlaşma çerçevesine oturdu.

Yanlış anlaşılan hususlar var. 20 Mart'ta almaya başlamayacağız, 20 Mart'tan itibaren gelenler bu kapsamda olacaklar. Bunu ilan ettik ki insanlar kapı kapanıyor deyip son vagona atlamasınlar.

Avrupa'dan mülteci almayacağız. Yani 20 Mart öncesinde gitmiş olanlardan almayacağız, üç saat önce gitmiş olanlar bile Türkiye'ye girmeyecek.

Bu 72 bin rakamı bazılarını şaşırttı. 72 bin sadece birebir gidecek olanların şimdiki tespit ettiğimiz sayı. 72 bine kadar ... İllegal yolda olursa bu 72 bin. Bir de bunun dışında AB'nin gönüllü olarak başka ülkelere dağıtacağı, bu da ayrıca başlayacak.

AB SADECE VASIFLI MÜLTECİLERİ Mİ ALACAK

AB ye gidilecek olan kamplardan gönderilecek olan mülteciler vasıflı mı olacak Nasıl seçilecek?

Tek kriter BM kriterleri. Türkiye'nin içinde olduğu bir heyet. Muhtaçlık esası. İhtiyaç hissedenler seçilecek. Vizesiz Avrupa ile ilgili tarih. Biz geri kalan şartları yerine getirmeyi yapacağız. Onların da kendi süreçleri var, parlamentoları dahil. En geç haziran sonuna kadar bitmiş olacak.

Muhalefete çağrım 4 Mayıs'a kadar 35 şartla ilgili engel olmamaları. Dokunulmazlık dosyaları için de çağrımızın temeli bu. Meclis tüm işlerini bırakır dokunulmazlık dosyaları ile uğraşır. Bir seferde dediğimiz formülle geçerse böyle bir durumla karşı karşıya kalmayız.

AB niye bu kadar anlayışlı?

Çok ciddi yoğun mülteci akımı Avrupa'da uzun kazanımları tehdit etmeye başladı. Misal Şengen sistemi. Avrupa'nın kazanımı bir Avrupa fikri yerine , ülkeler arası çitler ve barikatlar gerekti. Öngörememek hali. Gittikçe artan kartopu . AB'yi ciddi kararlar almaya zorladı. İçeride yapılan tartışmalar da bu mesele ne kadar uzarsa AB içinde yıpranma yaşanıyor.

DOKUNULMAZLIKLAR

Kemal Kılıçdaroğlu dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa'nın 83. maddesinin değiştirilmesini istedi. Beklenmedik bir hamle miydi sizin için? HDP için B planınız var mı?

Ben daha önce bütün partilerin tutumunu görmek istiyorum dedim. Bu tartışma yoğunken genel ilkeler dışında da açıklama yapmadım. Geçen hafta tüm hukukçuları partili çağırdım, saatlerce dinledim, nedir ne yapılabilir, doğru olan ne, vekillerle de toplandım. Onlara sordum hem Doğu hem Batı, yani Doğu'da doğurabileceği sonuçları sordum. Batı'ya da sordum. Devlet kurumları ile istişare ettim. Terörle mücadelenin meşruiyet zeminini kaybetmeden netice alacak şekilde sürmesi mağduriyet ve psikolojik ortamla halkın tahrik edilmemesi. Ne halk tahrik olmalı, ne de Batı'da şehitler noktasında oluşan psikolojik durumu gözardı eden , terörist tavır karşısında sessiz kalınmalı. Dengesi bulunmalı. Biz bunu yaparken partiler bizi sıkıştırmaya çalıştı. CHP dokunulmazlığın tümü kalksın dediğinde, kahramanlık edasıyla. hdp vekilleri ile tahrik ederek, gerilim yaşansın, mağdur olalım diye tahriklere devam etti. Taziye ziyaretleri gibi.

Sanki AK parti kendisinden çekiniyor, güveni yok, dokunulmazlık kaldırmaya cesaret edemez, biz ise siyasi açıdan AK Parti tarafından baskıdayız, verilen hava bu...

MHP daha tutarlı bir tavır sergiledi. Tüm bu dengelime bakılınca, bütün bu oyunu değiştirecek, bozacak hamle gerekiyordu, bu da eldeki tüm fezlekelerin aynı anda dokunulmazlıklarının kaldırılması. HDP'lilerin mağduriyet yaşatmaması, yani halka gidip bakın siyaset kapımızı kapattılar demesinler, AK Parti korkuyor çekiniyor olmasın, kim suçlu ise de yerini bulsun. Amaç bu. Hazırlıksız yakalandıklarını ortaya koydular.

Onun için Anayasa'ya bir geçici madde ekleyelim. Şu anda tek madde ile zırh kalsın.

MECLİS'İN İŞ YÜKÜ

Tek tek olsa da, az biliniyor kamuoyunda, halk şöyle sanıyor , alıp kuşağından tutulup Meclis dışına atılacak gibi. Bu karar çıkmazsa , fezlekeler tek tek gelecek, komisyonda tek tek, genel kurulda tek tek. İzin kalkınca vekilliği sürüyor. Hüküm giyene kadar, tutuklu yargılama yoksa Meclis'e gidip gelecek. Öyle hava ediyorken sanki bunlar bazıları, bizim elimizde sanki kudret var alıp çıkarıyoruz gibi... Biz kimseyi siyasetin dışına itmiyoruz. Sen suç işlemişsin, Meclis buna yargıya seni yargılama izni veriyor.

Bıraksak birkaç vekil için bile fezlekeleri tek tek okutmaya kalksak, başka iş yapmamız lazım. Üstelik bunlar olurken ortaya çıkabilecek direniş , görüntüleri var. Bu yüzden hepsini kaldıralım. AB yol haritası, reformlar bir sürü başlık var.

Bir ay bütçe ile uğraştıktan sonra, bir ay iki ay dokunulmazlık dosyaları ile Meclis'i bloke edemeyiz. Tek bir madde ile diyeceğiz.

GRUP BAŞKANVEKİLLERİ İLE GÖRÜŞME

Naci Bey ile temas halindeyiz. Yarın temaslarının neticesini dinlemek istiyorum dedim. Kendisini aradım bilgi verdi. Kendi yetkili kuruluşlarına götürüp tartışıp cevap verecekler. Ümit ederim kendi attıkları adımdan geri dönmezler.

İstemezlerse, çıktığımız yoldan geri dönmeyiz, Meclis'e getiririz, herkesin tavrı ortaya çıkar, takke düştü kel göründü, ucuz kahramanlık vb maskesi düşer, kimin ne yapacağı görülür. Doğru olan tüm partilerin birlikte bir önerge ile yapması. Başka yerlerde terörle mücadele metninde bulaşmadık beraber ama bunula buluşalım.

KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLAMALARI

Bir muhalefet liderinin söylememesi gereken bir şey. Bu AK Parti'nin sığınacağı konu değil. Çoğunlukta olan parti istediği dokunulmazlık dosyasını kaldırabilir.

Dokunulmazlık tamamen kalkarsa, çıkabilecek sonuçları iyi düşünmek lazım. Bundan çekinmiyoruz ama sonra başka bir krizin önünün açabilirsiniz. Bunları konuşuruz ama hesap ederek konuşmalıyız.

SURİYE'DE FEDERASYON

Suriye maalesef öyle bir noktaya getirildi ki her türlü kirli oyununun oynayabileceği bir zemin oluştu. Bunlardan biri de sykos phicot un yüzüncü yılı, biz hep böldü. Antep'ten vb... Birileri yüzyıl sonra yeni bir sykos phicot yazma peşinde biz bunu yok etmeye çalışırken birileri yazma peşinde.

Biz bölgede ortadan kaldırmayı Arap Bahar'ı öncesinde sykos phicot öncesinde ortadan kaldırmayı düşünüyorduk ekonomik hamlelerle Hem bizim hedeflerimiz birilerini rahatsız etti, Arap Bahar'ı bunun için kullanıldı.

Şimdi Suriye'yi üçe dörde , Irak'ı bölerek yeni Sykes Picot yazmaya çalışılıyor. Buna direnenler var, biz gibi. Ama bunu gerçekleştirmek isteyenler var. Rusya'nın hava harekatı.

İran'da görüşmemiz mutabık kaldığımız en önemli husus , Suriye'nin bölünmemesi. Tek bir devlet olarak kalması. Onlarda İsrail karşısında bölgede güçlü bir Suriye istiyorlar. Bugünkü seyre batığınızda ypg nin son derece oportünist ve otokratik yöntem benimsediğini görüyorsunuz. Kendileri gibi düşünmeyen Kürtleri o bölgeden sürdüler. Şimdi de defacto durum yaratmaya çalışıyorlar. Onları kullananlar onları bir piyon olarak kullanıyorlar, kullanıldıkları ölçüde varlar. Tek tek ülke tavırlarına bakın.

Suriye'deki Kürtlerin hakları ile YPG yan yan yana getirilmemeli. Suriyeli Kürtlerin hakları için YPG demek Suriye'deki Kürt kardeşlerimize yapılabilecek en büyük ayıp, sorumsuzluk. Gelişmeleri yakından takip edeceğiz, yeni Sykes Picot olmaması için bölge ile yapmamız lazım.

AB, ABD ve Rusya ile görüşüyor, biz de görüşeceğiz. Direnç var. Ateşkes devam ederse kolaylaşasınız.

RUSYA

Rusya Suriye'den bütünüyle çıktı diye bir argüman doğru değil. Ama bazı hedeflerin gerçekleştiğini düşünüyorlar. Birinci hedef Lazkiye üssü ve Tarsus limanının korunması gelişmesi, . İkincisi Esad rejiminin güçlü olacak masaya oturması yaptıklarını düşünüyorlar.. Üçüncü muhaliflerin güçsüzleşmesi, çaba gösterdiler tam yapmayacaklarını gördüler. İnşası için bir perspektifleri olmadı, geldiler, bombaladılar. Füzeler orada durdukça, üssü durdukça bölgeden Rusya'nın çektirdiğini söylemek doğru ve gerçekçi değildir.

CAN DÜNDAR'IN LE MONDE MAKALESİ

Can Dündar Türkiye'yi AB ye almayın, değerlerinizi çiğnemeyin seslenişinde bulunduğu bir makale yazdı Fransız gazetesi Le Monde için..

Herkes kendine yakışanı yapacak elbette. Ona o yakışır bize de Brüksel'e gidip Türkiye' yi temsil etmek yakışırdı. Gittik ve memleketimizi en iyi şekilde temsil ettik Brüksel'de.

AJANSLAR

Bu haberler de ilginizi çekebilir