Bangladeş`teki idamların perde arkası
Bangladeş yine idamlarla gündemde. İktidarda olan laik Seküler Hasina hükümeti İslam`a ve müslümanlara yaşam hakkı tanımıyor. Kendi tahtını korumak için muhalif olarak gördüğü Cemaati- İslami hareketini sindirmeye çalışıyor. İşte geçmişi ve bu günüyle Bangladeş ile ilgili özel haberimiz.
Bangladeş`te yüksek mahkeme, 1971`deki bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan sorumlu tutulan Cemaat-i İslami partisi merkezi yürütme kurulu üyesi Mir Kasım Ali hakkındaki idam kararını onadı. Bu kararla beraber gözler bir kez daha Bangladeşteki idamlara çevrildi. Peki, Bangladeş`teki idamların asıl sebebi ne?
Bütün sorunların cevabı Bangladeş'in kısa tarihinde yatıyor.
Resmi adı Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti olan Bangladeş, Hindistan'a komşu olan bir Güney Asya ülkesi...
Devletin adındaki Müslüman ibaresine ve nüfusunun %88`inin Müslüman olmasına rağmen siyasal iktidar laiklerin ve Hinduların elinde.
Bölgenin İslam'la tanışması Hulefa-i Raşidin yani dört halife döneminde Hz. Ömer (ra) zamanına dayanıyor. Bangladeş, Hz. Ömer`in (ra) özel ilgi gösterdiği bölgelerden biri olarak İslam tarihinde önemli bir yere sahip...
İslam'la tanıştığından beri halifeliğe bağlı olan ve şu anki Bangladeş sınırlarının da içinde bulunduğu Hindistan devleti için kara günler 1887 de başladı.
İngilizler, Müslümanların iktidarını devirerek yerine Hindu ve laiklerin olduğu ulusalcı bir devlet yapısı oluşturmak için Hindistan ulusal kongresini kurdu.
Sömürge yanlısı Sekülerist tahribata karşı Müslümanlar da 1906 yılında, bugün ki Cemaati İslami'nin temeli olan "Hindistan'da Müslümanlar Birliği partisini" kurdu.
1906 yılından sonra İngiliz sömürgeciler bölgenin laikleşmesi için Hindu ve Budist milisleri de yanlarına alıp Müslüman katliamı yaptı.
1920'de İngilizler Osmanlı`nın hilafetini sona erdirme çalışmalarını hızlandırdığında, Hindistan Müslümanları, İslam birliğini ve hilafeti korumak için Muhammed Ali Cevher liderliğinde "Hilafet Hareketini" kurup cihada başladı.
1935 yılında sömürgeci İngilizler, Hindistan'ın Sekülerleşmesi için bir anayasa hazırladı ve bu anayasa ile ulusal kongre partisinin Hindistan'ın farklı bölgelerinde “Ulusalcı Laik Hükümetler” kurmasının önünü açtı.
Hindistan'ın hızla Sekülerleşmeye başladığı bu dönemlerde Müslüman düşünürler, Müslümanların ve İslam'ın geleceği hakkında düşünmeye ve laik tahribata karşı çareler aramaya başladı. "Bağımsız İslam Devleti" fikrini ortaya atan ünlü şair Muhammed İkbal de bu düşünürler arasındaydı.
1947 yılında İngilizler Hindistan'dan çekilirken, Muhammed Ali Cinnah Hindistan'dan ayrılarak Pakistan'ın kurulması için çalışmalar başlattı.
Pakistan 1948 yılında Batı ve Doğu Pakistan olarak ikiye ayrıldı. 1971 yılında yaşanan iç savaşla tamamen bölündü ve doğu Pakistan Bangladeş adını aldı.
Cemaat-i İslaminin kuruluşu ise Pakistan`ın kuruluşundan 7 yıl öncesine dayanır. Pakistan`ın kuruluşunda önemli rol oynayan Mevdudi, Cemaat-i İslami'yi 1941 de kurdu. "Temelde Şuursuzluk sorunu olduğu için şeytan her fitnesini rahatça bina edebiliyor, bu sebeple öncelikli ihtiyacımız İslam şuurudur" düşüncesiyle yola çıkan Mevdudi, Pakistan İslam Devleti'nin de kurucu fikir babalarından kabul edilir.
1971 yılında batının desteklediği ayrılıkçı hareket, Pakistan'dan ayrılıp bağımsız Bangladeş devletini kurmak için iç savaş çıkarttığında Cemaati İslami, üyeleriyle birlikte dönemin İslam âlimleri Pakistan`dan ayrılmaya karşı durmuşlardı.
O dönemin gazete ve dergilerinde yayınlanan meşhur sloganlarda Müslümanlar, "Daha çok birlik olmak yerine niye daha küçük parçalara bölünüyoruz" şeklinde sloganlarla ayrışmaya karşı durdu.
Cemaati İslami`nin o dönemdeki muvahit tutumu yeni kurulan devlet için potansiyel ve ulusal güvenliği tehdit eden bir unsur olarak görülmekteydi.
Cemaati İslami ise, kurulduğu günden bu yana hiç bir silahlı eylemin tarafı olmadı ve şiddete karşı mücadele etti…
1980`li yıllarda baskılar gittikçe arttı. Cemaati İslami üyelerinin evlerine baskınlar yapıldı, gözaltına alınanlar işkencelerden geçirildi, zindanlara atıldı. 2008 yılına gelindiğinde ise idamlar başladı.
2013 yılının aralık ayında idam edilen Abdulkadir Molla ve geçen yıl idam edilen Muhammed Kameruzzaman ayrılıkçı iç savaş sırasında birleşmeyi telkin ettikleri için savaş suçu işlemekle suçlandı ve bu sebeple idam edildi.
Bangladeş'te siyasal iktidarda bulunan parti, koşulsuz olarak laik Seküler bir sistemin hâkim olması gerektiğini savunuyor ve Cemaati İslami üyelerinin Sekülerizm için tehlikeli olduklarını kabul edip, Cemaati İslami Liderlerini sırasıyla idam ediyor.
38 yıl önce yaşanmış bağımsızlık savaşında vahdetten yana tavır koyduğu için Cemaati İslami şimdi vatana ihanetle suçlanıyor. Ancak bağımsızlıktan sonra suçu sabit olmasına rağmen katiller, hırsızlar, gaspçılar dâhil herkes çıkarılan af kanunu kapsamında serbest bırakılmış durumda.
Kaynak: Rehber TV