• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
`Toplum travma hali yaşıyor`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bölgede devam eden çatışmalı ortam nedeniyle toplumun psikolojik travma yaşadığını söyleyen Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, buna karşı alınması gereken önlemler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Çatışmalı ortamın beraberinde göç ve işsizlik gibi sorunları beraberinde getirdiğini söyleyen Kula, insanların artık geleceğe kaygıyla baktığını belirtti.

Bu travmanın insanların geleceğe yönelik planlarını tehlikeye attığını dile getiren Kula, "Bu travmalar iş gücünü azaltır, heyecanı düşürür ve yarınlarla ilgili bir takım heyecan duygularını yıpratır. Artık yaptığınız işleri severek yapamazsınız. Mutlulukla, şevkle, arzuyla değil de sadece mideyi doyurmak için çalışma hali ortaya çıkar." dedi.

"Bölge insanı iki sıkıntı birden yaşıyor"

Bölgedeki esnafın iflasa, işçinin işsizliğe, vatandaşın göçe, çocukların cehalete sürüklendiğini kaydeden Kula, bu olayların insanların psikolojik dünyalarında büyük tahribatlar meydana getirdiğini vurguladı.

Bölgede yaşayan mağdur halkın çektikleri sıkıntıların ruh haline etkilerine değinen Kula, "Bu durum, insanlarda batıya karşı bir kin doğabilir. Bu kin, 'Neden biz bunları yaşıyoruz da onlar keyif ediyor' sorusu üzerine başlar. İletişim araçlarının bölge ile ilgili haberleri de bu duyguları körükleyerek ön yargı ortaya çıkarabilir. Bölge insanı iki sıkıntı birden yaşıyor. Birincisi; fiili sıkıntıları çekme, ikincisi; batıdaki insanın gözüyle baktığında yalnızlaşma ve aile hayatının olumsuz etkilenmesi." şeklinde konuştu.

Travma yaşayanların eğer sağlam bir iradesi yoksa ibadetlerinden zevk alamaz hale geleceğini belirten Kula, bu tür insanların karamsar olduklarını ve üretici olmadıklarını söyledi.

Bölgede yaşanan çatışmalı sürecin toplumun üzerinde yol açtığı travmalara dikkat çeken Kula, "Bir noktadan sonra geleceğe karşı ön yargılı olmaya başlanır. İnsanları kategorileştirme başlar. Ötekileştirme dediğimiz, insanın toplumsal hayatta yalnızlaşması demektir. Bu ruh halinde, konuşanın ne konuştuğu değil, 'Benden mi, değil mi?' mantığı belirler her şeyi." diye konuştu.

"Tehditler ve riskler altında yaşayanların uzmanların direktiflerine ihtiyacı var"

Sorun yaşayanların, uzmanlardan destek alması gerektiğini ifade eden Kula, herhangi bir destek alınmaması halinde beynin dış etkenlerin altında kalarak kendi içinde yaşadığı sorunların büyümesine neden olacağını kaydetti.

İnsanın doğruyu ve yanlışı seçmede özgür bir iradeye sahip olduğuna dikkat çeken Kula, sürekli olumsuzluklar içerisinde yaşamış, sürekli silah sesleri altında yaşamış ve sürekli tehditler ve riskler altında yaşamış insanların toplumsal hayatta normal davranış sergilemesi için mutlaka uzmanların kontrolüne ve direktiflerine ihtiyacı olduğunun altını çizdi.

"Geceleri korkulu rüyalar görüyor mu?"

Çatışmalardan olumsuz etkilenen çocukların anne ve babaların gözetimi altında kontrol altında olması  gerektiğini söyleyen Kula, "Misal, geceleri korkulu rüyalar görüyor mu? Uykuları kaçıyor mu? Tek başına kaldığında korkuyor mu? Agresif hareketler ortaya çıkıyor mu? Algı sorunu yaşıyor mu? Ya da derslerinde olumsuz bir etki var mı? Eğer bu soruların cevabı varsa, gerekli önlemler duruma ve şartlara göre alınmalıdır." diye belirtti.

"Çocukları televizyona teslim etmemeli"

Yaşanan travmanın önemli bir sebebinin de aile içi ilişkilerin olumsuzluklarından kaynaklandığını belirten Kula, "Aile içinde dengeli bir düzenle beraber, düzgün bir program da olmalıdır. Anne babalar, çocuklarını televizyona teslim etmemeli. Haberlerin hepsi doğru olabilir ama her yaşa açık olmayabilir. Televizyon kontrol altına alınmalı. İçerikleri süzgeçten geçirilmeli. İçerikler tahrik edici olabiliyor. Medyanın olayları olduğundan daha kötü gösterme özelliği vardır." dedi.

"Bu bölgede yaşayanlar, dindar insanlardır"

Kula, "Cemaatlerin ve sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları en iyi yönlerinden birinin insanların geçmişine bakmadan aralarına almalarıdır. Bizlerde aynı şekil yapmalıyız. İnsanlara damga vurarak, sınıflaştırmak yanlıştır. Bu bölgede yaşayanlar, dindar insanlardır. O yüzden ahlakımızla ve ibadetlerimizle insanları kazanmaya çalışmalıyız. Onları eleştirmeyelim yoksa kaybederiz." diyerek sözlerini sonlandırdı. (M. Sıddık Bilge, Yunus Sırat- İLKHA)






 

Bu haberler de ilginizi çekebilir