• DOLAR 32.447
  • EURO 34.764
  • ALTIN 2443.317
  • ...
Tarihte Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TARİHTE BUGÜN / DOĞRUHABER / İSTANBUL / 20 ŞUBAT

1622: Genç Osman olarak da bilinen II. Osman katledildi. Genç Osman 14 yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkanı içindeki üst düzey yetkilileri değiştirdi, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamdan aldı. Ayrıca Yeniçeriler başta olmak üzere askeri içinde de düzenlemeler yapmak istedi. Askere ödenen maaşlarda yolsuzluklar tespit edince ödemeleri azalttı. Başka bir deyişle askerin ödeneğini kıstı. Yeniçeriler de ayaklanarak saraya girip bazı devlet adamlarını öldürdüler. Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Genç Osman, yeniçeri ağalarını bugünkü benzetmeyle generalleri merhamete getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Yerine amcası Sultan Birinci Mustafa ikinci kez tahta çıkarıldı. İsyancılar o an için Genç Osman'ı öldürmeyi düşünmüyorlardı. Ancak Sultan Genç Osman'ın ne kadar dirayetli bir padişah olduğunu bilen isyanın elebaşları padişahın Yedikule zindanlarına götürülüp orada öldürülmesini istediler. Sultan Genç Osman sekiz tane cellada tek başına karşı koymasına rağmen katledildi.

1833: Mısır'da çıkan isyanın bastırılması için Rus Filosu İstanbul'a geldi. Bu anekdot çok ilginçtir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır valisiyken isyan etmiş Osmanlı'nın başını ağırtmaktan öte tehdit haline gelmiştir. İşin ilginç yanı ise asırlardır Osmanlı ile egemenlik mücadelesi veren İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletler Mısır isyanını bastırmak için Osmanlı'ya yardım etmeleridir. Tabi burada kendi menfaatlerini öne çıkaran bu devletlerden olan Rusya hem boğazlarda avantajlar elde etmiş hem de bölgede kendi iradelerinin dışında bir gücün oluşmasını böylelikle engellemişlerdir.

 

 

1919: Afganistan'da Emir Habibullah Han'ın katledilmesi üzerine yerine geçen Emanullah Han, ülkesinin bağımsızlığını ilan etti.

1941: Yahudiler için transit vizesine ilişkin talimatname yayınlandı. Bu şekilde ister diğer Avrupa ülkelerinden gelen isterse yurt içindeki Yahudiler hiç bir zorlukla karşılaşmadan Filistin topraklarına geçebileceklerdi. Aslında o zamanki devlet yöneticileri hem Türkiye üzerinden Avrupalı Yahudilerin hem de Türkiyeli Yahudilerin Filistin topraklarına geçmelerine engel olmalıydı. Yapmaları gereken buydu. Çünkü Osmanlı Döneminde Yahudilerin Filistin'de toprak satın almaları, yerleşmeleri yasaktı. Sadece kutsal mekanlarını ziyaret etmek için geçici vize verilirdi.


1947: İşçi ve İşveren Sendikaları Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grev hakkına karşı çıktı. İşçi ve emekçi tabana hitap ettiğini savunan, solun lokomotifi diye geçinen bir partinin İşçilerin Grev hakkına karşı çıkmasının izahı ancak CHP'nin taşıdığı genlerle yapılabilir.


1970: Boğaziçi Köprüsü'nün temeli, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel tarafından törenle atıldı. Üç yılda tamamlanan köprü, 29 Ekim 1973'te açıldı. İstanbul`un iki yakasının asmalı bir köprüyle birleştirilmesi ilk defa 2. Abdulhamid tarafından düşünüldü ve planlanması yapıldı ancak tahtan indirilmesiyle yarım kalmıştı. Boğaz Köprüsü, daha sonra Demokrat Parti döneminde üzerinde çalışılmasına rağmen 27 Mayıs darbesi ile yarım kaldı. Adalet Partisi`nin iktidara gelmesiyle 1. Boğaz Köprüsü`ne başlandı ve 30 Ekim 1973`te hizmete açıldı. Adnan Menderes, Boğaz Köprüsü`nü yapmak için çalışmaya başladığında, zamanın CHP lideri İsmet İnönü ‘Yıkarız` diyerek karşı çıktı. CHP liderliğini devralan Bülent Ecevit de, köprüye karşı çıktı ve değişik mitinglerde, “Hiç gereği yokken İstanbul`a asma köprü yapıyorlar. Bu köprüden mutlu azınlık, zenginler geçecektir” ifadelerini kullanmıştı. Ancak köprünün tamamlanması ve hizmete açılması kendi başbakanlığı dönemine rastlayan Ecevit, köprüden ilk geçen kişi olmuş ve, “Büyük eser” ifadesini kullanmıştı.

1993: Şehidler ayı olarak bilinen Şubat ayının 20`sinde, Mersin bir şehid daha kazandı. Mersin Müslümanları arasında sevilen bir şahsiyet olan Süleyman Akyüz, 20 Şubat sabah namazından sonra, açtığı dükkanında PKK tarafından şehid edildi. Süleyman Akyüz daha önce de çeşitli tehdit ve saldırıya uğramış, dükkanı bombalanmıştı. PKK'nın 90'larda müslümanlara saldırıp İslama hayat hakkı tanımadığı, imkan bulduğunda katlettiği müslümanlardan biri Olan Süleyman Akyüz de böylelikle Şehidler Kervanına katıldı. Süleyman Akyüz`ü tehdit eden PKK`lılar, O`nu Müslümanların arasından çıkmaya zorluyorlardı. Tarih boyunca peygamberlere ve ashabına yapıldığı gibi “Dinini bırakması” isteniyordu. Şehid Süleyman ise, yüce Allah`ın “Onlardan korkmayın, benden korkun, asıl korkulmaya lâyık olan Allah`tır” ayetini okuyarak, kafirlere meydan okudu. Dükkânının bombalanmasına da aldırmadan, hizmetlerini devam ettirdi. Müslümanlar, cenazesini PKK'nın yoğun olduğu bir bölge olan Demirtaş mahallesinden mezarlığa kadar omuzlarda taşıdılar. Bu esnada sürekli Türkçe ve Kürtçe olarak “Şehidler Ölmez”, “Şehidlerin kanı, İslam baharının müjdecisidir”, “And olsun ki, yolun sürecek ey şehid” şeklinde sloganlar atıldı, tekbir getirildi.
Mersin`de bundan önce de, Mustafa Biçer şehid edilmişti.
Şehid Mustafa, Silvanlı Şehid Hacı Biçer`in ağabeyi idi.  


2003: Yüksek Seçim Kurulu, İşçi Partisi ve bazı vatandaşların Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili adaylığına karşı itirazlarını oybirliğiyle reddetti.


2004: Ankara 1 No'lu DGM, yeniden yargılanan Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın infazının durdurulması taleplerini reddetti.

2010: AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, Türkiye'nin 10 yıl daha partilerine ihtiyacı olduğunu öne sürerek, ''Onun için biz desteğinizi istiyoruz. Türkiye'nin AK Parti'ye 10 sene daha ihtiyacı var. Eğer biz birazcık tökezlersek bu Ergenekoncular falan bu defa çok kötü intikam alır halktan. Bu memlekette kimin kızının başı örtülü, hepsini fişlemişler. Kimin çocuğu İmam Hatip'e gidiyor hepsini fişlemişler. Kim muhafazakar, kim Ramazan'da oruç tutuyor hepsini fişlemişler. Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu arkadaşlar'' dedi. Avni Doğan'ın bu sözleri yeni tartışmalar başlattı.

2010: Fas'ın Meknes kentinde Cuma namazı sırasında bir caminin minaresinin yıkılması sonucu 41 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Minare yıkıldığı sırada camide Cuma namazı için gelen yaklaşık 300 kişinin bulunduğu belirtildi.

2012 : Mustazaf-Der Adana Şubesi'ne Kimliği Belirsiz Kişiler Tarafından Molotof Kokteylli Saldırı Düzenlendi. Saldırı Sonrası Dernek Binasında Yangın Çıktı. 
İslami Sivil Toplum Kuruluşları Ve Onların Gönüllülerinin Üzerinde Polis Ve İstihbaratın Yoğun Baskısı Devam Ederken, Şimdi De Eli Molotoflu Kişilerin Bu Kuruluşlara Saldırıları İslami Stk`ların Ne Denli Yoğun Bir Baskı Altında Olduğunu Ortaya Koydu.
Adana Mustazaf Der Binasına Daha Öncede 4 Kez Molotofkokteylli Saldırı Yapılmıştı.

MERCEK

 

 

ütürizm, 20. yüzyılın başlarında İtalya'da orataya çıkmış bir sanat akımıdır. Genel olarak büyük bir İtalyan fenomeniydi. Fakat o dönemde, başta Rusya ve İngiltere olmak üzere daha bir çok ülkede paralel hareketler ortaya çıkmıştır.
Konu başlıkları
[gizle]
• 1 Edebiyatta Fütürizm
• 2 Cubo-Fütürizm
• 3 Tanınmış Fütürist Sanatçılar
• 4 Kaynakça
• 5 Dış bağlantılar

Edebiyatta Fütürizm [değiştir]
Bu akımın öncüsü ve şefi İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti'dir. Marinetti`nin 1909`de Paris`te "Le Figaro" gazetesinde yayımladığı manifesto futurisita (Fütürizm Bildirisi) gelecekçiliğin manifestosu oldu. Bildiride, "Bizler müzeleri, kütüphaneleri yerle bir edip ahlakçılık, feminizm ve bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız" deniyordu. Bu geçmişin bütünüyle reddi demekti. Aynı bildiride, "Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz" sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesiydi.
Süratin üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının Samothrake zaferi (Yunan heykeli)nden daha güzel olduğunu ve buna ek olarak da: "Mutlak içinde yaşıyoruz, çünkü "her yerde hazır ve nazır olan" edebi sürati biz yarattık" demiştir.
Gelecekçiliğin kurucusu Marinetti, Avrupa`da birçok yazarı etkiledi. Rusya`da Velemir Hlebinikov ve Mayakovski gelecekçiliğe yöneldi. Rus gelecekçiler kendi bildirgelerini yayınladı. Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski reddedildi. Şiirde sokak dilinin kullanılması istendi. 1917 Ekim devriminden sonra da gelecekçi akım güçlendi. Mayakovski`nin ölümüne kadar etkisini sürdürdü.
İtalya`daki gelecekçiler ilk şiir antolojisini 1912`de yayımladı. Gelecekçilik faşizm ile özdeşleşti. Ve 1920`lerin ortalarına doğru etkisini yitirdi. Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden gelecekçilerin parolası, "sozcüklere özgürlük"tü. Ezra Pound, D. H. Lawrence ve Giovanni Papini de bu akımdan etkilenen yazarlardır.
Cubo-Fütürizm [değiştir]
1913 yılında itibaren Rusyada Kübizm'e etki eden ve gelişteren, Rus Fütürizmi'nin temel okuludur.
Cubo-Fütürizm Kübizm'in formları ve Fütürizm'in dinamikliğini esas almıştır. Kazimir Malevich tarzı geliştiren kişidir ve bu tarzı 1912'de imzalanan fakat 1913 yılında yapıldığı bilinen "The Knife Grinder" isimli eserinde görülebilir. Fakat Kazimir Malevich Suprematizm olarak adlandırılan ve objektif olmayan bir tarz benimseyerek bu tarzı reddetmiştir.
Tanınmış Fütürist Sanatçılar [değiştir]

 


Suat Hayri Ürgüplü (1903, Şam - 26 Aralık 1981, İstanbul) 13 Ağustos 1903 tarihinde Şam'da doğdu.1.Dünya Savaşı'na katılma fetvasını veren Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi'nin oğludur. Lale Devri'nin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın soyundandır. Galatasaray Lisesi'nden sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1926 yılında bitirdi. Çeşitli devlet hizmetlerinde bulundu. Türkiye-Yunanistan 1924 Nüfus Mübadelesi mahkemelerinde çalıştı. Galatasaray Spor Kulübü' nde atletizm yaptı.
İstanbul Ticaret Mahkemesi yargıçlığında bulundu (1929-1932). 1939 ve 1943'te Kayseri Milletvekili seçildi. 2. Şükrü Saraçoğlu kabinesinde Gümrük ve Tekel Bakanı oldu.
Bakanlığında kahve ithalatı konusunda yolsuzluklar olduğu yolunda dedikodular çıkınca örnek bir davranışta bulundu:
“ Adımın da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili, bakanlığımda bir komisyon kurulmuştur. Bu teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde, komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O nedenle, siyasi ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum. ”

Daha sonra Yüce Divan'da yargılandı, aklandı ve siyasi hayatında bir yürütme organında, çok daha sonra, 1965'te kurulan hükumetin başbakanı olarak devam etti. Bu olay, halen bazı okullarda idare hukuku dersinde okutulmaktadır.


Süleyman Demirel, Suat Hayri Ürgüplü ve Cemal Gürsel
1950'de tekrar TBMM'ye dõndü. 1952 yılına kadar Demokrat Parti Kayseri Milletvekilliği yaptı. Avrupa İstişari Meclisi'nde başkan yardımcılığı görevinde bulundu. 1952'de parlamentodan ayrılarak Bonn Büyükelçiliğine getirildi. 1955'te Londra, 1959'da Washington, 1960'da Madrid Büyükelçiliğine atandı. 1961 seçimlerine katılarak Adalet Partisi Kayseri Senatörü seçildi. Cumhuriyet Senatosu'nun ilk başkanı oldu. Bu görevi tamamladıktan sonra 1965 yılında (İsmet İnönü'nün başbakanlıktan istifa ettiği 5 Şubat tarihinden 10 Ekim 1965 genel seçimleri sonrasına kadar) Adalet Partisi'nin öncülüğündeki koalisyon hükumetinin başkanlığını yaptı. 1966'da kontenjan senatörü seçildi.1972'ye kadar bu görevde kaldı. 26 Aralık1981 tarihinde saat 06:35'te 13 yıldır muzdarip olduğu kalp hastalığından dolayı vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'ndedir.
Ailesi [değiştir]
Suat Hayri Ürgüplü'nün babası Hayri Efendi Osmanlı Devleti'nin son döneminde Şeyhülislamlık yapmış bir din adamıydı. Eşi Nigar Hanım ile 1933 yılında evlenen Ürgüplü'nün bu evlilikten Hayri Suat adında bir oğlu vardı. Hayri Suat Ürgüplü ise 1966 yılında Eski Irak Kralı Faysal'ın nişanlısı ve aynı zamanda son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in torunu Prenses Hanzade'nin kızı Prenses Fazıla ile evliydi. Bu evlilikten iki torunu bulunmaktaydı.[1]

 

 


Adalet Partisi (Türkiye)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kontrol edilmemiş
Adalet Partisi (Türkiye)

Kısaltma AP
Genel Başkan Süleyman Demirel

Genel Sekreter Dr. Nuri Bayar

Kurucusu Ragıp Gümüşpala

Kuruluş tarihi 11 Şubat 1961
Kapanış tarihi 16 Ekim 1981
Öncülü Demokrat Parti (1946)

Ardılı Doğru Yol Partisi

Siyasi görüşü Liberal
Muhafazakar

Politik pozisyon Merkez Sağ

Yeraldığı hükûmetler VIII. İnönü Hükümeti (AP-CHP koalisyonu)
Ürgüplü hükümeti
I. Demirel hükümeti
II. Demirel hükümeti
III. Demirel hükümeti
IV. Demirel hükümeti (I. Milliyetçi Cephe)
V. Demirel hükümeti (II. Milliyetçi Cephe)
VI. Demirel hükümeti (Kerhen Milliyetçi Cephe)

Resmî renkleri Kırmızı ve Beyaz
g • t • d

Adalet Partisi (AP), 1961-1980 yılları arasında yaşamını sürdürmüş ve ülkenin en büyük iki siyasi partisinden biri olmuş merkez sağ ve liberal görüşlü Türk siyasi partisidir.
1965-1971 yılları arasında tek başına, 1970'li yılların büyük bölümünde ise koalisyonlarda ülke yönetiminde söz sahibi olmuş olan parti 12 Eylül sonrasında 1980 yılında diğer siyasi partilerle birlikte kapatıldı. Adalet Partisi, Parti içinde birçok eski DP'li politikacı bulunmaktaydı. AP özellikle idamların ardından oluşan toplumsal tepkiyi iyi bir şekilde değerlendirdi. Bu Demokrat Parti seçmen tabanının büyük bir kısmının AP'yi tutmasını sağladı. Adalet Partisi Türk siyasal hayatında asıl çıkışını ise 1964'te Süleyman Demirel'in genel başkan seçilmesiyle yapmıştır.
Siyasi yelpazede merkez sağda bulunan Adalet Partisi; piyasa ekonomisini benimsemiş, kalkınmacılığı ve büyümeyi hedef almıştı. Toplumsal ilişkilerde dinsel öğe ve yapıları kollamakla birlikte temelde laik bir partiydi. Muhafazakar ve liberal çevrelerin merkezine oturabilmişti. Ancak bu 1970'teki bölünmeyle son buldu ve İslamcı ve liberal kanat partiden koptu. Buna rağmen Adalet Partisi'nin hem kırsal hem de kentsel alanlarda etkinliği sürmüştür.
Tarihçe [değiştir]


AP'nin "kırat"tan önceki amblemi
27 Mayıs Darbesi'ni yapan Türk Silahlı Kuvvetleri; Demokrat Parti'nin birçok yönetici ve milletvekilini Yassıada'da toplamış, partiyi kapatmış, 16 Eylül 1961'de Hasan Polatkan ile Fatin Rüştü Zorlu'yu ve 17 Eylül 1961'de ise Adnan Menderes'i idam ettirmişti. Adalet Partisi, kapatılan Demokrat Parti'nin (DP) ardılı olarak, böyle bir ortamda siyaset sahnesine çıktı. Tahsin Demiray, Ethem Menemencioğlu, Mehmet Yorgancıoğlu, Muhtar Yazır, Necmi Ökten, Cevdet Perin, Emin Açar ve Kamuran Evliyaoğlu gibi Demokrat Parti'nin bazı eski üyeleri ile 27 Mayısçılarla görüş ayrılığına düşen emekli orgeneral Ragıp Gümüşpala ve Şinasi Osma, Halit Ağca ve Dr. İhsan Önal gibi çeşitli kişiler, 11 Şubat 1961'de bir dilekçe vererek Adalet Partisi'ni kurdular. Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından siyasi partilerin "demokrat" adını kullanması yasaklandığından, partiye Adalet Partisi adı verildi.
AP, kurulduğu yıl içerisinde 61 ilde teşkilatını tamamlayıp 15 Ekim 1961 seçimlerine katıldı ve %34,8 oy toplayarak 450 üyeli TBMM'de 158 milletvekilliği, 150 üyeli Cumhuriyet Senatosu'nda ise 70 senatörlük aldı. Seçim sonuçları neticesinde, birinci parti olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı İsmet İnönü liderliğinde Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti olan CHP-AP koalisyonu kuruldu. 24 Mart 1963'de Celâl Bayar hapisten çıkınca eylemciler Celâl Bayar'ın evini, Adalet Partisi genel merkezini, Son Havadis ve Yeni İstanbul gazetelerinin Ankara bürolarını taşladılar.
AP genel başkanı Ragıp Gümüşpala'nın 6 Haziran 1964'deki vefatının ardından geçici genel başkan Saadettin Bilgiç, 27-29 Kasım 1964 tarihlerinde düzenlenen büyük kongrede görevini Süleyman Demirel'e devretti. Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi 1965'te İsmet İnönü başbakanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi hükümetini düşürdü. Henüz milletvekili olmayan Demirel 1965 seçimlerinde Adalet Partisi'ni birinci parti yaptı ve meclise oyların %52,9'u olan 4.921.236 oyla 240 milletvekili seçtirdi. Senatoya ise Adalet Partisi'nden 97 senatör seçildi. Bu sonuçlarla I. Demirel hükümeti kuruldu. 1969'da partinin oy oranı düştüyse de 1965 seçimlerinde geçerli olan Milli Bakiye Sistemi yerini d'Hont Sistemi'ne bıraktığından Adalet Partisi'nin milletvekili sayısı arttı. Böylece Adalet Partisi 1969 seçimlerinde oyların %46,5'ini almasına rağmen parlamentoya 256 milletvekili soktu.
1970 yılının Şubat ayı bütçe görüşmelerinde, partili bazı milletvekilleri ve senatörler bütçeye ret oyu vererek II. Demirel hükumetini düşürdüler. Bunlardan 41 kişi partiden ayrılarak, Ferruh Bozbeyli başkanlığında Demokratik Parti'yi kurdular.
60'lı yılların sonuna yaklaşılırken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sağ-sol çatışmaları, öğrenci hareketleri, işçi mitingleri ve Amerikan aleyhtarlığı artmıştı. Kısa bir süre sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Mart 1971 muhtırasıyla Süleyman Demirel'i başbakanlıktan uzaklaştırdı ve Adalet Partisi'ni iktidardan düşürdü.
Adalet Partisi'nin yükselişi 14 Ekim 1973 seçimlerinde durdu. Bu seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olarak 185 milletvekili çıkarırken; AP'nin oy oranı %29,76'ya, milletvekili sayısı 149'a, senatör sayısı da 22'ye indi. Bu düşüşün nedenleri, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yükselişi olduğu kadar, Adalet Partisi'nden kopan Demokratik Parti ve Milli Selamet Partisi gibi küçük partilerin sağ oyları bölmesi idi. Seçimlerin ardından Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi koalisyonu kuruldu, Kıbrıs davasıyla bu hükümet itibar topladı, ancak Bülent Ecevit erken seçime gitmek üzere ayrılınca hükümeti kurma görevi Adalet Partisi'ne kaldı. Adalet Partisi yanına Milli Selamet Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'ni alarak Milliyetçi Cephe'yi oluşturdu. 1975-1977 yılları Milliyetçi Cephe ile geçti. 1977 erken seçimleri de siyasal görünümü değiştirmedi. Kimse tek başına iktidar olamadı. Cumhuriyet Halk Partisi azınlık hükümeti kuruldu. Güvenoyu alamayınca, Adalet Partisi II. Milliyetçi Cephe'yi kurdu. Ancak 1977 sonunda hükümet gensoruyla düşürüldü. Siyaset istikrarsızlığı, terör, dış baskılar, iktisadi gerileme, ve hayat pahalılığı son haddindeydi. 1979 sonunda Adalet Partisi eski ortakların parlamento desteğiyle azınlık hükümeti kurmuşken 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle perde kapandı.
Adalet Partisi, Demokrat Parti'nin mirasçısı olduğunu her zaman vurguladı, hatta ilk seçimlerde eski Demokrat Parti'lileri partiye aday gösterdi. Muhafazakar bir partiydi, sağa kaymış, aşırı akımları desteklediği için liberallerce eleştirilmiş ve ikiye bölünmüştü. Partiye önceleri oy veren tarikat ve tekkeler sonradan Milli Selamet Partisi'ne yönelmişti.
Partiyi yıpratan Milliyetçi Cephe dönemi olmuştu. Milliyetçi Cephe Adalet Partisi-Milli Selamet Partisi-Milliyetçi Hareket Partisi ittifakıydı ve bir askeri darbeyi daha hazırlamıştı. 12 Eylül darbesi geldi ve hepsi kapandı. 19 Hariran 1992 yılında Kabul edilen 3821 sayılı Kanun ile; daha önce kapatılmış olan Siyasi Partilerin, aynı ad, rumuz, amblem, rozet ve benzeri işaretleri kullanarak yeniden açılmasına müsaade edildi. Bunun üzerine Adalet Partisi Büyük Kongresi 19 Aralık 1992 tarihinde Ankara Atatürk Spor Salonunda toplandı. Bu Kongre Partinin son genel Başkanı Süleyman Demirel ile 1965 den beri onun en büyük rakibi Genel Başkan Yardımcısı Teşkilat Başkanı Saadettin Bilgiç arasındaki rekabetin son raunduna sahne olmuştur.
Sadettin Bilgiç, Eski Bolu Milletvekili Müfit Bayraktar öncülüğündeki bir grup eski AP milletvekili Adalet Partisinin Kimliğinin devam ettirilmesi yolunda bir cepheyi Doğruyol Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel'e karşı açmış ve Katılan delegelerin ezici bir çoğunluğunun kararı ile Adalet Partisi Mevcut bulunan ve İktidarı elinde bulunduran Doğru Yol Partisine katılma kararı alarak tüm mal varlığı borç ve alacakları ile DYP ye katılmıştır. Kongrede Hararetli tartışmalara sebep siyasi kimliğin devam ettirilmemesi kararı Süleyman Demirel'in ezici çoğunluktaki Delege desteğini de arkasına alarak parti içi muhalefetin 1965 den beri lideri olan Koca Reis lakaplı Saadettin Bilgiç'i 1965'de vurduğu genel Başkanlık yumruğundan sonra, son indirici yumruğu da vurarak siyasi tarihe gömdüğü bir kongre olmuştur. Geleneksel olarak aynı partinin devamı olan Büyük Türkiye Partisi askerlerce kapatıldıktan sonra kurulan Doğru Yol Partisi aynı çizgiyi izledi. 19 Hariran 1992 yılında kabul edilen 3821 sayılı Kanun ile; daha önce kapatılmış olan Siyasi Partilerin, aynı ad, rumuz, amblem, rozet ve benzeri işaretleri kullanarak yeniden açılmasına müsaade edildi. Bunun üzerine Adalet Partisi (AP) Büyük Kongresi 19 Aralık 1992 tarihinde Ankara Atatürk Spor Salonunda toplandı ve bu kongrede; Katılan delegelerin ezici bir çoğunluğunun kararı ile Adalet Partisi Mevcut bulunan Doğruyol Partisi'ne katılma kararı alarak tüm mal varlığı borç ve alacakları ile DYP ye katıldı. Bu suretle Selanik Sokak'ta bulunan 5 katlı AP genel merkez binası ve meşhur Celal Bayar köşkü de dahil olmak üzere birçok mal Doğru Yol Partisinin oldu.
Genel başkanları [değiştir]
# Adı Seçilme Tarihi Görevden Ayrılış Tarihi
1 Ragıp Gümüşpala
1961 1964
2 Süleyman Demirel
1964 1980
Adalet Partisi ve genel seçimler [değiştir]
Seçim tarihi Genel başkan Alınan oy sayısı Alınan oy oranı Milletvekili sayısı
15 Ekim 1961
Ragıp Gümüşpala
3,527,435  %34,80 158/450
10 Ekim 1965
Süleyman Demirel
4,921,235  %52,87 240/450
12 Ekim 1969
Süleyman Demirel
4,229,712  %46,55 256/550
14 Ekim 1973
Süleyman Demirel
3,197,897  %29,82 149/550
5 Haziran 1977
Süleyman Demirel
5,468,202  %36,89 189/550

******-------********----*******


Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 16 Ekim 1958'de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi'nin birleşmesiyle kurulan siyasi parti. Kurucuları arasında Osman Bölükbaşı, Ahmet Tahtakılıç, Hasan Koçdemir, Enis Akaygen ve Suphi Batur yer alır. CMP Genel Başkanı Osman Bölükbaşı yeni partinin de başkanı seçildi. CKMP, 1961 genel seçimlerinde % 14 oy alarak CHP ve AP'den sonra üçüncü parti olmuştur. 1962 yılında kurucusu ve genel başkanı Osman Bölükbaşı istifa ederek partiden ayrılmıştır.1965'de Alparslan Türkeş ile birlikte 14'lerin çoğu partiye girmiştir.Aynı yıl Alparslan Türkeş genel başkan seçilmiştir.1969'da Milliyetçi Hareket Partisi adını almıştır. CKMP 1959 yılında kendi içinde sosyalist bir parti olmayı tartışan, parti gençlerinin kendilerini Devrimci ve Toplumcu olarak adlandırdığı dönemi 1969'da MHP adını almasıyla tamamen terketmiştir. Milliyetçi-Toplumcu gençlik yerini Türk-İslamcı gençliğe bırakmış ve Atatürk heykeli önünde İslamcılara karşı nöbet tutan gençlik, yerini "Kanımız aksada zafer İslam'ın" diyen gençliğe bırakmıştır. Tüm bu değişimleri göz önünde bulundurarak MHP'nin CKMP'nin bir devamı olmadığı, MHP'ye dönüşümle birlikte parti gençliğinin Ulusçu çizgiye kaydıkları görülmektedir. MHP ise yeni tabanını Anadoludaki Muhafazakar gençlikten almıştır.
CKMP'den MHP'ye Geçiş
CKMP'nin 8-9 Şubat 1969 Olağanüstü Büyük Kongresi'nde delegelerin büyük desteğini alan "Milliyetçi Hareket Partisi" adı kabul edilmiştir. Büyük Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi "Üç Hilâl" olarak kararlaştırılmış ve aynı toplantıda MHP Gençlik Kolları için de "Hilâl içinde Kurt" amblemi benimsenmiştir.
Genel Başkanları [değiştir]
# Adı Seçilme Tarihi Görevden Ayrılış Tarihi
1 Osman Bölükbaşı
1958 1961
2 Hüseyin Nihal Atsız
1958 1961
3 Hasan Dinçer
1961 1964
4 Ahmet Oğuz
1964 1965
5 Alparslan Türkeş
1965 1969

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve seçimler [değiştir]
Genel seçimler [değiştir]
Seçim tarihi Genel başkan Alınan oy sayısı Alınan oy oranı Milletvekili sayısı
15 Ekim 1961
Osman Bölükbaşı
1,415,390  %13,96 54/450
10 Ekim 1965
Alparslan Türkeş
208,696  %2,24 11/450

*******------******------****


Yeni Türkiye Partisi (1961)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kontrol edilmemiş
Başlığın diğer anlamları için Yeni Türkiye Partisi (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
Yeni Türkiye Partisi (1961)
Kısaltma YTP
Kurucusu Ekrem Alican

Kuruluş tarihi 1961

Kapanış tarihi 1973

Siyasi görüşü Demokrat

g • t • d

Yeni Türkiye Partisi (YTP), 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra Demokrat Parti'nin kapatılmasıyla siyasi yaşamda doğan boşluğu doldurmak üzere 13 Şubat 1961'de kuruldu. Genel başkanlığına Ekrem Alican getirildi. 1961'deki genel seçimlerde 54 milletvekilliği kazandı. 1962'de kurulan İsmet İnönü başkanlığındaki hükümette 6 bakanlık kazandı. 1965'te kurulan Suat Hayri Ürgüplü başkanlığındaki koalisyon hükümetinde de yer alan YTP 1965'te yapılan genel seçimlerde 19 milletvekilliği kazanabildi.
Seçim başarısızlıklarının parti içinde yarattığı bunalım nedeniyle 1966 - 1970 arasında 3 kez genel başkan değiştirdi. 1969'da yapılan genel seçimlerde 2.18'lik oy aranıyla 6 milletvekili kazanabildi. Demokrat Parti'nin mirasçısı olarak görülen Adalet Partisi ve yeni kurulan Milli Nizam Partisi karşısında varlığını daha fazla devam ettiremeyen YTP, 1973'te siyasi yaşamdan çekildi.
Seçimler ve YTP [değiştir]
Seçim tarihi Alınan Oy Oranı Milletvekili sayısı
1961
1,391,934 %13.73 65/450
1965
346,514 %3.72 19/450
1969
197,912 %2.18 6/450
  
Türkiye'deki bir siyasi parti ile ilgili bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz


*******-------********--------******


Millet Partisi (1962)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kontrol edilmemiş
Başlığın diğer anlamları için Millet Partisi sayfasına bakınız.
Millet Partisi (1962)
Kısaltma MP
Kurucusu Osman Bölükbaşı

Kuruluş tarihi 1962

Kapanış tarihi 1977

Öncülü Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

g • t • d

Millet Partisi (MP) 1962-1977 arasında faaliyet gösteren siyasal parti.
1961 genel seçimleri'nden sonra Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin (CKMP) İsmet İnönü'nün kuracağı koalisyon hükümetine katılıp katılmaması konusunda bu parti içinde anlaşmazlık çıktı.CKMP'nin koalisyonlara katılmasına karşı çıkarak parti genel başkanlığından ve partiden istifa eden Osman Bölükbaşı'yla bir grup milletvekili ve senatör 13 Haziran 1962'de Millet Partisi'ni kurdular. Osman Bölükbaşı partinin genel başkanlığına seçildi.Bundan sonra Osman Bölükbaşı'nın saygınlık ve etkinliği partinin başarısıyla özdeşleşti. Millet Partisi 1965 genel seçimlerinde % 6,16 oy oranıyla 31 milletvekilliği kazanarak üçüncü parti oldu. 1969 genel seçimlerinde ise %3,22 oyla ancak 6 milletvekilliği kazanabildi.
Osman Bölükbaşı 1972'de genel başkanlık ve aktif siyasetten çekilince Millet Partisi'nin gücü iyice azaldı. Partiyi canlandırmak için aynı yıl eski genelkurmay başkanlarından Cemal Tural genel başkanlığa getirildi. MP, Cemal Tural'ın genel başkanlığında girilen 1973 genel seçimlerinde hiç milletvekilliği kazanamadı. 1975'teki genel kongrede Celal Kargılı'nın genel başkanlığa seçilmesi de partiye canlılık getirmedi. Parti, 1977'de kendini feshetti.

Milletvekili genel seçimleri [değiştir]
Seçim tarihi Genel başkan Alınan oy sayısı Alınan oy oranı Milletvekili sayısı
10 Ekim 1965
Osman Bölükbaşı
582,704  %6,26 31/450
12 Ekim 1969
Osman Bölükbaşı
293,849  %3,23 6/450
14 Ekim 1973
Cemal Tural
62,377  %0,60 0/450

 


Boğaziçi Köprüsü
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu madde güvenilebilir bir yayında çıkmış alıntı veya referanslar içermiyor.
Burada belirtilen kaynakların, konuyla bağlı internet siteleri ve yayınlar gibi birincil kaynaklar olması gerekmektedir.
Uygun alıntıları ekleyerek Vikipedi'ye yardımcı olabilirsiniz.
Koordinatlar: 41°02′42″K, 29°02′02″D
Boğaziçi Köprüsü

Boğaziçi Köprüsü'nün güneyden görünümü
Resmî adı Boğaziçi Köprüsü
Diğer ad(lar) Birinci Köprü, Boğaz Köprüsü
Taşınan Motorlu taşıt

Geçiş İstanbul Boğazı

Konumu İstanbul, Türkiye

İşletme Karayolları Genel Müdürlüğü

Tasarım Freeman, Fox and Partners
Türü Asma köprü

Malzeme Çelik

Ayak sayısı 2
Uzunluk 1.560 m
Genişlik 39 m (3+3 şerit)
Yükseklik 165 m
Alt açıklık 64 m
Yapım Cleveland Bridge and Eng. Co & Hochtief A.G.
Başlangıç 20 Şubat 1970
Bitiş tarihi 1 Haziran 1973
Açılış 30 Ekim 1973
Kullanım 1973 - günümüz
Geçiş ücreti 3,00 (en düşük)
Boğaziçi Köprüsü, Karadeniz ile Marmara Denizi'ni birbirine bağlayan İstanbul Boğazı üzerinde yer alan iki asma köprüden biridir. Köprünün ayakları Avrupa Yakası'nda Ortaköy, Anadolu Yakası'nda Beylerbeyi semtlerindedir.
İstanbul Boğazı üzerine yapılan ilk köprü olmasına atfen halk arasında Birinci Köprü olarak da adlandırılan Boğaziçi Köprüsü, sonra yapılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve şehirhatları vapurlarıyla birlikte kentin iki yakası arasında ulaşımı sağlar. 20 Şubat 1970 tarihinde yapımına başlanan köprü, 30 Ekim 1973 tarihinde saat 12.00'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 50. yıldönümü şerefine devlet töreniyle hizmete sokuldu. Yapımı tamamlandığında dünyanın en uzun dördüncü asma köprüsüyken, 2010 yılı itibarıyla on sekizinci sırada bulunmaktadır.
Konu başlıkları
[gizle]
• 1 Tarihçe
o 1.1 İlk köprü önerileri
o 1.2 Yapım süreci
• 2 İstanbul Avrasya Maratonu
• 3 Kaynakça
• 4 Dış Bağlantılar

Tarihçe [değiştir]
İlk köprü önerileri [değiştir]


Boğaziçi köprüsü
Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran Boğaz'dan karşıdan karşıya kolayca geçebilme fikri yüzyıllar boyunca çekiciliğini korudu. Bilinen en eski Boğaz geçişi MÖ 511 yılında gerçekleştirildi. İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius'un 700 bin kişilik ordusu, gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan yüzer köprü ile Trakya'ya geçti.
Mühendisler, Boğaz'ın bir köprüyle geçilmesi konusunda zaman zaman değişik projeler üretse de bunlar tasarı halinde kaldı. Örnek olarak 1940 yılında Nuri Demirağ'ın girişimiyle Türk mühendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından "boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif rededilmiştir.
Yapım süreci [değiştir]
20. yüzyıl'ın ikinci yarısında İstanbul'un hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki trafiğin artışı Boğaz'a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi. T.C. Karayolları İdaresinden, Boğaz'da köprü geçişinin 9 yerden mümkün olduğu raporunu alan dönemin Demokrat Parti'li Başvekili Adnan Menderes 25 Mayıs 1960'da bir İngiliz müşavirlik firmasıyla sözleşme imzaladı. Birkaç gün sonra meydana gelen 27 Mayıs Darbesi dolayısıyla bu projenin gerçekleşmesi ancak 1965 yılında Adalet Partisi'nin tek başına iktidara gelmesinden sonra olabildi.
1967'de konuda uzmanlaşmış dört mühendislik firmasından yeni bir proje hazırlamaları istendi ve en uygun öneriyi yapan Freeman Fox and Partners adlı İngiliz firmasıyla 1968'de anlaşma imzalandı. İnşaatı gerçekleştirecek firmayı seçmek için açılan ihaleyi de Hochtief AG adlı Alman ve Cleveland Bridge and Engineering Company adlı İngiliz firmalarının oluşturduğu konsorsiyum kazandı. Köprünün inşaatına 1970 yılında başlandı. Anlaşmaya göre inşaatın maliyeti 21.774.283 ABD Doları'dır. İnşaat üç yılda tamamlanmış ve 29 Ekim 1973'te, Cumhuriyetin ilanı'nın 50. yıldönümünde hizmete açılmıştır.
Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde, o dönemden bugüne trafik artışı beklenenin çok üstünde gerçekleşti. Köprünün ilk hizmete açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32 bin iken 1987'de bu sayı 130 bine, 2004 yılında ise 180 bine çıktı. Boğaziçi Köprüsü 1978'den beri yaya trafiğine kapalıdır.
İstanbul Avrasya Maratonu [değiştir]
Ana madde: Avrasya Maratonu
Ilk olarak 1979 yılında koşulan yarışın en önemli geçiş noktası Boğaziçi Köprüsüdür. Kıtalararası Avrasya Maratonu başladığı günden bu yana tam üç defa güzergah değiştirdi. Son yıllarda Halk Koşusu, 15 km ve Maraton olarak 3 farklı güzergahta koşulan maraton, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organizatörlüğünde düzenlenmektedir. Türkiye'de uluslararası nitelikteki en önemli maraton yarışıdır.

 

 

İdi Amin
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İdi Amin
________________________________________
3. Uganda Devlet Başkanı

Görev Süresi
25 Ocak 1971 – 11 Nisan 1979
Yardımcısı Mustafa Adrisi

Yerine geldiği Milton Obote

Yerine gelen Yusufu Lule

________________________________________
Doğum 1925
Koboko veya Kampala

Ölüm 16 Ağustos 2003
Cidde, Suudi Arabistan

Eşi(leri) Malyamu Amin (divorced)
Kay Amin (divorced)
Nora Amin (divorced)
Madina Amin
Sarah Amin
Dini İslam

Askeri hizmeti
Branşı Kara ve Hava Kuvvetleri
Hizmet yılları 1946-1979
Rütbesi Mareşal

Tam adı İdi Amin Dada Oumee (d. 1925, ö. 16 Ağustos 2003) 1971-1979 arasında devlet başkanlığı yapmış olan Ugandalı asker.
Uganda'nın kuzeyindeki Kakwa kabilesinden gelen Amin, 1946'da İngiliz sömürge ordusuna bağlı Afrika Kraliyet Tüfekli Birliği'ne (King's African Rifles - KAR) katıldı.İngilizlerin Kenya'daki Mau Mau Ayaklanması'na (1952-1956) karşı giriştiği harekatta görev aldı. 1951-60 yılları arasında Uganda ağır sıklet boks şampiyonluğunu elinde tuttu. Ayrıca ünlü bir bir ragbi oyuncusuydu. Uganda'nın 1962'de bağımsızlığına kavuşmasından önce subay rütbesi alan birkaç Ugandalı askerden biri olan Amin, ülkenin yeni devlet başkanı ve başbakanı Apolo Milton Obote ile yakın dostluk kurdu.1965'te Zaire'deki ayaklanmacılarla kurduğu ilişkinin skandala yol açması, 1966'da ordu ve hava kuvvetleri komutanlığına getirilmesini engellemedi.Obote ile arasının açılması üzerine 1970'te bu görevinden alındı.
İktidarı [değiştir]
25 Ocak 1971'de Devlet Başkanı Obote'nin bir gezi için Singapur'da bulunduğu sırada, askeri darbe yaparak devlet başkanı ve silahlı kuvvetler başkomutanı oldu. 1972'de Uganda'da yaşayan bütün Asyalıların (özellikle Hintliler) 90 gün içinde ülkeyi terk etmelerini sağlayarak onları sınırdışı etti. Onların yerine ülkedeki Müslüman azınlığı ve akrabalarını, hintlilerden kalan üretim araçlarlarının başına getirdi. Uganda'yla İsrail arasındaki ilişkilere son vererek Libya ve Filistin'in yanında yer aldı. Bu duruma tepki olarak 1973'te ABD ve 1976'da İngiltere Uganda'daki temsilciliklerini kapattılar. 1976'da da kendisini ömür boyu devlet başkanı ilan etti. Genellikle aşırı milliyetçi bir tutum takındı. Temmuz 1976'da Filistinliler tarafından kaçırılan ve içinde İsrailli ve başka yahudi yolcuların bulunduğu bir Fransız yolcu uçağının Uganda'ya inmesine izin vererek olaya doğrudan karıştı. İsrailli özel kuvvetlerin düzenlediği operasyonda biri dışında tum rehineleri kurtarılması İdi Amin'in prestijini büyük ölçüde zedeledi.
Yıkılışı ve sürgün [değiştir]
Ekim 1978'de Tanzanya tarafından desteklenen Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu adlı gerillaların saldırıları başladı. Sonunda 13 Nisan 1979'da isyancı gerillalar başkent Kampala'ya ulaşmadan önce, ülke dışına kaçtı. Önce Libya'ya geçti, ardından Suudi Arabistan'a yerleşti kısa bir süre sonra eşlerinden ikisi ve 22 çocuğu da yanına yerleşti. 1989'da gizlice Uganda'ya geçmek üzere geldiği Zaire ile Uganda arasında krize yol açtı. Kongo hükümeti Amin'i Uganda'ya teslim etmeyi reddetti ve Suudi Arabistan'a dönmesini sağladı. 16 Ağustos 2003'de 78 yaşında iken sürgün yaşadığı Cidde'de öldü.
Popüler kültür [değiştir]
2006 yılında Last King of Scotland filminde hayatının iktidar ve yıkılış dönemi gözler önüne serilmiş ve onu canlandıran Forest Whitaker en iyi erkek oyuncu dalında Akademi ödülüne ulaşmıştır.

 


Gordon Brown
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kontrol edilmemiş
James Gordon Brown

Gordon Brown
________________________________________
Birleşik Krallık Başbakanı

Görev Süresi
27 Haziran 2007 – 11 Mayıs 2010

Yerine geldiği Tony Blair

Yerine gelen David Cameron

________________________________________Birleşik Krallık Maliye Bakanı
Görev Süresi
2 Mayıs 1997 – 27 Haziran 2007

Yerine geldiği Kenneth Clarke

Yerine gelen Alistair Darling

________________________________________
Doğum 20 Şubat 1951
Govan, Glasgow, İskoçya

Partisi İşçi Partisi

Eşi(leri) Sarah Brown
Çocukları Jennifer Jane (vefat)
John Macaulay
James Fraser
Bitirdiği okul Edinburgh Üniversitesi

Dini İskoçya Kilisesi (Protestan)
Web sitesi www.gordonbrown.org.uk
James Gordon Brown (d. 20 Şubat 1951) Birleşik Krallık'ın eski başbakanı ve İşçi Partisi'nin eski genel başkanıdır. 1997 ile 2007 yılları arasında Tony Blair'in hükümetinde Maliye Bakanlığı yaptı.
Yaşamı [değiştir]
İskoçyalıdır. Edinburgh Üniversitesi mezunu ve İskoç kilisesinde rahip olan bir babanın oğludur.
İyi bir öğrenci olan Gordon Brown sınıf atlayıp, Edinburgh Üniversitesi'nde tarih bölümü öğrenciliğine 16 yaşında kabul edilmiştir. Gözlerinden rahatsızlığı nedeni ile hasta olduğu için (sol gözü görmez olmuş) bu üniversitede 6 yıl okumuş ve Edinburgh Üniversitesi Tarih bölümünden İskoçya üniversitelerinde lisans derecesi olan Master diplomasını (Birinci sınıf şeref sonucu ile) 1972 de almıştır. Bu arada öğrenci siyasetine karışmış; İskoçya üniversitelerine özel olan öğrenciler tarafından seçilen ve akademik veya idarî anlamı olmayan rektörlük görevi için aday olmuş ve öğrencilerce seçilip 1972-1976 yıllarında Edinburgh Üniversitesi Rektörlüğü yapmıştır. Üniversite diploması aldıktan sonra Edinburgh Üniversitesi Tarih Bölümü'nde doktora çalışmalarına başlamış ve hazırladığı 1918-29 Arasında İşçi Partisi ve İskoçya'da Politik Değişme adlı tez ile 1982de Edinburgh Üniversitesi'nden Ph.D. doktora derecesi almıştır.
1976-1980 yıllarında o zamanki adı Glasgow Teknoloji Koleji (Glasgow College of Technology) olan; (yörel idareye bağlı olarak İskoçya Merkezsel Enstitüsü statüsünde üniversite dersleri ve lisans diploması veren ve 1992'de Glasgow Caledonian Üniversitesi'ne dönüşen) kurumda Politika dersleri için Öğretim Üyeliği yapmıştır. 1979 seçimlerinde İşçi Partisi'nden parlamento üyeliği için aday olmuş, ama seçimi kaybetmiştir. Sonra kariyer değiştirip 1980-1983de İskoçya Televizyonu'nunda haberler bölümünde çalışmış ve güncel haberler editorlüğü yapmıştır.
1983 yılında İngiltere İşçi Partisinden Dunfermline milletvekili olarak Avam Kamarasına girmiştir. 1980'li yıllardan sonra İşçi Partisi'nin gölge kabinesinde Ticaret, Endüstri ve Maliye Bakanlığı yapmıştır. 1994 Mayıs'ında o zamanki İşçi Partisi lideri olan John Smith aniden ölünce Gordon Brown İşçi Partisi liderliğine namzetlerden biri olarak görülmüştür; fakat Tony Blair'in favori olduğu açığa çıkınca liderlik seçimde aday olmamıştır. İnanılır kaynaklara göre Londra'nın moda semtlerinden olan İslington'da Granita adlı bir lokantada Tony Blair ve Gordon Brown bir toplantı yapmışlar ve Tony Blair iktisat ve finansal alanlarını tamamiyle Gordon Brown'a bırakma sözü vermiş ve Gordon Brown da Tony Blair'e liderlik seçiminde karşı aday çıkmamıştır.
1997 yılında İşçi Partisi'nin parlamento seçimini kazanmasından sonra İngiltere Maliye Bakanı olmuştur.
10 yıl Blair Kabinesinde Maliye Bakanlığı yapan Brown 27 Haziran 2007'de İngiltere Başbakanı olmuştur.2010 yılında yapılan seçimler sonucu partisinin muhalefete düşmesi nedeniyle görevinden istifa etmiştir.

 

 


II. Osman
Vikipedi, özgür ansiklopedi
    II. Osman
(Genç Osman)

II. Osman
Saltanatı 26 Şubat 1618- 10 Mayıs 1622

Padişahlık Sırası 16
Doğum Tarihi İstanbul, 3 Kasım 1604

Ölüm Tarihi İstanbul, 20 Mayıs 1622

Önce I. Mustafa

Sonra I. Mustafa

Soyu Osmanlı Hanedanı

Babası I. Ahmet

Annesi Mahfiruz Hadice Sultan

Dini İslam
II. Osman (Genç Osman), (Divan Edebiyatı'nda ki adıyla Farisi) (d. 3 Kasım 1604, İstanbul – ö. 20 Mayıs 1622, İstanbul). 16. Osmanlı padişahıdır ve 95. İslam halifesidir.
Babası I. Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandır. Mahfiruz Haseki Sultan Rum'dur. Sultan Genç Osman 14 yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi onun yetişmesi için çok titiz davrandı. Sultan Genç Osman iyi bir terbiye ve tahsil gördü. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini klasiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi. Genç Osman zeki, enerjik, atılgan, cesur ve gözüpek bir padişahtı.
Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es'ad Efendinin ve Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu. Kendisine planlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı.
Tarihte eşine az rastlanır bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarında boğularak öldürülen Sultan Genç Osman, babası Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmet Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkanı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamdan alan Sultan Genç Osman çok yenilikçi bir padişahtı.
Konu başlıkları
[gizle]
• 1 İran ilişkileri
• 2 İtalya ve Akdeniz seferi
• 3 Lehistan seferi
• 4 Yenilik hareketleri
• 5 Genç Osman'ın ölümü
• 6 Kaynakça

İran ilişkileri [değiştir]
Sultan Genç Osman tahta çıktığı sırada Sadrazam Halil Paşa, İran seferindeydi. Osmanlı ordusu Pul-i Şikeste'de yenilmesine rağmen, İranlılar, mukaddes saydıkları Erdebil şehrinin Osmanlılar'ın eline geçme ihtimali üzerine barış istediler. Serav sahrasında, daha önce iki devlet arasında imzalanan Nasuhpaşa antlaşması baz alınarak imzalanan Serav Antlaşması'yla barış tekrar sağlandı. (26 Eylül 1618).
İtalya ve Akdeniz seferi [değiştir]
Halil Paşa komutasındaki Osmanlı donanması 1620 yazında Akdeniz seferine çıktı. İstanbul'dan ayrıldıktan sonra Navarin'e gelen donanma, buradan da kuzeye, Adriyatik'e doğru yöneldi. Dıraç'da iki İtalyan gemisini ele geçirdikten sonra İtalya'ya asker çıkardı ve İspanyollara ait olan liman şehri Manfredonia'yı işgal etti.
Lehistan seferi [değiştir]
Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında bir dostluk mevcuttu. Dinyester ırmağı iki ülke arasında sınır oluşturuyordu. Osmanlı-Avusturya savaşlarında Lehistan ilişkileri gerginleştiyse de barış bozulmamıştı. Fakat askeri birliklerin geçimini Lehistan'a yaptığı akınlarla sağlayan Kırım Hanı, barışa aykırı hareket ediyordu. Bunun yanı sıra Lehliler Boğdan işlerine müdahaleden geri kalmadıkları gibi, Boğdan'a ait Hotin kalesini işgal etmişlerdi (1617). Ayrıca Eflak ve Erdel'in içişlerine müdahale etmeye devam ediyorlardı. Bu olaylar üzerine Sultan Genç Osman, kendisine yapılan muhalefetlere rağmen Lehistan seferine karar verdi. Bu arada Özi Beylerbeyi İskender Paşa komutasındaki birlikler, Purut kıyısında bulunan Yaş'ta, Lehlileri bozguna uğratmıştı (20 Eylül 1620).
Sultan Genç Osman, 1621 yılının Nisan ayında Lehistan Seferine çıktı. Lehler yeni ve daha büyük bir ordu meydana getirme çabasındaydılar. Avusturya'dan yardım alarak ordularını takviye ettiler. Osmanlı Ordusu 2 Eylül 1620'de Hotin önlerine geldi. Kale kuşatıldı ve Hotin kalesi önlerinde yapılan meydan savaşında, düşman siperlerinin ele geçirilememesi, askerlerin şevk ve heyecanını oldukça yıprattı. Yeniçerilerin de kendilerini tam olarak savaşa vermemeleri, bu savaşın kesin bir netice ile sonuçlanmamasına yol açtı. Lehistan elçilerinin savaşa kendilerinin neden olduklarını bildirmesi üzerine Hotin Antlaşması yapılarak sefere son verildi (29 Eylül 1621). Antlaşmaya göre Lehler ve Osmanlılar birbirlerinin topraklarına saldırmayacak Lehistan eskiden olduğu gibi Kırım Hanına 40.000 düka altın verecekti.
Yenilik hareketleri [değiştir]
Sultan Genç Osman, Lehistan seferindeki başarısızlığının sebebi olarak askerin gayretsizliğini görüyordu. Askeri alanda bazı yenilikler yapma fikri böylece gelişti. İşe Kapıkulu Ocakları ile başladı. Yaptırdığı sayımda, asker sayısının maaş defterindeki kişi sayısından az olduğunu anlayınca fazladan para vermeyi kesti. Bu durum da, daha önce fazladan gelen paraları kendi ceplerine atan zabitlerin, Sultan Genç Osman'a düşman olmalarına yol açtı.
Sultan Genç Osman; her şeyin farkındaydı, ancak tecrübesiz olması yüzünden istediği yenilikleri yapamıyordu. Anadolu, Mısır ve Suriye askerlerinden oluşacak yeni bir ordu kurmak istiyordu. Aynı zamanda saray, harem ve ilmiye teşkilatlarını yeniden kurmak, yeni kanunlar çıkarmak gibi yenilikçi düşünceleri de vardı. Kapıkulu Ocakları bu durumdan rahatsızdı ve bunu belli etmekten kaçınmıyorlardı. Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin başında bulunduğu ilmiye sınıfı ise fikir belirtmiyordu.
Sultan Genç Osman'ın Haleb, Erzurum, Şam ve Mısır beylerbeylerine asker yazdırmak için gizli bir irade gönderdiğinin sarayda adamları olan yeniçeriler tarafından öğrenilmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Sultan Genç Osman asker toplamak için Anadolu'ya bizzat kendisi gitmek istiyordu. Bu arada İstanbul'a, Dürzi lider Maanoğlu Fahreddin'in Lübnan'da bir isyan çıkardığı haberi geldi. Sultan Genç Osman bunu bir fırsat bilerek, isyanı bastırmak için Anadolu'ya gideceğini söyledi. Ancak Sadrazam Dilaver Paşa ve Şeyhülislam Es'ad Efendi, koskoca padişahın küçük bir isyan için Anadolu'ya gitmesine gerek olmadığını söyleyerek, Sultan Genç Osman'ın Anadolu'ya geçmesini engellemeye çalıştılar. Başka bir çaresi kalmayan Sultan Genç Osman, hacca gideceğini ilan etti. Daha önce hiçbir padişah hacca gitmemişti. Sadrazam Dilaver Paşa ve Şeyhülislam Es'ad Efendi çok uğraştılarsa da Sultan Genç Osman fikrinde kararlıydı. Padişahın geçeceği güzergah üzerindeki vilayetlerin beylerbeyleri haberdar edildi ve hazırlık yapmaları istendi. Sultan Genç Osman'ın yanında 500 yeniçeri ve sipahi olacak, geri kalan asker İstanbul'un korunması için İstanbul'da kalacaktı. Sadrazam, defterdar, nişancı, rikab ümerası, gedikliler, 40 müteferrika ve 40 divan katibi hac kafilesinde yer alıyordu.
Genç Osman'ın ölümü [değiştir]
Padişah otağının Üsküdar'a kurulacağı günden bir gün önce Yeniçeriler Süleymaniye'de toplandılar. Ayaklanan yeniçeriler saraya girip bazı devlet adamlarını öldürdüler. Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Sultan Genç Osman, yeniçeri ağalarını merhamete getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Yerine amcası Sultan Birinci Mustafa ikinci kez tahta çıkarıldı. İsyancılar o an için Sultan Genç Osman'ı öldürülmesini düşünmüyorlardı. Ancak Sultan Genç Osman'ın ne kadar dirayetli bir padişah olduğunu bilen isyanın elebaşları padişahın Yedikule zindanlarına götürülüp orada öldürülmesini istediler. Sultan Genç Osman sekiz tane cellada kahramanca karşı koymasına rağmen katledilmiştir.[1].
Sultan Genç Osman'ın naaşı, ertesi gün Sultanahmet Camii'nde kılınan cenaze namazında sonra Sultan Ahmed Camii'nde babasının türbesine defnedildi. Sultan Genç Osman'ın öldürülmesi Anadolu'da bazı isyanların çıkmasına sebep oldu. Osmanlı halkı padişahın öldürülmesini hiçbir zaman hazmedemedi. Sultan Genç Osman, gençliğinin en güzel günlerinde tahta çıkmış ve hep milletinin iyiliği için çalışmış, azim ve irade sahibi bir padişahtı. Ancak gençliği ve tecrübesizliği kendisine bu hazin sonu hazırladı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir