Yavuz:"Bu ortamın oluşturulmasına seyirci kalındı"
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep'e gelen, Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, gazetecilerle bir araya gelerek gündem ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bölgede yaşanan son gelişmeler hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, şiddetin şehirlere taşınmasının adeta bir akıl tutulması olduğunu söyledi.
Şiddeti şehirlere taşıyan örgütün halkı bir ateşin içine attığının altını çizen Yavuz, bölgede kazılan çukurların, patlatılan patlayıcıların ve patlayan bombaların sadece Diyarbakır’ı ve Sur’u vurmadığını belirterek, aynı zamanda İstanbul’u, Edirne’yi ve bu memleketi seven herkesi bir şekilde etkilediğini vurguladı.
Yavuz, “Konumuz aylardan beri süren hepimizi yasa boğan çatışmalar.. Çözüm sürecinde biz ısrarla meselenin asker ve polis cenazelerinin gelmemesi üzerinden okunmasının yanlış olduğunu, özellikle silahlı örgüt ve yandaşlarının şehirleri silah deposuna çevirdiğini, patlayıcı deposuna çevirdiğini bu kapsamda geçici bir sükun havasının oluştuğunu bunun neticesinde şiddetli çatışmaların meydana geleceğini biz öngörmüştük. Bu çatışmalar bizim için sürpriz olmadı. Gönül isterdi ki mahcup olalım.” dedi.
Perşembenin gelişinin Çarşambadan belli olduğunu söyleyen Yavuz, “Bu konuda devletin ve koordinasyon yetkililerinin ciddi ihmalleri olduğu kanaatini taşıyoruz. Bir şekilde bu duruma göz yumuldu. Bu ortamın oluşturulmasına seyirci kalındı. Maalesef bunun bedellerini toplum olarak feci bir şekilde ödüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kazılan çukurların, patlatılan patlayıcıların ve patlayan bombaların sadece Diyarbakır’ı ve Sur’u vurmadığını belirterek, aynı zamanda İstanbul’u, Edirne’yi ve bu memleketi seven herkesi bir şekilde etkilediğini vurgulayan Yavuz, “Gelinen aşamada halkın can ve mal güvenliği ile ilgili yapmış olduğumuz uyarılar çok fazla gecikmiş de olsa şuanda devlet tarafından önlem alınmış durumda. Tedbirlerin alınması konusunda çok dikkatli olunması gerektiği kanaatini taşıyoruz. Öncelikle halkın İslami ve insani haysiyetine hukuk içinde önlem alınmasına dikkat edilmesi gerekir. Yoksa aksi takdirde doksanlı yılların güvenlikçi anlayışına çevrilmemesi gerekiyor. Şiddetin şehirlere taşınması akıl tutulmasının birinci nedenidir. Şiddeti şehirlere taşıyan örgüt halkı bir ateşin içine atmıştır. Adeta intihar etmiştir. Sadece kendisini değil gölgesinde siyaset yapan siyasi partiyi de o bölgelerde yaşayan Kürt halkını da bu memleketin gerçeklerini de beklentilerini de hayallerini de duvara çarpmak suretiyle feda ettiğini söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
İnsani ve İslami hakların iadesi çatışmaların sona ermesi şartına bağlanmamalıdır
Kürt halkının 80-90 yıl önce gasp edilen insani ve İslami haklarının iadesinin çatışmaların sona ermesi şartına asla bağlamaması gerektiğinin altını çizen Yavuz, 80-90 yıllık mesele siyasi olarak çözümlenmezse bu sorunların var olmaya devam edeceğini vurguladı.
Yavuz, “Bizi Başbakanın Mardin’de açıklamış olduğu mastır planına teori olarak olumlu yaklaşıyoruz. Fakat pratik ve teorinin birbirinden farklı olduğuna sürekli şahitlik eden insanlar olarak sahaya inerken, bunların alanda uygulanırken söyleme göre hareket edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Devlet öncelikle şu hataya düşmemeli, Kürt halkının 80-90 yıl önce gasp edilen insani ve İslami haklarının iadesinin çatışmaların sona ermesi şartına asla bağlamamalıdır. Çünkü şu andaki çatışma bir nedenin sonucudur. Meselenin kendisi ya da nedeni değildir. 80-90 yıllık mesele siyasi olarak çözümlenmez ise, bu sorunlar var olmaya devam edecektir. Meselenin nedeni çözüldükçe sonuçları da ortadan kalkacaktır. Bizim bu konudaki önerimiz son derece açıktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Hükümet iki masa kurmalıdır
Parti olarak Kürt meselesi konusunda hükümetin iki ayrı masa kurması önerisinde bulunan Yavuz, “Hükümet iki masa kurmalıdır. Bu masalardan biri hiçbir şarta bağlanmadan Kürt halkının meşru ve makul hak talebinin iadesine yönelik olmalıdır. Bu konuda muhatap bütün Kürt halkının örgütlü yapıları siyasi partileri, cemaatleri kanaat önderleri hatta aşiretlerinin temsilcileri olmalıdır. İkinci masa örgüte silah bıraktırma ve çatışmaların sona erdirme masası olmalıdır. Bu konuda da devlet elbette sadece elinde silah bulunduran insanları muhatap alarak mümkün mertebe silahların bırakılmasını hedefleyecek adımlar atılmalıdır. Burada örgütün gölgesinde siyaset yapan (HDP) partiye de serbestlik tanınmalıdır. Kendisini hangi masaya yakın hissediyorsa o masaya oturmalı , imkan ve fırsat tanınmalıdır.” şeklinde konuştu.
HDP kendisini örgütün savaş konseptinden ayırt edemedi
7 Haziran seçimlerinde halkın HDP’nin şiddeti destekleyen bir siyasete başvurmaması için bir şans verdiğini ancak HDP’nin halkın bu tavrını yanlış okuduğunu söyleyen Yavuz, “7 Haziran sonuçlarına baktığımızda halk bu meseleyi siyasi olarak çözmesi gerektiğine dair HDP ye bir kredi verdi. Böyle bir mesaj verdi. ‘Seni destekliyorum’ dedi. ‘Silaha ve şiddete bulaşmadan meselemi çöz’ diye bir kredi verdi. Öyle anlaşılıyor ki, HDP bu mesajı yanlış okudu. Belki de kandilin silahlı konseptine ve savaş konseptine uygun bir şekilde maalesef silaha verilmiş bir destek olarak anladı ve algıladı. Kendisini bu örgütün savaş konseptinden ayırt edemedi. Bu anlamda halkın karşısında şeffaf bir şekilde iki masadan birini seçmelidir. Ona göre kendisine o şekilde muamele edilmelidir.” ifadelerini kullandı.
İslami camialar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler resmen muhatap kabul edilsin
Kürt meselesi konusunda sivil ve siyasi anlamda yapılacak olan bütün görüşmeleri olumlu karşıladıklarını belirten Yavuz, Hükümetin bu anlamda ortaya koymuş olduğu iradenin eksik ve aksak tarafları olmakla birlikte genel anlamda olumlu olduğunu belirtti.
Londra dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun süreç ile ilgili ‘Ben son 10 gün içinde dört masa kurdum. Masa İmralı'da Öcalan'la 3-5 kişinin oturması değil. Çağırdıklarımın çoğu HDP'ye mütemayil insanlar.” açıklamalarını da değerlendiren Yavuz, şu ifadeleri kullandı:
“Şu duruş çok önemlidir. Biz bu meseleyi siyasi bir biçimde çözmek isteyen, şiddeti çözme yöntemi olarak kabul etmeyen yapılarla biz çözmek istiyoruz. Gönül isterdi ki, biraz da geniş bir yelpazeye yayılmış olsun. İslami camialar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler resmen muhatap kabul edilsin. Birinci masaya davet edilsin. Eksiklikler ve aksaklıklarla ve istenilen düzeyde bir toplantı olmamakla birlikte, biz yine de bu iradeyi olumlu görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Bir kocanın kendi eşi ve 9 insanı katletmiş olmasını şiddetle kınıyorum
Gaziantep’te dün 9 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaya da değinen Yavuz, yaşanan bu üzücü vahşete üzüldüğünü belirterek, “Dün Gaziantep’te yaşanan vahşete üzüldüğümüzü dile getirmek istiyorum. Gözünü kan bürümüş bir kocanın kendi eşi ve ailesi başta olmak üzere 9 insanı katletmiş olmasını şiddetle kınıyorum. Kusur ve ihmal varsa araştırılması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
Gönül isterdi ki, Cenevre değil İstanbul adres olarak gösterilseydi
Son olarak ertelenen Cenevre görüşmelerini de değerlendiren Yavuz, “Hem iç meselelerde hem dış meselelerde çözüm yerli olmalı. Suriye meselesi ile alakalı olarak gönül isterdi ki, Cenevre değil İstanbul adres olarak gösterilseydi. Mekke, Medine, Şam ve Kahire adres olarak verilmeliydi. Çözüm daha etkili olabilirdi.” değerlendirmesinde bulunarak sözlerini noktaladı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)