Sokağa çıkma yasağının sürdüğü Diyarbakır`ın Sur ilçesindeki çatışmalı ortamdan göç etmek zorunda kalan halk, şimdilerde ise kimi nakliyeci ve emlakçının fırsatçılığıyla karşı karşıya. Eşyalarını Sur dışındaki semtlere taşımak isteyen halktan, nakliyeciler fahiş fiyatlar isterken aynı durum ev kiralarında da geçerli. Kimi ev sahiplerinin, Sur`dan gelenlere ev verilmemesi yönünde ifadeler kullandığı iddia edilirken halk, duruma adeta isyan etti.

“2 bin TL depozito mu olur?”

Sur`daki evinin yaşanan çatışmalar nedeniyle büyük hasar gördüğünü anlatan isminin Cuma olduğunu söyleyen bir vatandaş, ailesiyle birlikte çok kötü günler geçirdiğini söyledi.

Emlakçıların ve nakliyecilerin fahiş fiyatlar istemesini fırsatçılık olarak niteleyen Cuma Bey,  “Gittiğimiz emlakçılar bize 200 TL`lik evi 800 TL`den vermek istiyor. Bizim üzerimizden büyük rant elde ediyorlar. Kirayı uçuruyorlar. Emlakçı peşin vermemizi istiyor. Bir de üstüne depozito istiyor. 2 bin TL depozito mu olur? Nakliyeci ise 500 TL`ye eşyalarımızı taşıyor. Bu kadar kısa mesafeye nasıl bu kadar para alıyorlar. Bu Allah`tan reva mı?” diyerek tepki gösterdi.

Cebindeki cüzdanı çıkararak kimliğindeki Türkiye bayrağını gösterip sitemkar bir dille konuşan Cuma Bey, “Bu bayrağın altında yaşıyorsak, insan gibi muamele görmeliyiz. Hayvana bile bu muamele yapılmaz. Neden bu sorunlar batıda yok da doğu da var. Bu büyük bir sorundur. Mağduriyetlerimiz katlanıyor. Düşene bir darbe de kendi kardeşi vuruyor. Böyle mi millet olacağız.” şeklinde konuştu.

“Sur halkının suçu ne?”

Gittikleri kimi emlakçıların kendilerine “Ev sahipleri diyor ki surdan gelenlere ev verilmesin” dediklerini iddia eden Cuma Bey`in eşi ise şöyle konuştu: “Bunu bize emlakçılar söylüyor. Niye, Sur`dakiler terörist mi? Emlakçı, ‘Ev sahibi bizi uyarıyor, evinizi vermeyin Sur`dan gelenlere.` diyor böyle bir zulüm olabilir mi? Yenişehirde, Şehitlik semtinde, Ofis tarafında biz sorduk. Emlakçıya gittik bize bunları söylediler.”

Çoluk çocuk dışarıda kalmışız. 3 yaşında çocuğum var. Sürekli yer değiştiriyoruz. Sığınmacı gibiyiz. Nereye kadar sürecek bu? Yapabileceğimiz bir şey yok. Eşim de artık işsiz.” (M. Sıddık Bilge, Yunus Sırat- İLKHA)